Geçen hafta yazamadığım Van ve Erciş'te yaşanan depremin sağlık boyutunu ele alan yazıyı yazmak üzere bilgisayarın başına oturduğumda bilgisayarıma düşen iki haberin neredeyse tüm söyleyeceklerimi özetlediğini fark ettim.
İlki sevgili arkadaşım Ayça Örer'in bayram gününde Erciş'e giderek orada yaptığı görüşmelere, özellikle de kadınların yaşadıklarına dair yazdıklarının arasında yer alıyordu.
Sevgili Ayça "Depremin Öteki Yüzü" başlıklı bu haberinin bir bölümünde aynen şöyle diyordu:
"Oğlanın ilacı kıza"
Bir başka çadırdaki öykü ise kadının bu coğrafyada deprem-salgın dinlemeden vurulduğunu bir kez daha gösteriyor. Biteviye kuru kuru öksüren dört yaşındaki Medine'nin babası 61 yaşındaki Ömer Bey ve ailesi incecik bir çadırda soğukla uğraşıyor. Oğlu hastalanmış, kızı zaten hasta... Buna rağmen henüz doktora gitmemiş. Oğlanı götürecek yarın... Ya kız? Ona da oğlana aldıkları ilaçtan verecekler... İyi gelirse ne âlâ... Yoksa..."
İkinci haber ise "Taraf" gazetesinden! Kupürünü yanda görüyorsunuz. Başlığı "Hipokrat sizinle gurur duyuyor" Haberde Van depreminin ardından bölgeye ulaşan 350 doktor, hemşire ve sağlık personeli bayram izni bile yapmadan, depremzedelere 24 saat aralıksız tıbbi destek veren , 16 gündür depremzedelerin yanlarından ayrılmayan 350 sağlık personelinin konu ediliyor. "Depremin iyilik melekleri" nitelendirmesiyle sunulan bu haberin içinde onlar adına konuşan Erciş Sahra Hastanesi Koordinatörü Ebru Polat'ın "Bize depremzedelerin bir gülüşü yeter" şeklindeki sözleri dışında sağlığa ve sağlık hizmetlerine dair bir bilgi yok.
Ama aynı dönemde orada bulunan ve sürekli olarak gözlemlerini ve değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşma gayreti içinde olan Türk Tabipleri Birliği(TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın (SES) bölgedeki gönüllüleri oradaki sağlık hizmetinin durumuna dair neredeyse her gün ayrı birer rapor yayınladı.
TTB başkanı sevgili Eriş Bilaloğlu da bir heyet olarak bölgeye giderek, durumu kendi gözleriyle görüp depremzedeler ve onlara hizmet vermeye çalışan hekimlerle görüştüklerini açıkladı.
Ziyaret sırasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Faik Öner ve tıp fakültesi hastanesi çalışanları, İpek Yolu Devlet Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, Sağlık Bakanlığı Bölge Devlet Hastanesi başhekim ve hekimleriyle görüştükten sonra Belediye Kriz Merkezi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) çadırı, TTB ile SES Batman ve Diyarbakır Şubeleri'nce oluşturulan ve sağlık hizmeti veren çadırlar ziyaret edilip bölgede sağlık hizmetlerinin ve hekimler/sağlık çalışanlarının durumu değerlendirilmiş.
Değerlendirmelerin sonuçları is en son hazırlanan ve 26 sayfalık bir kitap halinde kamuoyuna sunulan raporda ve bunun satır başlarının ortaya konulduğu ortak basın açıklamasında görüleceği üzere sağlığın ve sağlık hizmetleriyle sağlık çalışanlarının hali oldukça açık ve net.
Satır başlarıyla paylaşırsak, ortaya çıkan resmi sizler de görebilirsiniz, ama bana kalırsa herkesin o raporu okumasında yarar var.
Sorunlar önceden de vardı!
Van ili hekimlik yaşamım boyunca çok sık ziyaret ettiğim, neredeyse her yöresini dolaştığım, büyük bir ildir. Sağlık açısından yetersizlikleri olmasına karşın oldukça eski ve birçok konuda başarılı işler gerçekleştirmiş bir birinci basamak örgütlenmesi olan ildir. Özellikle kırsal kesimlerinde "sağlık ocakları"nın verdiği hizmetleri yakından biliyorum. Sağlıkta Dönüşüm Programı sonrasında geçilen "Aile hekimliği" uygulamasının bu hizmeti tümüyle ortadan kaldırdığını tahmin ediyordum. TTB ve SES'in hazırlandığı raporda da bunun doğruluğunu görmek, Van ve orada yaşayanlar adına bir kez daha üzülmeme neden oldu.
Raporu hazırlayan Dr. Harun Balcıoğlu, Aslıhan Han, Dr. Serdar İskit, Dr. Cavit Işık Yavuz, Dr. Halis Yerlikaya şu noktaları ortaya koyuyorlar:
- Deprem gibi doğal afetlerle baş edebilme deprem öncesi hazırlıklılıkla yakından ilişkilidir. Depremin yarattığı etkinin boyutunu etkileyen faktörler arasında nüfus yoğunluğu, yapı stoku kalitesi, afet planlarının var olup olmaması, bölgenin nüfus ve sosyoekonomik yapı özellikleri, bölgedeki eşitsizlik düzeyi, sağlık hizmetlerinin ve sağlık kurumlarının yapısı, işlevselliği ve hizmete erişim vb. bir çok faktör yer almaktadır.
- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre Van'da toplam nüfusun yüzde 52'si yeşil kartlıdır. Yaklaşık 28 bin kişinin ise hiçbir sosyal güvencesi yoktur.
- Van İl Halk Sağlığı Laboratuarı web sayfasına göre, 2008 yılı içme suyu analiz sonuçlarına göre il genelinde içme suyu numunelerinin yüzde 44'ü kirlidir.
Deprem sonrasında sağlık
-600'den fazla ölüm, 2500'den fazla yaralı ve 8000 civarında oturulamaz durumda hane, evsiz kalan ya da artçı sarsıntılar nedeniyle evine giremeyen, ağır kış koşullarında, dondurucu soğukta sokakta kalan binlerce insan bulunmaktadır.
- 700 bin kişi bu depremden etkilenmiştir. 40-50 bin kişi yerinden olmuş yani evsiz kalmış ve bu kışı sokakta geçireceklerdir. Kışlık çadırlar bu şartlar altında en kötü barınma seçeneğidir, köylerde yaşayanların ise sorunlarını kendi başlarına çözmek durumundadır.
- Van ve Erciş'te kurulan çadır alanları standartlara kesinlikle uymamaktadır. Bu alanlarda yeterli tuvalet ve banyo yoktur, mevcut olan birkaçı ise sağlık açısından sorunludur.
- Yemek pişirme yerlerinin hijyen açısından uygun mutfak alanları yoktur.
- Çadır alanlarında sağlık hizmetleri tam değildir. Sabit bir sağlık birimi yoktur ve 112 ekipleri tarafından verilmektedir.
- Bölgedeki sağlık çalışanları ve bölge illerden gelen görevli/gönüllü tüm sağlık çalışanları el birliği ile kayıpları azaltmaya çalışmaktadırlar. Yataklı tedavi hizmeti kesintiye uğramış, sorunlar sürmektedir.
- Görüşülen çoğu hastanede afet planı yoktur ya da etkin bir şekilde uygulanmamaktadır.
- Temel sağlık hizmetlerinin koordinasyonu henüz yapılamamıştır.
Sağlık hizmet gereksinimleri
- Kadın doğum uzmanı ve çocuk uzmanı ihtiyacı vardır, gereksinim duyulan alanlarda uzman hekimler gönderilmelidir.
- Sadece başvuranlara değil, tüm gereksinimi olanlara aşıları zamanında yapılmalı, yaşlılara grip ve pnönoni aşısı, çocuklara genel bağışıklama programı kapsamındaki tüm aşılar, gebelere tetanoz aşısı mutlaka uygulanmalıdır.
- Erciş'te Aile Sağlık Merkezleri (ASM) çalışmamaktadır. Bir an önce tüm ASM'ler açılmalı, entegre ve etkin bir birinci basamak hizmeti sunulmalıdır.
- Nüfus ihtiyacı göz önüne alınarak ana çocuk sağlığı ve aile planlaması, bağışıklama, okul sağlığı, beslenme, çevre sağlığı ve sağlık eğitimi gibi öncelikli hizmetler sunulmalıdır. Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı'nın terk ettiği "Sağlık Ocağı" hizmet modeline ihtiyaç vardır.
- Yaşanan felakete karşılık özellikle ilaç katılım payının alınmaya devam edilmesine ilişkin SGK tebliği deyim yerindeyse "skandal" olarak nitelendirilmelidir. TTB Merkez Konseyinin SGK Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı'na yazdığı yazı sonrasında uygulamanın kaldırıldığı bilgisi edinilmiştir. SGK'nın bu girişimi kabul edilemez ve devletin sosyal güvenliğe bakışını açık olarak ortaya koyan bir yaklaşımdır.
- Bir an önce tüm ASM'ler açılmalı ve entegre ve etkin bir birinci basamak hizmeti sunulmalıdır. Depremin etkisi de göz önüne alınarak zaten az sayıda olan ASM çalışanlarının (hekim, ebe, sağlık memuru vb) sayıca artırılmasına, koruyucu hizmetlerin ev ziyaretleri ile sürdürülmesine gereksinim vardır.
- Bölgenin özellikleri dikkate alındığında, sağlık ve sosyal hizmetlerin yürütülmesinde, özellikle dışardan görevlendirilecek personelin dil sorunuyla karşı karşıya gelmesi söz konusudur. Bu sorun uygun bir biçimde çözülmelidir.
- Hizmetlerin planlanması ve yürütülmesinde toplum katılımı sağlanmalıdır.
Sağlık hizmeti verilen yerler sorunludur
- Sağlık hizmeti sunulan kalıcı ve geçici ünitelerin hemen hepsinde ısınma, tuvalet ve sağlık çalışanları için barınma sorunu mevcuttur.
- Van'da sağlık hizmetleri depremzede sağlık çalışanları tarafından verilmektedir. Sağlık çalışanlarının aileleri ile ilgilenemedikleri, kişisel hijyen ve dinlenme şartlarını oluşturamadıkları ve çok ağır şartlarda özveri ile çalışmaya devam ettikleri gözlenmiştir. Bunların doğal sonucu olarak çalışanların tükenmiş derecede yorgun oldukları saptanmıştır.
- Bölgeye gönderilecek sağlık çalışanları "Olağandışı durumlarda sağlık hizmetleri" eğitimlerinden geçirilmelidir.
- Deprem sonrası çeşitli nedenlerle bölgeden ayrılan sağlık çalışanlarının uygun bir zamanlama ve programla bölgeye dönmesi sağlanmalı, mevcut çalışan personelin de dinlenmesi sağlanmalıdır. Bu konuda sağlık çalışanlarına özel bir psikososyal destek programına ihtiyaç vardır.
- Dışarıdan yardım için bölgeye Sağlık Bakanlığı tarafından sevk edilen sağlık personelinin barınma, ısınma ve hijyen sorunları vardır. Bir çoğu afet bölgesinde ne kadar kalacaklarını bilmemektedir. Bu olumsuz şartlar nedeni ile sağlık çalışanlarının verimliliği etkilenmekte, gönüllülük motivasyonları kaybolmaktadır.
- Özellikle kırsal nüfusa yönelik sağlık hizmet ihtiyacı bulunmaktadır. Hizmeti gezici 112 ekipleri sunmaktadır. Köylerde sağlık hizmeti gereksinimi acil hizmetlerin ötesindedir. Kalıcı ve bütünlüklü bir birinci basamak sağlık hizmeti kurgulanmalıdır.
- Bir an önce sürveyans sistemi kurularak ve yeniden canlandırılarak sağlık hizmet kaynaklarından bildirim sağlanmalıdır.
- Bölgenin deprem öncesi hastalık profili belirlenmeli ve bu kapsamda koruyucu sağlık programları geliştirilmelidir.
- Çocuklarda beslenme dikkatle izlenmeli bebek ölümleri ve malnütrisyon yani beslenme sorunları ile ilgili önlemler alınmalıdır. Özellikle bebeklere mama yardımlarının yapılması, anne sütü kullanımını azaltması açısından dikkatle planlanmalı, mecbur kalınmadıkça anne sütünden vazgeçilmemelidir.
Altyapı bozukluğu sağlık sorunlarının nedenidir
- Bölgenin depremden önce zaten var olan altyapı sorunları yoğunlaşmıştır. Bu anlamda bölgenin toparlanması zaman alacaktır.
- Genel olarak değerlendirildiğinde deprem sonrası yürütülen çalışmalarda koordinasyonsuzluk dikkati çekmektedir.
- Atıklar için Erciş'e altyapı desteği sağlanmalı, içme ve kullanma suyu sağlanması ve hasar gören kanalizasyon şebekesinin teknik incelenmesi tamamlanmalıdır. Şebeke suyunda uç noktalardan yapılan ölçümlerde klor miktarı yetersizdir. Deprem öncesinde yüzde 44'ü kirli olan suların sağlıklı hale getirilmemesi su ve besinlerle bulaşan hastalıklara zemin hazırlayacaktır.
- Erciş'teciddi bir tuvalet sıkıntısı bulunmaktadır. Tuvaletler sayıca yetersizdir ve hijyen konusunda ciddi sıkıntıları bulunmaktadır.
Ruhsal Sorunlar çözümlenmelidir
- Depremzedelere yönelik psiko-sosyal desteğin şu ana kadar İstanbul il Sağlık Müdürlüğü'nün görevlendirdiği bir psikologla yalnızca arama kurtarma çalışmalarına katılan ve dönen görevlilere yönelik grup terapisi yapıldığı öğrenilmiştir. Depremzedelere yönelik hizmet söz konusu değildir, gönüllü psikologların ve psikiyatristler başvuruda bulunmuşlardır, ancak onları henüz koordine edilmemiştir.
- Yakınını kaybedenler, sakat kalanlar, evinin ve bütün birikiminin yok olduğunu düşünenlerin psikolojik durumları kötüdür. Yaşadığı kayıp ne kadar çoksa depremden o kadar fazla etkilendiği görülmüştür. Hayatta olanlarda büyük oranda akut stres belirtileri vardır, çocukların psikolojik açıdan yetişkinlerden çok daha kötü durumda olduğu görülmüş, korku, panik, çığlık atma, ağlama nöbetleri, kâbus görme gibi belirtiler tarif edilmiştir.
- Deprem sonrası sarsılan aile içi etkileşimi güçlendirecek, gerginlikleri ve parçalanmaları önleyecek koruyucu önleyici sosyal hizmet çalışmalarının başlatılması, sosyal hizmet üreten kamu kurum ve kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin, gönüllülerin arasında iş birliği ve koordinasyonun kurulması ve ortak çalışma planlarının oluşturulması, "Acil Sosyal Hizmet Eylem Planı" oluşturulması gereklidir.
- Depremzede sağlık çalışanlarında aşırı yorgunluk, akut stres belirtileri ve tükenmişlik görünümü mevcuttur. Depremzede sağlık çalışanlarına yönelik özel bir "Psikososyal Destek Programı" başlatılmalıdır.
Deprem bölgesinin hali budur; Şimdi yazının başlığını yeniden okuyarak soralım! (MS/HK)
NOT: Bu yazı 10 Kasım, 00:05'de yaşanan 5,6 şiddetindeki depremden önce yazılmıştır.