Geçtiğimiz yıl Sağlık Bakanlığı 2017 bütçe sunusunu Recep Akdağ yapmıştı. 2018 için, bakan olarak Ahmet Demircan yaptı sunuyu.
İlginçtir, denk gelmiş, her iki sunu da 14 Kasım tarihini taşıyor. Kapak sayfasında tek fark sunanın/bakan adının değişmiş olması. Recep Akdağ 157, Ahmet Demircan şehir hastaneleri fotoğraflarıyla süslenmiş, 167 sayfalık bir sunu yapıyor.
Kapaktan sonra gelen ilk sayfa bekleneceği gibi “İçindekiler”.
Her iki sununun da (aşağıda solda 2017, sağda 2018 yer alıyor) içindekiler sayfasını görsel olarak paylaşıyorum:
İşi 7 farkı bulun bilmecelerine çevirmek istemem, fark sırıtıyor: Artık, Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) yok.
2003’ten bu yana hemen her sunuda olan SDP yok!
Sağlık Bakanı olduğu dönemlerde Mehmet Müezzinoğlu da sağlık bütçesi sunusu yaptı. Müezzinoğlu, Recep Akdağ sunularında SDP’nin yanı sıra son bölümde yer alan “Yeni Ufuklar” ya da “Yeni Türkiye, Yeni Ufuklar” gibi başlıkları da sunuda korumuştu. Recep Akdağ geçen yıl “Yeni Türkiye, Yeni Ufuklar”a yer vermemişti, içindekiler’de de gördüğünüz gibi onun yerine “Sağlıkta Dönüşüm Programı İkinci Fazı” koymuştu. Muhtemel ki Yeni Türkiye kulağa pek inandırıcı gelmiyor diye düşündü, ortada yeni ufuk da gözükmüyor, göremiyor olsalar gerek.
Dolayısıyla geçen yıl sununun sonuna, bir gazla “ikinci faz” eklenmişti.
Peki şimdi ne oldu?
Bakan Ahmet Demircan’ın sunusunda Sağlıkta Dönüşüm Programı başlığını geçtik, bütün sunuda SDP lafına rastlamadık. Tesadüf? Sehven? Ya da bizim yaklaşımımız art niyetli, kötücül? (insanın içine ister istemez bir kurt düşüyor, acaba SDP’de ‘aynı’ ya da bir ‘başka’ paralel devlet yapılanması işi miydi?)
Öz farklı mı denebilir, olabilir ancak bir döneme damgasını vuran, AKP’nin sağlık programının adı olarak yerleştirilen (ve Recep Akdağ ile birlikte anılan, en azından çağrıştıran) SDP adı çıkartılıyor, kullanılmıyorsa, sunuda bir yerde olsun bir kez bile geçmiyorsa…
SDP’nin marka değeri de bitmiş demek ki! Artık “Sağlıkta Gelişim, Kalite ve Sürdürülebilirlik Dönemi”ndeyiz ama yeni Türkiye, yeni ufuklar yok. Söylenebilecek olan şudur: AKP’nin sağlıkta anlatacağı bir hikayesi (de) artık yok.
Onun yerine ne var ‘içindekiler’de?
“B. Sağlıkta Nereden Nereye?”; 2018 sunusunda başlığı böyle seçmişler.
Bu başlığın ilk görseli de manidar, 694 sayılı KHK ile yapılan değişikliklere yani Recep Akdağ’ın bağlı kuruluş haline getirdiği Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun genel müdürlük haline getirilmesine ayrılmış.
Nereden nereye? Birileri bağlı kuruluş yapmış, onlara da düzeltmek düşmüş bu işi. Alışılmış olduğu üzere AKP hükümetlerinde bütçe sunularında bu tür karşılaştırmalar 2002’den başlatılırken bu kez Recep Akdağ’ın (AKP oluyor!) yaptığı bir ‘olumsuz iş’ten buraya gelmiş oluyoruz!
Sonuç, SDP ve Recep Akdağ adı ‘out’.
O yok, bu yok, peki ne var?
Misal çalışanlar için?
“Herkes” için gösterilmeye çalışılan, fotoğraflarla desteklenerek göze sokulan sadece Şehir Hastaneleri var.
(…)
Yeri gelmişken Şehir Hastaneleri (ŞH) hakkında birkaç laf edelim.
Şehir Hastaneleri (ŞH) muhalif kamuoyunda daha fazla konuşulur oldu. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 2010’lardan başlayan ısrarlı çabalarının önemli bir katkısı var. Aynı zamanda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği de (TMMOB) giderek artan bir ilgi gösteriyor. Bu hafta sonu Ankara’da, farklı amaçlarla da olsa, TMMOB ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) iki ayrı toplantısının olması buna bir işaret.
Belki bu ilgi artışında Yozgat, Mersin, Isparta ve Adana’da ŞH’nin açılmış olması ve 2018 içerisinde de Kayseri, Ankara (Bilkent), Manisa, Elazığ, Eskişehir’in açılacağının planlanmış/duyurulmuş olması olabilir. Bir başka yorumla ‘muhayyelden deneyimlenmiş olana’ doğru seyrin etkisi denebilir.
ŞH ile ilgili bilinenleri kısa kısa saptama olarak paylaşmakta yarar var.
- ŞH bir Kamu Özel Ortaklığı (KÖO) faaliyetidir. KÖO gelecekte yapılacak kamu yatırımlarının bugünden özelleştirilmesidir. (Uluslararası Yatırımcılar Derneği)
- ŞH büyük ölçekli projeler olarak sadece sağlık projeleri olarak görülmemelidir.* ŞH kente yönelik bir dönüşüm ve rant projesidir.
- ŞH’nin sağlıkla ilişkisini sermayeye kaynak aktaran bir “hastanecilik” olarak adlandırmak yerinde olabilir.
- ŞH kurulduğu bölge ve bir bütün olarak Türkiye için daha sağlıklı bir toplum hedefiyle ilişkili değildir, böyle bir önceliği yoktur.Bir başka ifadeyle gerçekten sağlığı önceleyenler için ŞH bir öncelik değildir, Türkiye’nin sağlık sorunları hastanecilikle çözülemez.
- Hastaneler sağlık hizmetinde önemli bir yer sahiptir ve ihtiyaç planlamasından seçilecek ölçeğe, yapımına ve işletilmesine kadar aklı, bilimi, planlamayı insan, doğa-çevre, çalışanları gözeterek kullanan kamucu bir yaklaşımla yapılmalıdır.
- Kamu özel ortaklığı olan ŞH doğası gereği (neyse o kadar olan) kamu hizmetini dönüştürür, hizmet metaya dönüşür, kamu çalışanlarının statüsü de dönüşür.**
- Hiçbir kamu hizmeti ticari sır olamayacağı gibi bir kamu yatırımının her aşaması şeffaf ve bilgilenmeye açık olmalıdır.
ŞH mevcut haliyle aslında en öncelikli olarak kamu yararı adına savcıların ilgilenmesi gereken bir konudur. Ancak o zamana (!) ve “biz kamulaştıracağız”a kadar bugünden yarına ne yapılabilir? Herkesin derdi olmak durumundadır. Böyle bir konunun mevcut sağlık sendikalarının yıllardır doğal ve öncelikli gündemi olması beklenir. Görüldüğü kadarıyla –proaktif olamasa, gecikerek de olsa- SES dışında müspet bir telaş gösteren sendika yoktur.
Yukarıda birkaç madde halinde aktardıklarımız ışığında ısrarla söylemek ve altını çizmek gerekir ki ŞH sadece sağlık/sağlıkçılarla ilgili bir başlık değildir, o nedenle süreç de sağlıkçılara havale edilerek yürütülemez, yürütülmemelidir. TMMOB’nin yaklaşımı bu açıdan önemlidir. Her ilde kendine, o ile/yaşayanlara karşı sorumluluk duyan siyasi parti, sendika, meslek örgütü, dernek, örgütlü bütün yapılarla birlikte ortak çağrı ve tutumların gündemi olabilmelidir.
Daha önce 11 Mart 2017 tarihli Şehir Hastaneleri Sempozyumunda da -mevcut örgütlülük düzeyini gözeterek- söylediğimiz, hekim örgütüne daraltılmış bir görevi “hatırlatmakla” yazıyı bitireyim. Bugüne kadar açılmış dört ŞH’de yaşananlarla ilgili bir bilgi notu/rapor ile başta hekimler olmak üzere bütün sağlık çalışanlarının vatandaş ve sağlık emekçileri için olması gereken neyse talep etmesi, sorunları, eksikleri saptayarak bildirmesi (kendini ‘korumak’ adına idare nezdinde de yapması) teşvik edilmeli, bunu kolaylaştıracak yol ve yöntemler geliştirilmelidir. (EB/HK)
*11 Mart 2017 Ankara Tabip Odası ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi ŞH Sempozyumu, Tarık Şengül.
**Public Private Partnerships Global Campaign Manifesto
Fotoğraf: Haluk Kalafat - bianet