sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikası merkez yönetim kurulu 1 ağustos'ta yazılı bir basın açıklaması yaptı. "sağlıkta son skandal: zengine yeşil, yoksula kırmızı ışık devri!" başlıklı bu basın açıklamasının içeriği yine medya tarafından halka gerektiği gibi yansıtılmadı. çünkü konu "yoksulları" ilgilendiriyor; yoksullar da gazete okumadıklarına göre onlara dair bir şeylerin yazılmasının eğer yayın organı açısından başkaca bir yararı yoksa tabii ki görülmez, anlatılmaz.
işin özeti şu ki eski yeşil kartlı ve gss primi devlet tarafından ödenenlerin bazı sağlık hizmetlerinden nasıl ve ne şekilde, hangi koşullarla yararlanacaklarına dair usûl ve esaslar, bu konuda sgk'nın yayınlayacağı bir "tebliği"ne göre şekillendirilecek, bu gerçekleşene kadar bu durumdaki kişiler, diğer gss kapsamında olanlarla aynı hizmetleri alamayacaklar. başka bir deyişle bu grupta yer alan insanlara "ekonomik temelde" ayrımcılık uygulanacak.
nasıl mı? artık onlar "özel sağlık kurumlarının sunduğu hizmetlerden (şimdilik; yani yeni tebliğ yayınlanana kadar!) yararlanamayacaklar"
anayasaya göre herkes eşit, ama yoksullar sağlık hizmetlerinden yararlanmaları açısından daha az eşit.
bir tarihte bu ülkenin başbakanı ben "zenginleri severim" demişti. anlaşılan o ki bu "gelenek" sürüyor ve şimdi ki idareciler de "yoksulları" sevmiyor! Artık yoksullara "özel" bir şey yok!
hükümet bunu sosyal güvenlik kurumu sağlık uygulama tebliğine, 28 temmuz 2012 tarihli ve 28367 sayılı resmî gazete'de yayımlanan bir maddeyle değişikliği ile yapıyor. bu madde şöyle:
"madde 1- 25/3/2010 tarihli ve 27532 mükerrer sayılı resmî gazete'de yayımlanan sosyal güvenlik kurumu sağlık uygulama tebliğinin 3.1.1.a-3 numaralı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. 'kurum, sağlık hizmetinin sunulduğu il, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, sağlık hizmeti ihtiyacının resmi sağlık hizmeti sunucularında karşılanıp karşılanmaması, hizmetin niteliği gibi hususları dikkate alarak özel sağlık hizmeti sunucularına doğrudan müracaatlara ilişkin ayrıca usul ve esas belirleyebilir'"
bu değişiklikten sonra ses merkez yönetim kurulu yaptığı açıklamada eskiden yeşil kartlı olan ve şimdi sgk primi devlet tarafından yatırılan kişilerin bazı hizmetlerden nasıl yararlandıklarını da özetlemiş: "halen, genel sağlık sigortası kapsamına alınan yoksul kişilerin özel sağlık hizmeti veren kurumlarına müracaat işlemleri ;
- uygun yoğun bakım yatağının bulunması ve 112 komuta kontrol merkezi aracılığıyla hasta naklinin gerçekleştirilmesi halinde yoğun bakım tedavisi için sevk edilen hastalar,
- radyoterapi tedavisi gereken ancak aynı il içindeki resmi sağlık hizmeti veren kurumlarda radyoterapi merkezinin bulunmaması nedeniyle sağlık bakanlığı ikinci veya üçüncü basamak sağlık hizmeti veren kurumlara sevk edilen hastalar,
- acil müdahale edilememesi halinde hastanın uzuv kaybı ve/veya tüm vücut fonksiyonunu kaybetmesine sebep olacak reimplantasyon ihtiyacı, yanık, ağır travma gibi durumlarda resmi sağlık hizmeti veren kurumlarda tedavinin sağlanamaması ve 112 komuta kontrol merkezi aracılığıyla hasta naklinin gerçekleştirilmesi koşuluyla (abç) acil tedavi için sevk edilen hastalar, özel sağlık hizmeti veren kurumlara müracaat işlemleri yapabilmektedir."
daha açık söyleyelim: yapılan değişiklik ile, yoksullara "yoğun bakım tedavisi", "radyoterapi tedavisi", "uzuv/organ nakli", "yanık, ağır travma gibi acil tedavi durumları"nda özel sağlık hizmeti sunucularına "doğrudan müracaat edebilmeleri" artık olanaksızdır.
yapılan ayrımcılığın somut değerlendirmesini yine ses'in basın açıklamasından aktaralım:
"bu düzenleme, zaten var olan sağlık hizmetine ulaşmadaki ayrımcılığın başka bir aşamasıdır, parası olanın sağlık hizmetine ulaşabildiği, olmayanın ulaşamadığı 'sağlıkta dönüşüm/yıkım programı'nın beklenen sonucudur."
toplam sayılarını şu anda net olarak bilmesek de az olmadığını bildiğimiz, "yoksul olup aylık geliri asgari ücretin üçte birinden az olan yurttaşlar"a, "65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesizler"e, "köy kanununa göre aylık alanlar"a ve bunlarla birlikte "yoksulluğa" karşı mücadele edenlere, insan hakları savunucularına ve ayrımcılığa karşı mücadele eden herkese bir kez daha duyuruyorum. çünkü buna karşı mücadele de herkesin görevidir. ses merkez yönetim kurulu'na da bu duyarlığı ve kamusal görevini yerine getirdiği için teşekkür ediyorum. (ms/hk)