2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Yasası Teklifi, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Yasası Teklifi ile Sayıştay raporlarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeleri 23 Ekim 2025 günü Cumhurbaşkanı Yardımcısı tarafından yapılan sunumla başladı. Bu yıl da tartışmaların ilk gündemi Anayasa’nın 161. maddesindeki “Cumhurbaşkanı bütçe kanun teklifini, malî yılbaşından en az yetmişbeş gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar,” hükmünün ihlal edildiği üzerinden başladı. Anayasa’nın aynı maddesindeki diğer bir hükme göre, Komisyon tartışmalarının 55 gün içinde tamamlanması gerekiyor.
28 Kasım’da tamamlanması planlanan programda Sağlık Bakanlığı bütçe teklifi tartışması 21 Kasım’da diğer bakanlık ve kamu kurumlarında olduğu gibi, bakan tarafından yapılacak sunumun ardından gerçekleşecek. Kamuoyu, bütçe teklifinde yer alan cetvellerdeki sayısal bilgiler dışında, Bakanlığın faaliyetleriyle ilgili birçok bilgiye o sunum aracılığıyla ulaşma olanağı bulacak. En azından önceki yıllarda öyleydi. Sunum materyalleri üzerinden daha fazla bilgiye ulaşmak mümkün olabiliyordu. Örneğin, Sağlık Bakanlığı’nın “Yurt Dışı Hastaneler Birimi” web sayfası en son 15 Haziran 2020 tarihinde güncellenmiş. Aktif olan sayfaya beş yıldan daha fazla bir süre geçmesine karşın, Sağlık Bakanlığı yetkilileri ilgi göstermemiş. Sayfa neredeyse bomboş. Bakanlığın hangi ülkede, kaç hastane işlettiğiyle, hastanelerin yatak ve emek gücü kapasitesiyle ilgili herhangi bir bilgi bulunmuyor. Bu ve benzer bilgileri genellikle sadece Bakan’ın Komisyon sunumlarında öğrenebiliyoruz.
Sağlık Bakanlığı’na ayrılan pay
Sağlık Bakanlığı için 2026 yılında önerilen bütçe (1 trilyon 474 milyar 947 milyon 780 bin TL) merkezi yönetim bütçesi toplamının yüzde 7,8’ini oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içinde payı 2024 yılında yüzde 6,6; 2025 yılında yüzde 6,9’du.
Sağlık Bakanlığı bütçe artışı
Bakanlığın 2025 yılı bütçe teklifi 1 trilyon 20 milyar 317 milyon 291 bin TL idi. Buna göre, 2026 yılı bütçe teklifinde 454 milyar 630 milyon 489 bin TL’lik, neredeyse yarı yarıya denebilecek şekilde, yaklaşık yüzde 44,55’lik bir artış söz konusu gibi görünüyor. Bununla birlikte, TÜİK tarafından tüketici fiyat indeksi (TÜFE) 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı Eylül 2025 tarihi itibarıyla, yüzde 38,26 olarak açıklandı. Söz konusu yıllık enflasyon oranı dikkate alınırsa 2025 yılı bütçesindeki artışın 390 milyar 373 milyon 395 bin 537 TL’lik bölümünün enflasyon tarafından eritildiği gerçeğinden hareketle, 2026 yılı bütçe teklifinin enflasyondan korunmuş haliyle (2025 Eylül ayı fiyatlarıyla) 1 trilyon 81 milyar 574 milyon 384 bin 463 TL olduğu görülmektedir. Bu durumda Sağlık Bakanlığı 2026 yılı bütçesi için 2025 yılına göre önerilmiş olan artış yüzde 44,6 değil, yalnızca yüzde 6,0’dır.
Türkiye’de yaşayan kişi başına tedavi için
İçişleri Bakanlığı Göçmen Daire Başkanlığı ve TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verileri dikkate alındığında, 2026 yılında Türkiye’de “kalıcı” olarak yaşayacakların sayısının tahmini olarak yaklaşık 91 milyon 291 bin 671 kişi olduğu hesaplanmaktadır. Buna göre, 2026 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesinden kişi başına sadece toplam 16 bin 335,3 TL ayrıldığı görülmektedir. Bakanlık bütçesinden sağlık emekçilerine ödenecek maaş ve ücretlerle SGK devlet primi gideri ödemeleri çıkarıldıktan sonra, doğrudan sağlık hizmetlerine harcanmak üzere kişi başına yalnızca 5 bin 631,5 TL kalmaktadır. Günümüz fiyatlarıyla, bu parayla yalnızca 375 adet 200 gr’lık ekmek ya da 9,5 kg kıyma ya da 7 adet grip aşısı satın alınabilmektedir.
Türkiye’de yaşayan kişi başına koruma için
Programlar itibarıyla, Sağlık Bakanlığı 2026 yılı toplam bütçesinin yalnızca yüzde 27,54’ü (406 milyar 255 milyon 829 bin TL) koruyucu sağlık hizmetleri için ayrılırken, kişi başına ise yalnızca 4 bin 499,3 TL düşmektedir. Bakanlık bütçesinden sağlık emekçilerine ödenecek maaş ve ücretlerle SGK devlet primi gideri ödemeleri çıkarıldıktan sonra, doğrudan koruyucu sağlık hizmetleri programı için kişi başına ayrılan yalnızca 2 bin 476,9 TL’dir. Bu parayla genel olarak üç doz yapılması gereken HPV (Human Papilloma Virus) aşısının tek dozu bile satın alınamamaktadır. Oysa, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) açıklamalarına göre rahim ağzı kanserinden koruyuculuğu yüzde 90’a kadar yükselmiş olan HPV aşısı, 147 ülkede genişletilmiş bağışıklama programı kapsamında yani parasız olarak uygulanmaktadır. Bununla birlikte, birisi hâlâ görevdeki son iki bakan “HPV aşısının Türkiye’de de genişletilmiş bağışıklama programına” alınacağı sözünü vermiş olmasına karşın, bugüne kadar bu söz tutulmamıştır. O nedenle, günümüz Türkiyesi’nde çocuğuna sadece bu aşı için en az 12 bin TL ayırabilen ve konu hakkında bilgisi olup tercihini bu yönde kullanan ailelerin çocukları bu aşıya ulaşabilmektedir.
Şehir hastanesi patronlarına ödemeler
Şehir Hastaneleri için yapılacak kira ve hizmet alım bedeli ödemeleri de içinde olmak üzere, Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 71,27’i (1 trilyon 51 milyar 247 milyon 41 bin TL) tedavi edici sağlık hizmetleri programı için ayrılmıştır. Buna göre doğrudan kişi başına yaklaşık 11 bin 642,7 TL düşmektedir. Sağlık Bakanlığı bütçesinden sağlık emekçilerine ödenecek maaş ve ücretlerle SGK devlet primi gideri ödemeleri çıkarıldığında, yine şehir hastaneleri için yapılacak ödemeler de dahil olmak üzere, doğrudan tedavi edici sağlık hizmetleri için 2026 yılı boyunca kişi başına yalnızca 3 bin 056,5 TL kalmaktadır.
Bilindiği gibi AKP hükümetleri, Türk Tabipleri Birliği (TTB) başta olmak üzere, sağlık emek ve meslek örgütlerinin bilgilendirmesi sonucunda kamuoyunda yükselen tepkiler karşısında geri adım atmak zorunda kalıp, şehir hastanelerinin kamu özel işbirliği (KÖİ) kapsamında inşa edilmesinden ve işletilmesinden bir süre önce vazgeçti. Artık şehir hastanelerinin bir bölümü, diğer Sağlık Bakanlığı-devlet hastaneleri gibi, Bakanlık tarafından inşa edilmekte ve işletilmektedir. Bu nedenle, tedavi edici sağlık hizmetlerinde şehir hastanelerine ödenen kira ve işletme bedellerinin payı yıllar içinde azalmaktadır. Buna rağmen, tahminen 18 şehir hastanesini inşa eden ve işletmekte olan şirketlere, Bakanlığın 2026 yılı bütçesinden 2025 yılı ödemelerine göre yüzde 30’dan fazla bir artışla en az 136 milyar 148 milyon 659 TL, kira ve hizmet alım bedeli olarak ödenecektir. Böyle uygulamalardan 2026 yılından itibaren vazgeçilmelidir. Şehir Hastaneleri için yapılan sözleşmeler feshedilmeli, kira ve hizmet bedeli ödemeleri sonlandırılmalıdır. Şehir Hastaneleri herhangi bir ödeme yapılmadan Sağlık Bakanlığı’na devredilmelidir. İlgili sözleşmeler ve mevzuatın böylesi bir uygulamaya cevaz verdiği bilinmektedir. Bu konudaki tutum yalnızca siyasi tercihe dayalı olacaktır.
Sağlık Bakanlığı Bütçe Teklifi’ndeki cetvellere ilk bakışta görüp fark edebildiklerim bunlar. Bakan’ın 21 Kasım’daki sunumundan sonra, bu konuyu yeniden ele almak gerekecek. Hem yeni verileri değerlendirme hem de buradaki eksiklikleri tamamlayabilme olanağı olacak.
Türkiye’de yaşayan herkese eşit, parasız, nitelikli, anadilinde ve kamu tarafından sunulan, sağlık emekçilerinin ve toplumun yönetime katıldığı, örgütlenmeye çalışma, yaşam ve eğitim alanlarından birlikte başlayan, toplumun sağlığının geliştirilmesi ve korunmasını önceleyen, entegre ve basamaklı sağlık hizmeti mümkün. Bunun hayata geçebilmesi adına yaşayabilmek için çalışmak zorunda olanlar olarak hep birlikte talep etmemiz, dayanışmamız ve mücadele etmemiz yeterli…
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu'nun bianet'te yayımlanan tüm yazılarını görmek için tıklayın. (OH/TY)









