Dr. Ata Soyer'in "Sağlık Harcamalarında AKP'nin 'Pembe Tablosu'nun Akıbeti" adlı yazısını iki bölüm olarak yayınlıyoruz. Yazının ilk bölümü için burayı tıklayınız.
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) parayı harcayan, paranın da ilaca ve tedaviye gittiği tablo, bir yanıyla vatandaşın sağlık hizmet sunumundan daha çok yararlandığı, hizmet sunanların da, ağırlıklı olarak hekimlerin "performans" adı altında eskiye kıyasla daha çok kazandığı bir destekle "pembe" bir renk kazandı.
Bu “pembe tablo”, 22 Temmuz "başarısı"nın da gerekçeleri arasında öne çıkmıştı. Peki, bu tablo ne kadar sürebilir?
Önce, SGK gelir-gider dengesine bakmak gerekir ki, SGK kaynaklarının sürdürülebilirliğini değerlendirelim.
SGK gelirleri, 2000’de 13.7 milyar dolardan 43 milyar dolara çıkarken, giderleri 17.6 milyar dolardan 62.3 milyar dolara yükseldi.
Gelirin artmasına karşın, giderlerin çok daha fazla artması, gelirin gideri karşılama oranını yüzde 78’den yüzde 69’a düşürdü. Yani, yüzde 31’lik, 20 milyar dolara yaklaşan bir açık söz konusu. Ve de giderek artıyor. Bu, işin gidişi açısından bir "negatif" faktör olarak kabul edilmeli. Sağlık harcamalarının SGK gelir ve giderleri içindeki payı ise önemli ölçüde değişmedi.
SGK’nın sağlık harcamalarına bakıp, tablonun gidişini bir de o yönden değerlendirelim.
İlaç harcamaları, bu hükümet politikalarıyla artıyor. Yakın dönemde de, azalacağa benzemiyor. Ayrıca, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hükümetinin bu konuda ne gücü, ne de niyeti var.
Ya tedavi harcamaları?
Tedavi harcamalarında, aslan payının devlet hastanelerinde olduğu, özel hastanelerdeki ani çıkışın çarpıcı olduğunu hatırlayalım. İlk nokta şu; üniversite hastaneleri küçül(tül)üyor. Piyasalaşmanın “racon”u, özel tekellerin önünün temizlenmesi ise, üniversite hastanelerinin küçültülmesi zorunlu.
Son günlerdeki gelişmelere bakıldığında, bazı özel hastanelerin "katkı payını yetersiz bulma" gerekçesi ile SSK’lı hastalara bakmamaya hazırlandıklarını öğreniyoruz. Bir yanı ile özelleştirmenin önünü açan, ama açarken de kamu maliyesini zora soktuğunu görerek bunu sınırlamaya çalışan AKP’nin tutarsızlığının/çelişkilerinin bir yansıması.
Diğer yandan, halkın özelden yararlanma duygusunu ve uluslarüstü kurumların baskısını arkasına alacağını düşünen büyük hastane/sağlık şirketlerinin hükümeti sıkıştırma/zorlama operasyonu. Neticeyi birlikte göreceğiz.
Devlet hastanelerinin durumu biraz daha farklı. Tedavi harcamalarında aslan payını devlet hastaneleri alıyor, ama ciddi alacakları var ve işletmeleşme yolunda önemli adımlar atmış bu hastaneler, işi götürmede zorlanıyorlar. Hakan Yılmaz’ın yaptığı hesaplamaya göre, devlet ve üniversite hastanelerinin döner sermayelerinin (ağırlık devlet’te) alacağı 2000’de 416 milyon dolardan, 2006’da 4.6 milyar dolara yükseldi.
Bir başka hesaba göre, döner sermaye alacakları, döner sermaye gelirlerinin yüzde 28’inden yüzde 49’una kadar yükseldi. Bu, ciddi bir tıkanıklığın adı. Tam bu noktada, bir gazete haberi okuyoruz: “Maliye, sağlıkta 7.5 milyar YTL’nin üstü alacakları silecek”. (Referans Gazetesi, 2008)
Ne demek bu?
Daha önce yapılan işlemin tekrarlanması! Yani, “hükümetin SGK’u”, yine “hükümetin devlet hastanelerine" borçlarını ödemiyor, ama bir yandan sağlık hizmetleri sunumundaki patlamadan ve yoksulların bu alandaki memnuniyetinden siyasi olarak nemalanıyor.
2004 ve 2005’te de yaşanmıştı. En son, 1 Mayıs 2007’de, 2006 yılına ait 1 milyar YTL’lik borç silinmişti. 12 Şubat 2008’de toplanan Maliye-Çalışma-Sağlık Bakanlıkları mutabakatı da, benzer bir çözüm üretiyor: “…yıl boyu Sağlık Bakanlığı hastanelerinde SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve Yeşil Kartlılara verilen hizmetin karşılığı olarak bir büyüklük belirlendi. Bu büyüklüğün de yıllık 7.5 milyar YTL olduğu belirtildi. Şimdi bu miktarın üzerinde yazılan faturalar silinecek.” (Referans Gazetesi, 2008)
SGK, kendi finansal krizine, hükümet olanaklarını kullanarak, borçlarını ödememe yolu ile çözüm bulmaya çalışırken, sağlıkta kamu harcama krizinin alarm seslerini duyurmuş oluyor.
Diğer yandan da, parasını ödeyemediği devlet hastanelerini ciddi bir yönetememe krizine sürüklüyor. Bu durum, bu kurumlarda hizmetin sunumunun niteliğini geriletme ve çalışanlarının gelirlerini düşürme şeklinde yansıması kaçınılmaz.
Sağlıkta 2008, bu gidişle ciddi sıkıntılara gebe görünmekte. Daha da, gelecekteki ekonomik krizin ağırlığını tam bilmeden bunları söylüyoruz.
Sağlıktaki tüm değişiklikleri bu tabloya yerleştirerek okumaya çalışırsak, vatandaşın ve sağlık çalışanlarının geleceğini daha doğru değerlendirebiliriz. (AS/GG)
Kaynaklar
- Referans Gazetesi, 3.3.2008
- Sabah Gazetesi, 3.3.2008
- SGK (2008) SGK Bülteni
- TTB (2007), Sağlıkta Piyasacı Tahribatın Son Halkası: AKP, Ankara.
- Hakan Yılmaz (2007), Sağlıkta Harcama Politikaları, 1.12.2007, Bursa sunumu.