Başlıktaki soruya cevaben en son diyeceğimizi en başta söyleyelim, hem de maddeleyerek:
- Sağlık sunumu sırasında görevlerini şiddetsiz koşullarda yerine getirmek.
- Emeklerinin karşılığı olan özlük haklarının tam olarak almak.
- Görevlerinin yürütüm koşullarında gerekli her türlü birincil korunma önlemlerinin alınmasını, hastalanmalarının önlenmesini.
- Görevlerinim yürütümü sırasında mevcut riskler nedeniyle aralıklı olarak gerekli tetkik-kontrollerden geçirilmelerini.
- Bu kontroller sırasında ya da semptomlarla etkilendikleri, hastalandıkları zaman bunun kayda alınmasını.
- İşe bağlı bu hastalıklarının meslek hastalığı olarak kabul görmesini.
- İşe bağlı bu hastalıkları nedeniyle kendilerinde geçici ya da kalıcı olarak çalışma güçlerinde bir kısıtlanma olduğu zaman bunun geçici ya da kalıcı maluliyet yönünden değerlendirilmesini.
- İşe bağlı meslek hastalıkları nedeniyle ölümleri halinde geri kalanlarının mağduriyetinin önlenmesini istiyorlar.
- Sağlık çalışanları mutlaka ama mutlaka Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istiyorlar.
Neden ısrar ediyorlar?
Neden sağlık çalışanları Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesini ısrarla istiyor? Meslek hastalıkları için tüm dünyada kabul edilen bazı kriterler vardır. Bunlardan sadece bir kaçına bakalım:
*O iş kolunda hastalık yapıcı bir riskin olması,
*Bu risk sonucu oluşan hastalığın toplumun diğer kesimlerine göre daha yaygın görülmesi,
* Gerekli önlemler alınsa bile o iş kolunda çalışanların binde 4-12’sinde o riskin sebep olduğu meslek hastalığının görülmesi vb.
Bu basit kriterlere bile baktığımızda:
*Sağlık iş kolunda Covid-19 gibi hastalık yapıcı bir risk inkâr edilemeyecek şekilde var,
*Toplumun diğer kesimlerine göre sağlık çalışanlarının 10-14 kat daha fazla etkilendikleri gösterilmiştir,
*Tüm gerekli önlemlerin aldığını kabul etsek bile Eylül 2020 resmi rakamlara göre Covid-19’un sağlık çalışanlarının en az 40 binini etkilediğini yani en az binde 37’lerde olduğunu biliyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü bu nedenlerledir ki pandeminin ilk günlerinden itibaren özellikle sağlık çalışanları için hükümetleri uyardı. Yine bu nedenledir ki birçok ülkenin Sağlık Bakanı “Covid-19 sağlık çalışanları için otomatikman bir meslek hastalığı” olduğunu beyan etti.
Peki ülkemizde durum nedir?
Türkiye'de aylardır ne yapıldığına bakalım mı? Pandeminin ilk zamanlarında her akşam 21.00’de sağlık çalışanları alkışlandı.
Evet, pandeminin ilk zamanlarında her akşam 21.00’de sağlık çalışanları alkışlandı.
Bu cümleyi defalarca yazabilirim çünkü başka da bir şey yok…
Sağlık çalışanları ezilerek, horlanarak, şiddete uğrayarak canla, başla çalışıyorlar.
Peki, bunun karşılığı ne? Hastalanıyorlar, sakatlanıyorlar ve maalesef ölüyorlar…
Evet, yaşamını can kurtarmaya adamış bir mesleğin mensupları hemen her gün ikişer, üçer, beşer ölüyorlar…
Peki Sağlık Bakanlığımız ne yapıyor bu arada?
Her akşam doğruluğu kuşkulu rakamları turkuaz tabloda yayınlıyor…
Peşinden de “Sağlık çalışanlarını korumak için halkımıza maske-mesafe, hijyene dikkat edin lütfen” diyor…
Basına yansıdığı kadarıyla bir de Sağlık Bakanı “2021’in tüm dünyada sağlık çalışanları yılı” olarak kabul edilmesi için Dünya Sağlık Örgütüne başvurmaya hazırlanıyormuş. Sayın bakanı bu girişimi nedeniyle alkışlıyoruz. Ancak bu girişimin de Covid-19’un ülkemizde görüldüğü ilk günlerdeki gibi sadece alkıştan ibaret kalmaması, ete kemiğe bürünmesi, tüm sağlık emekçileri için somut bir adıma dönüşmesi için Sağlık Bakanlığımızı dünyadaki birçok ülkedeki Sağlık Bakanı gibi cesur bir adım atmaya, Covid-19’un tam sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edildiğini ilan etmek üzere göreve çağırıyoruz.
Öneri teklif hazırladık
İşte yasa teklifi öneri taslağımızın başlıca maddeleri:
- Sağlık Bakanlığı HSYS (Halk Sağlığı Yönetim Sistemi) kayıtlarında bulunan “sağlık çalışanı” ibaresi altında tüm Covid-19 olası ve kesin olgularının meslek hastalığı olarak kabul edilmesi,
- Bu sistemde kayıtlı olan, Covid-19 olası (PCR negatif ancak SARS/Cov-2/covid-19 ile uyumlu klinik ve tomografik bulgusu olan) ve kesin (RT- Covid-19 PCR pozitif) olguların “illiyet bağı olarak kabul edilmesi” için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları Sigortası (İKMHS) Daire Başkanlığına gönderilmesi,
- Sağlık çalışanlarından 4-a dışında çalışanlar (4-b,c,taşeron vs.) için İKMH sigortacılık koluyla bağlantılı bir fon oluşturulması,
- Covid-19 nedeniyle herhangi bir sistem ya da organında geçici ya da kalıcı anatomopatolojik fonksiyonel hasar oluşmuş olanların maluliyet yönünden “Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilen tanıdan başka bir illiyet bağı aranmaksızın” SGK tarafından yetkilendirilmiş ilgili kurullarınca değerlendirilmesi,
- SGK’nın yetkili bu kurulları tarafından yapılan bu değerlendirmeler sonucu belirlenen Meslekte Kazanma Gücü Azalma Oranı (MKGAO) yüzdesine göre yasal gerekliliklerin özlük haklarına yansıtılması,
- Covid-19 nedeniyle yaşamını kaybetmiş olanların birinci ve bakmakla yükümlü olduğu ikinci derece yakınlarına da meslek hakları yasal getirisinden yararlanmalarının sağlanması,
- Yukarıdaki son 2 maddede (5 ve 6. Madde) sayılan durumlarla ilgili hak sahiplerinin tazminat amaçlı yasal mahkeme süreçlerinin saklı olduğunun bu yasal düzenlemenin gereklerinden biri olduğunun kabul edilmesi…
Son söz olarak, bu teklifin yakın gelecekte yasalaşmaması halinde ülkemizdeki 1 milyon 60 bin sağlık çalışanının GöREVE zorlanmış olacağının bilinmesini istiyoruz. Çünkü bıçak sadece kemiğe dayanmış değil, sağlıkçıların tümünün sistem ve organlarını, yüreğini-beynini, ruhunu artık parçalar hale geldi.
(NÖ)