Sabiha Gökçen Havalimanı'nın yeni terminali, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kalabalık bir protokol katılımı ile açıldı. Radikal'de, bu haber "Başbakan istedi, Sabiha Gökçen yeni terminali bir yıl erken açıldı" başlığı ile verildi. Terminalin gerçek açılışı, yani yolcuların kullanımına açılması ise 9 Kasım Pazartesi yapıldı.
Pazartesi sabah yeni terminalde resmi açılışta bulunan medya çalışanları yoktu. Asıl haber değeri taşıyan, başbakanın ne istediği veya resmi açılışta kimin ne dediği değil, terminalin hazır olup olmadığı ve sunması gereken hizmeti sunup sunamadığı olduğuna göre, muhabirleri terminalde görmeyi beklemek garip olmasa gerek. Ama terminalin hizmete açılışı haber değeri taşımıyordu.
Oysa haberde, Limak Holding, GMR ve MAHB ortaklığında kurulan Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Yatırım Yapım ve İşletme A.Ş. (İSG) "verdiği sözü tuttu, yeni terminal binası ve eklerinin açılışını hedeflenen süreden bir yıl önce yaptı" denmişti. Tam bir yıl önce bitirildiği söylenen bir terminalin gerçekten hazır olup olmadığı akla gelebilecek sorulardan biri, hatta ilki değil miydi acaba?
Radikal'de, "ikinci pistin yapımı için de düğmeye basıldı" gibi yaygınlaşmış ama anlam taşımayan bir kalıp da yer alıyordu. Bu, belki de, haberin pek fazla düşünülmeden, bir çeşit 'şablon haber' olarak hazırlandığını gösteriyor. Bir okuyucu var olmayan bir düğmeden değil, var olması gereken terminal hizmetlerinden söz edilmesini beklemez mi? Haberde "İSG'nin CEO'su" gibi bir ibare de var. Bu İngilizce-Türkçe karışımı, medyaya dağıtılan basın bülteninden alıntı mıydı, yoksa muhabirin marifeti miydi?
Ne var, ne yok?
Pazartesi sabah yeni terminale gelmeyen muhabirler, orada olsalardı yolcuların koşuşturduğunu görebilirdi. Bu koşuşturmacanın ana nedeni, üzerinde "İç Hatlar Gidiş" yazan kapının kapalı olmasıydı. Birçok yolcu önce bu kapıya gidiyor, sonra koşa koşa geri gelip açık olan tek kapıdan içeri giriyordu.
Yeni terminalin ne kadar büyük olduğu "320 bin metrekarelik" gibi ibarelerle vurgulansa da, içeride asıl göze çarpan telaştı. Başbakan'ın milyonlarca yolcunun geleceğini söylediği yeni terminalde, birçok uçuşu olan bir havayolunun görevlileri yolcularla baş etmekte zorlanıyordu. Koşuşturmacalar, gergin yüzler ve ardından hemen her uçuşta "gecikme" bildirildiği görülüyordu. Soranlara terminalin yeni açıldığı ve gecikmelerin "doğal" olduğu söyleniyordu.
Uçuş kapılarına doğru yönelen yolcuların önüne çıkan süslü mağazaların yanında, yerlerdeki inşaat tozuydu. Daha dikkatli bakanlar duvarlarıdaki tozu, hatta ucu açıkta duran kabloları da görebiliyorlardı. Tuvaletleri ziyaret edenleri toz dışında bol sayıda vida ve dübel bekliyordu.
205B sürprizleri
Yolcuların bir bölümü yarım saatlik gecikme uyarısıyla birlikte 205B numaralı kapıya yönlendirildi. Bekleme salonuna gelen yolcular, yerde izmaritler, kenarda üzerinde küf birikmiş çay kalıntısıyla dolu kağıt bardaklar buldular. Durumdan rahatsız olan bir yolcu izmaritleri ve bardakları toplayıp çöpe attı.
Uçuşu bekleyen yolculardan bekleme salonunun yanındaki tuvaletleri kullanmak isteyenler oldu. Tuvaletlere yönelenler karşılarına çıkan inşaat görüntüsü nedeniyle önce geri adım atıp, sonra yüzlerinde "Acaba?" ifadesiyle bir denemeye karar veriyordu. Bu tuvaletlerde de vidalar ve dübeller ortadaydı. Çöp kutuları ise henüz naylonlarından çıkarılmamıştı. Tuvaleti kullananlar atacakları şeyleri naylon üzerinde bırakmak zorunda kaldılar.
205B numaralı kapıdaki en şaşırtıcı sürpriz, cam kenarındaki maket bıçağı başlığıydı. Özellikle keskin olan bu başlıktan beş altı metre ötede, "güvenlik gereği" uçağa tırnak makası bile sokulamayacağını anlatan kocaman bir tabela duruyordu. Büyük paralar ödenerek alınan röntgen aygıtları ve metal tarayıcıların bulunduğu iki kontrol noktasından, "güvenlik gereği", ceket, mont, kemer vb. çıkararak geçmek zorunda bırakılan yolcuları, bu kapıda maket bıçağı başlıklı bir "güvenlik" bekliyordu.
Durumun çarpıklığının ayırdındaki bir yolcu, maket bıçağı başlığını dikkatle peçeteye sardı ve cebine koydu. Sağa sola koşturan belki bir buçuk, belki iki yaşındaki iki çocuk açısından bu çok iyi oldu çünkü merak edip başlığı ellerine alsalar sonuç kötü olabilirdi.
Büyük mü, küçük mü?
Yeni terminalin açılışında hep büyük sayılardan söz edilmiş: Milyonlarca yolcu, binlerce metrekare alan, ikinci bir pist için 100 milyon avro gibi. İSG ortaklarından Limak Holding Başkanı Nihat Özdemir büyük sözlere doyamamış olacak ki, büyük bir hayalinden de söz etmiş. Yapılacak ikinci pist ile, "Sabiha Gökçen, inme-kalkma kapasitesi bakımından en büyük" olacakmış. Hatta bu piste, "Airbus A380 indirme hayali" varmış.
Bu büyük sözler edildikten bir hafta kadar sonra açılan yeni terminalde yolcular tozlu ortamlardan geçip, bir hatta iki saatlik gecikmelerle uçağa binebildiler. Onlardan biri, bekleme salonunda maket bıçağı başlığı bulan yolcuydu. Bulduğu başlık cebinde, diğer yolcularla birlikte uçağa bindi. Herhalde öğlen ulaşacağı Sivas'ta arkadaşlarına yeni terminalde uçağa kesici alet ile binilebildiğini anlatacaktı.
Bir de belki, büyük lafların düz insanlar için olsa olsa küçük yarar taşıdığını...(SD/EÜ)