Bugün bir gazeteden bir muhabir arkadaşım aradı. Bir ilandan söz etti ve Sağlık Hakkı Hareketi Derneği olarak bu konuda ne düşündüğümüzü sordu. Yaklaşık 20 dakika konuştuk. Bu yazıyı yazdığım sırada söylediklerimin ne kadarının haberinde yer alacağını bilmiyorum.
Konuyu tam anlatabilmek için, Bizim Gazete "Sağlık için Medya / Medya için Sağlık" köşesi yazarı Mustafa Sütlaş olarak, Sağlık Hakkı Hareketi Derneği Mustafa Sütlaş'la konuştum.
* * *
Soru: İlanda söz edilen durum hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yanıt: Çok haklı ve dikkâti çok önemli bir konuya çekmek istiyor bence ilanı veren kişi.
Soru: İlanda aslında hekimlere dair bazı ithamlarda bulunmuyor mu sizce?
Yanıt: Hayır! Bence bir çığlık atıyor. Hekimlerin, dolayısıyla hastaların, hatta Genel Sağlık Sigortası'nın (GSS) durumunu ortaya koyuyor ve çok önemli bir sorunu görünür hale getiriyor.
Soru: Biraz açar mısınız?
Yanıt: Ülkemizde yeğlenen sağlık organizasyon ve finansman modeliyle sağlık hizmeti, birbirini bütünler ve tamamlar bir şekilde hem özelleşmiş hem de ticarileşmiştir. Bu tür sağlık hizmeti sırasında sağlığın, tıbbın, hekimlik mesleğinin kuralları değil, ticaretin "daha çok kazanç sağlamaya yönelik kurallar" öncelenir ve izlenir hale gelmiştir. Sağlık hizmetinde asli rol hekimindir. Bugün hekimler, ticari kurallara göre çalışmaya zorlanmakta ve bu kuralların gereğini yapmaktadırlar. İlan tıbbın ve hekimliğin kurallarını uygulamayı ilke edinen hekimlere bir seçenek sunmaktadır. İlandaki özellikler, ticaretin uygulayıcısı olan hekimler yerine tıbbın gereklerini uygulayacak hekimleri tanımlamaktadır.
Soru: Yasalar hekimlerin uygulamalarına "ticari bir görünüm vermeyeceklerini" söylemiyor mu?
Yanıt: Doğru. Ama başka yasalar, hatta dayatmalar ve daha da vahimi bizzat sağlık bakanı ve başbakanın ağzından ifade edilen özendirmeler, hekimlerin "özelleştirilmiş kurumlar içinde ve çok para kazanmalarını sağlayacak" şekilde çalışmalarına izin vermekte ve buna yönelik olarak kurgulanmaktadır.
Çok para kazanmak suç, ayıp ya da günah değildir. Üstelik karşılığında bir şey yapıyorsanız, bu hem yasal, hem meşru, hem de sevap ve doğru sayılmaktadır. Ancak bu yaptığınız işin ya da işlemin gerekli olup olmadığı, hele hele bunun alıcısı olan, bu bilgiye sahip değilse sorgulanmamaktadır.
Örneğin bir görüntüleme yöntemiyle beyninizin damarlarına bakılmasının, eğer size yönelik herhangi bir zararı olmayacaksa ve parası da sizden çıkmayacaksa, size bir zararı yok diye düşünürsünüz. Bunun gerekli olup olmadığını bilmediğiniz için bunu isteyerek ve olumlayarak talep edersiniz. Görünürde bu durumda iki taraf da kazançlıdır. Ancak tıbbın ve hekimliğin kural ve ilkeleri, bu tetkikin yapılmasına yönelik muayene bulguları ve diğer verileri söz konusu olmadığında bu tetkikin yapılmasını doğru ve etik bulmaz. Hele hele beyin damarlarınızın durumu değil de para önceleniyorsa. İşte durum budur.
Soru: Peki bu sorun nasıl çözümlenir, ne yapılmalıdır?
Yanıt: Şimdi yapılanlar yapılmayarak. Sağlık hizmeti ticaretin uygulama alanı olmaktan çıkarılıp, tıbbın ve hekimliğin kurallarına göre sunulmalıdır.
Soru: Peki bu mümkün mü?
Yanıt: Mümkün olmaz mı, elbette mümkün, bilimin ve aklın dediklerini rehber edinirsek, başka örneklere bakarsak, mevcut uygulamanın benzerlerini dikktle incelersek, yanlışları görürsek bu dönüşüm mümkündür ve gerçek "sağlıkta dönüşüm" de o zaman gerçekleşecektir.
* * *
İşte durum böyledir. Gazeteciler eğer haber yapmak istiyorlarsa o kardiyologları ve diğer uzmanlık dallarında böyle çalışan hekimleri ve kurumları bulup onları da göstermelidir. (MS/TK)