Fotoğraf: İbrahim Yozoğlu/AA
Ülkemizde kanser vakalarının en fazla görüldüğü iller arasında yer alan Kocaeli ile Ergene Nehri Havzasında yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde çevresel ortamlarda bulunan kanserojen (kanser yapıcı) kimyasalları tespit etmek amacıyla 2011-2016 yılları arasında Sağlık Bakanlığı tarafından kapsamlı bir araştırma çalışması gerçekleştirildi. Araştırmanın detaylarına ilişkin bilgiler yazının sonundaki linklerde yer alıyor.
Araştırma sonucunda halk ve çevre sağlığı açısından çok önemli bulgular elde edildi. Çalışmada Ergene Havzası'nda yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illeri ile Kocaeli ilindeki binlerce yerleşim bölgesinden alınan toprak, su, gıda ve hava örneklerinde ve Ege ile Marmara denizindeki belli bölgelerden (Saroz ve İzmit Körfezi) alınan deniz suyu ve su ürünleri örneklerinde kimyasal kirlilik etmenleri araştırıldı. Alınan örneklerinde kansere yol açan kimyasal maddelerin kalıntıları araştırıldı.
Bunun yanı sıra yüksek gerilim hatlarından doğan kanser riski, atık su arıtma tesislerinden deşarj edilen su ve akarsuların dip çamurları da analiz edildi. Havadaki toz parçacıklarına yapışan ve solunum yoluyla bünyemize aldığımız kanserojen kimyasalların araştırılması gibi spesifik araştırmalar da yapıldı.
Araştırmada binlerce hanede yapılan anket ve tarama çalışmaları ile ailelerin soy geçmişlerinde kanser vakalarının görülüp görülmediği belirlendi. Bazı hanelerde yaşayan insanların vücutlarından alınan örneklerde ağır metal ve eser elementlerin bulunup bulunmadığı da analiz edildi. Bu hanelerin bulunduğu bölgelerden alınan hava, toprak, yeraltı ve yerüstü suları ile çeşitli gıda örneklerinde kanserojen kimyasal maddelerin ne düzeyde bulunduğu araştırıldı.
Araştırma çalışmaları ile kanser vakalarının yoğun olduğu bölgelerde kanserojen-kimyasal kirliliğinin de yoğun olup olmadığına bakıldı. Araştırma projesi çalışma sahasının genişliği ve kapsadığı nüfus (5-10 milyon arası) açısından dünyanın en büyük halk sağlığı çalışmalarından biri olarak nitelenebilir.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar Sağlık Bakanlığı tarafından gizli tutuluyor.
Araştırmada Marmara Denizi'yle ilgili çalışmalar da yapıldı. Bu çalışmalar şu sıralar Marmara Denizi'ndeki müsilaj tabakasıyla görünür olan kirlilik sorununu da yakından ilgilendiriyor.
Araştırma projesi "Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi" ana başlığını taşıyor. Araştırmanın kapsamı bu ana başlık altında yer alan 16 farklı araştırma projesinden oluşuyor. Bu 16 farklı proje içinde yer alan aşağıdaki üç araştırma projesinden elde edilen sonuçların Marmara Denizi'ndeki kimyasal kirliliği değerlendirmeye yönelik çalışmalara ışık tutacağını düşünüyorum.
Bakanlığın yapmış olduğu araştırmada Marmara Denizi'ndeki İzmit Körfezi'nden ve Ege Denizi'ndeki Saroz Körfezi'nden alınan su örneklerinde ve deniz canlılarında çeşitli toksik kimyasal maddelerin kalıntısı araştırılmıştı.
Geçen haftaki yazımda Ergene havzasından toplanan atıkların Marmara Denizi'ne aktarılması sürecine değinmiştim. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen araştırma Ergene Havzasındaki kirliliğin adım adım bir haritasının çıkarılmasını ve tespit edilen kirleticiler üzerinden de mevcut kirliliğin faillerinin kim olduğunu belirlemeye olanak sağlıyor.
Ne Ergene havzasındaki ve ne de Marmara Denizi'ndeki kirlilik doğal olarak gerçekleşen olaylar değil. Ortaya çıkan kirliliğin failleri var. Hepimiz sorumluyuz ama her birimizin payı eşit değil. Dolayısıyla gerçekçi bir çözüm süreci sorumluları adıyla anmak (kamu kurumları dahil) ve yaratılan kirlilikteki paylarını tespit etmekle mümkün olabilir ancak.
Öncelikle kamu kurumları eliyle yürütülen çalışmalara dair bilgilerin kamusal erişime açık kılınması gerekiyor. İşbaşındaki siyasal iktidarın böyle bir çaba içinde olmadığını görüyorum elbette; ancak yapılması gereken en önemli şeylerden birinin bu konuda kamusal bir talep yaratmak olduğunu düşünüyorum.
Kamu kurumları eliyle gıdalarda, sularda, havada ve çevresel ortamlarda çeşitli kimyasal maddelerin kalıntılarını tespit etmeye yönelik kontrol ve izleme çalışmaları yapılıyor. Israrla sormak ve talep etmek gerekiyor: Yürütülen kontrol-izleme çalışmalarından elde edilen sonuçlar nedir? Neden açıklanmıyor? Bu konularda Meclis'te verilen soru önergeleri neden yanıtsız bırakılıyor...
Bu ve benzeri sorular yanıtsız kaldığı sürece Marmara Denizi'ndeki kirliliği gidermeye yönelik çalışmaların samimiyeti şüphelidir. Dahası, bu büyük felaketin zamanla daha çok derinleşeceği, başta sağlık sorunları olmak üzere, gıda güvencesi, gıda güvenliği, kentleşme açısından bir dizi sorunu daha da büyüteceği de düşünülebilir.
Sağlık Bakanlığı'nın denizlerde ve denizlerdeki çeşitli canlılar üzerinde yürüttüğü araştırma 2013-2015 yılları arasında yapılmıştı. Yapılan çalışmaların üzerinden 6-8 yıl geçti. Elde edilen bilgilere ne oldu? Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar kamusal bir fayda sağlaması amacıyla kullanılmayacaksa eğer; o halde bu çalışmalar neden yapıldı? Elde edilen sonuçlar şimdi açıklanmayacaksa ne zaman açıklanacak?
Bilimsel çalışmalardan elde edilen bilgiler birbirine eklenir. Bilimsel faaliyet ilişkisel bir süreçtir. Bu bağlamda, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan araştırmanın aynı bölgelerde farklı zamanlarda yapılmış diğer araştırmalardan elde edilen bilgilere eklemlenebilmesinin taşıdığı önem aşikârdır.
Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ve isimlerini yukarıdaki tabloda andığımız araştırma çalışmalarından elde edilen bilgilerin gizli tutulması bu imkanı ortadan kaldırıyor. Geldiğimiz noktada Marmara Denizi'ndeki ekosistem çöküşünün boyutları hakkında bilgi edinmemizi sağlayacak her türlü akademik çalışmanın büyük bir önem arz ettiği ise çok açık.
Marmara Denizi'nde yaşanan felaketin büyüklüğünü bir an önce kavramak zorundayız.
Bir felaketin tam içindeyiz ve nereye doğru yol aldığımız ya da zamanla ne olacağı ancak elde mevcut bilgi birikiminin ışığında sağlıklı bir biçimde tahmin edilebilir. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen araştırma çalışmasının sonuçlarının açıklanması bir gerekliliktir.
NOTLAR
16,17,18,19 Nisan 2018 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen araştırmadan elde edilen sonuçların bir kısmı yayınlandı. Bu konudaki ayrıntılı bilgilere aşağıdaki linklerden erişilebilir.
*Hangi sebzede arsenik, hangi suda tarım ilacı var?
(BŞ/KÖ)