spottaki bu cümleyi hürriyet gazetesi (aa mahreçli)'nin internet sayfasında (1)okudum.
24 eylül 2012 tarihli ve "doktorlar hastayla kürtçe konuşacak" başlıklı haberin spotunda "bölgeye atanan ve kürtçe bilmediği için halk ile doğru iletişim kurmakta zorlanan doktorlardan gelen talep üzerine dü'nün tıp ve eğitim fakültelerinin yönetim kurullarınca alınan ve senato tarafından onaylanan karar ile kürtçe, 2012-2013 akademik döneminde seçmeli ders olarak okutulmaya başlanacağı" yazılıydı.
daha sonra haber trt dahil çok sayıda yayın organında kendine yer buldu. üstelik de olumlanarak verildi bu haber. açıkçası hem şaşırdım, hem de sevindim.
daha önce konuyla ilgili yazılar yazdım. (2) başta türk tabipleri birliği, sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikası olmak üzere, çeşitli sağlık hakkı ve hasta hakları dernekleri bunun "olmazsa olmazlığını" pek çok kez dile getirdi.
aynı konuda 27 mart 2010 tarihinde ankara'da yapılan bir sempozyuma katıldığımı ve orada da konuşma yaptığımı anımsıyorum.
diyarbakır'da son yıllarda kürtçe'nin de aralarında yer aldığı, uluslararası katılımlı, çok dilli tıp kongreleri yapıldığını da biliyorum.
bu yıl temmuz ayında batman'da bir "anadilde sağlık çalıştayı" düzenlendiğini de duymuştum.
anadilde hizmet "hak"tır
yukarıda belirttiğim yazımda da vurguladığım gibi "anadilde hizmet, 'tam iyilik hali' olarak tanımlanan sağlığın bence olmazsa olmaz unsurlarından bir tanesidir. konunun şimdiye kadar ciddi olarak ele alınmaması da büyük bir eksiklik ve aslında bir anlamda temel bir hakkın da ihlâlidir".
çünkü "sağlık hizmeti ilişkisi" her şeyden önce hekimle hasta ve yakını arasında doğrudan kurulan, sözel ve bedensel bir ilişkidir.
bu sözel ilişkinin hizmet talebinde bulunanın "anadilinde" kurulması temeldir. hasta ile ona hizmet sunan doktorun birlik içerisinde olması ancak dil ile sağlanabilir.
sağlık hizmetinin gerek bilgilenme, gerek sağlığın korunması gerekse tanı ve tedavi süreçlerinde hizmeti sunanla, hizmetten yararlananın "aynı dilde" konuşması yalnız bu işlevlerin doğru olarak yerine gelmesini sağlamaz, onun ötesinde süreci "hak temelli bir yaklaşım"ın belirleyici olmasını sağlar.
onun için anadilde sağlık hizmeti sunulmadığında öncelikle "sağlıklılık hali" için gerekli olan bilgiye erişim olanaksız hale gelir.
bir aracılıkla verilen bilginin, eğer aracılık eden o konuya gerçek anlamda vakıf değilse, en azından eksik, hatta sıkça rastlandığı gibi yanlış bilgi olacağını öngörmek de gerekir ki tüm bunlar aslında birer "sağlık hakkı, hasta hakkı ihlâli" demektir.
aynı durum sağlığı korumak ve geliştirmek, olumsuzlukları önlemek, hastalıklara tanı koyup, tedavi etmek için gerekli olan bilgi, iletişim, anlama ve anlaşmayı sağlamada da söz konusudur.
örneğin bir tıbbi işlemi etik, mesleki ve yasal olarak "meşru" kılan "rıza (aydınlatılmış onam)" alma işlemi bilgilendirme dil farkı nedeniyle yeterli olmazsa bir hak ihlâli ortaya çıkar. bu ise hem hizmeti etik ve mesleki bakımdan "sakatlar", hem de yasal olarak bir kusur hatta "suç"un ortaya çıkmasına yol açar.
dolayısıyla sağlık hizmeti için "aynı dilde konuşmak", dolayısıyla "kürtlerin yaşadığı yerlerde" anadilde hizmet sunmak olmazsa olmaz bir koşuldur.
yok sayma, itiraz, görmezden gelme
şimdiye kadar ne zaman gündeme getirilse en tepedekilerden başlayarak tüm yetkililer bu yöndeki taleplere "ideolojik bir yaklaşım" diyerek hep itiraz ettiler. (3)
hatta anadilde hizmet verenlere kovuşturmalar, davalar açtılar. halen en az sağlık kadar yaşamsal olan "hukuk" alanında kürtçe için "bilinmeyen dil" nitelendirmesini kullanarak "görmezden geliyorlar. sonuçta hep "ben yaptım oldu" ya da "biz yapıyoruz oluyor" denildi ve sorun görünmez hale getirildi.
gelinen bu nokta yıllardır dile getirilen bir doğrunun gerçekleşmesi yolunda küçük ama çok önemli bir adımı yansıtıyor.
bir "resmi eğitim kurumu"nun bu gerçeğin ve yaşanan sorunların farkına varıp, gereken süreçleri tamamlayarak "sınırlı bir yaklaşımla" da olsa, kendi resmi sürecini tamamlayıp böyle bir karar alması yalnız sağlık alanında değil, "barış"a giden yolda da önemli bir adım olacaktır.
ancak bununla yetinmemelidir: öncelikle başta yöredekiler olmak üzere sağlıkla ilgili tüm kurumlar söz konusu üniversite ve ilgili birimleriyle "gönül, el ve iş birliği" yapmalıdırlar.
dahası, yalnız bölgede değil, uygulamayla ilgili ayrıntıda da belirtildiği gibi, kürtlerin yaşadığı her yerlerde tüm hekim ve sağlıkçılara yönelik eğitim olanakları sunulmalı, "özel kurslar" yapılmalıdır.
bu yolla kürtçeyi öğrenenlere ve görevleri sırasında kullananlara yönelik özel tazminatlar verilmeli, bu dili kullanarak görev yapmalarını sağlayacak görevlendirme olanakları sunulmalıdır.
her zaman dediğimiz gibi "anadilde hizmet sağlıkta olmazsa olmaz koşulların başında gelir." (ms/hk)
(1) doktorlar hastayla kürtçe konuşacak http://www.hurriyet.com.tr/gundem/21542276.asp
(2) anadil ve sağlıklılık http://www.bianet.org/biamag/bianet/121192-anadil-ve-sagliklilik
(3) sağlık bakanı recep akdağ sağlık hizmetlerinde kürtçe kullanılması talebine karşı çıktı (13.12.2012) http://www.saglikaktuel.com/haber/saglik-bakani-recep-akdag-saglik-hizmetlerinde-kurtce-kullanilmasi-talebine-kars-14177.htm