"İsyan Sürgünleri" kitabım 2005'te yayınlandı.
Üçüncü baskısı 2016'da yapıldı.
Şehirden Şeyh Said Kıyamı sonrası sürgüne yollanan Mehdiye Çetin (Öngören), Sakine Arat (Öngören), Fatma Azizoğlu, İskân Azizoğlu, Nejat Cemiloğlu, Esat Sezai Cemiloğlu, Nazime Cemiloğlu, Şermin Cemiloğlu, Vahit Altınakar, Nihat Işık ve Şahin Cizrelioğlu; 11 şahsiyetin serencamı kendi anlatımları ile kitapta yer aldı.
12 yıllık zaman dilimi içinde kitabın kahramanlarından yedisi öte yakaya göçtü.
Birer mezar taşları bir de hatıraları ve hikayeleri kaldı geriye!
Geçtiğimiz günlerde o öte yakaya göçen yedinci şahsiyet Şahin Cizrelioğlu’nu da uğurladık...
Tanıdığım efsane adamlardan biriydi.
Sözü, kelamı kantarla tartılacak cinsten olanlarından...
Cemaatte ağırlığı olan kelimenin sahici anlamıyla bir "baba" idi o!
Anlaşmazlıkların çözümünde çaplı kişiliğini ortaya koyarak sonuç almayı başaran bir şahsiyetti!
Kendi klasmanında okumuş, yazmış kelam sahibi "mektepli" kişilere saygı gösterme zarafetine sahip bir kuşağın son fertlerinden...
İsyan Sürgünleri'nde tam 28 sayfa boyunca bir destan gibi anlatadurmuştu hikayesini dün gibi anımsıyorum.
Kimi yerlerinde vurguyla, kimi yerlerinde söze derin anlamlar katarak, kimi yerlerinde ise susmayı, kararında durmayı bilerek konuşan adam.
Yeniden okudum anlatısını, hem de iki kez.
Romansı bir hayat...
Cizîra Botan'dan başlayıp Diyarbekir'de süren ucu sürgünlüklere, mahpusluklara, zindanlara son kertede ise İstanbul'a uzanan sahiden filmografik bir hayat...
Daha el kadar çocukken, üstelik babası hakimken "isyan" sonrası Eleşkirt'ten Konya sürgünlüğü ile tanışma. Baba hem hakim olarak kararlar verir hem de sürgün olarak polise imza verir; tuhaf bir "kader".
Vejdi ve Felat Cemiloğlu ile bacanak. Biri Mahabad Kürt Cumhuriyeti sonrası ölümden döner, diğeri beş nolu Diyarbekir zindanından kefeni yırtar. Her biri aynı coğrafyanın ayrı tarihlerinin aileye izdüşümlerinin tanıkları, sanıkları, mağdurları, mağrurları...
Şahin Cizrelioğlu; Ahmed Arif ve İhsan Fikret Biçici ile iyi dost.
Hatta İhsan Biçici'yi Ahmed Arif'le tanıştıran kendisi. Ne güzel anlatır 1950'li yılların sonunda bir gazete bürosunda o buluşma anını İhsan Biçici!
Şiire, edebiyata meraklı bir bilge. Hem aristokrat hem halk adamı...
"Ben Kürt olmanın onurunu Diyarbekirli olarak yaşıyorum. Bizden sonraki kuşaklar da bu onuru sürdürsün, taşısın isterim. Taşından, toprağından, kalkanından, surundan, her türlü geçmişinden, gelmişinden edebiyatı musikisinden payitaht bir şehirdir Diyarbekir" diyor kendisiyle sözlü tarih görüşmesi yaptığım İsyan Sürgünleri kitabımda.
Nurettin Sözen, Arif Sağ, Medet Serhat, Behçet Cantürk, Musa Anter ve Yusuf Ekinci'nin de olduğu İstanbul'daki Diyarbakırlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği gecesinde;
"Bir tek gömlek giymiş yakası kirli
Şeftali satarlar ikili birli
Aslımı sorarsan Diyarbekirli..."
deyip hayatını ortaya koyan adam, Şahin abêm ruhun şad olsun... (ŞD/EA)
* İsyan Sürgünleri, Şeyhmus Diken, İletişim Yayınları, sayfa 203-231 Şahin Cizrelioğlu bölümü.