Zaporijya kentine 25 km uzaklıkta yaşadığım köyde, dün (22 Mart) sabahın köründe korkunç seslerle uyandım. Saat 5’ti ve uzunca bir süre korkunç sesler hiç dinmedi. Savaşın başından beri hiç bu kadar uzun süren korkunç patlama sesleri duymamıştım. Gerçekten çok irkildim. Kendi kendime “aha Ruslar buraya geliyorlar” dedim. Sonrasında kent yetkililerinin açıklamaları da hissettiklerimin doğruluğunu kanıtlar nitelikteydi.
Bir gün öncesinden planladığım üzere kent merkezine gitmek için sabah erken saatte yola çıktım. Kentin girişindeki askeri kontrol noktasında da arama ve kontrollerin artırıldığını gördüm. Araçtaki erkeklerin askerlik yaşına uygun olanlarına kimlik denetimi yaptılar. Asker sıkıntısı had safhada olduğu için çok çaba sarf ettiklerini görmek mümkün. Uygun olanın eline hemen celp kâğıdı tutuşturuyorlar. Yeri gelmişken bir önceki gün yerel basından Zaporijya’da askerliğe elverişliliği olmadıklarına yönelik sahte çürük raporu veren doktorlara, sağlıkçılara yönelik yapılan operasyonda 1 milyon doların üzerinde para ele geçildiği haberi vardı. Zaten burada artık rüşvet, yolsuzluk, çalma, çırpma gibi haberlerin, haber değeri kalmadı. İnsanlar bu konuları kanıksamış durumda ve adeta gülerek okuyorlar. Çalmanın, çırpmanın artık burada milli bir spor haline geldiğini herkes biliyor. Basında bu konular özgürce yazılıyor, okunuyor. Tek iyi yanı da sanırım hala burada özgür sayılabilecek bir basının olması.
İşim Baburka yerleşim yerindeydi ve o bölgede her şey yolundaydı. Sabahki saldırının ayrıntıları bir bir gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Rusya, Zaporijya’da enerji altyapılarına ve bazı hedeflere 20 füze saldırısında bulunmuştu. Şu ana kadar biri 35 yaşında bir vatandaşın 8 yaşındaki kızı dahil üç ölü kaydedilmiş durumda. 62 yaşındaki troleybüs şoförünün araç içerisinde yanarak trajik ölümü ise adete kötü bir piyango görünümünde.
Rusya, enerji altyapılarını hedeflediği baraj çevresini vururken, araç tam o anda o bölgedeki yol üzerinde erken saatte günün ilk müşterilerini almaya giderken füzenin isabet etmesi sonucu şoför yanarak ölüyor. O saatte troleybüsün dolu olduğunu düşünsenize. İnsan, onca insanın yanarak can vermesini hayal bile etmek istemiyor. Savaş bölgesinde yaşamak zaten böyle trajik ölümlere sanıyorum hazır olmayı da gerektiriyor. Sadece herkes gibi ben de kendimi böyle bir kötü piyango bana denk gelmez umuduyla kandırıyoruz.
Bu büyük saldırı sadece Zaporijya ile sınırlı değildi. Harkov, Dnipro, Hmelnitski gibi büyük kentleri de içine alıyordu. Bu saldırılardan sonra yapılan açıklamalarda ciddi bir elektrik sıkıntısının yaşanacağı belirtildi ve zorunlu durumlar dışında elektrik tüketiminden kaçınılması istendi. Anlaşılan bir süredir depolara kaldırılan jeneratörler yeniden çalışmaya başlayacak. Kenti jeneratör gürültüsü kaplayacak.
Saldırının bir diğer sonucu da baraj bölgesinde vurulan enerji altyapısında kullanılan petrolün nehre karışması oldu. Bu durumun bir çevre felaketine yol açması bekleniyor. Bu arada bulunduğum yerden 5 dakika uzaklıktaki nehri gözlemledim. Nehirdeki petrol ve yağ tortusunu açıkça görmek mümkündü. Balık tutanlarla konuştum. Onlar da olan bitenin farkında değildi ve hiçbiri henüz balık tutamamıştı. Açıkçası ortada canlı balığa işaret eden bir durum da görmedim. Anlaşılan bir süre bol bol yediğimiz o güzelim nehir balıklarını yiyemeyeceğiz. İçimden bu kahrolası savaşa yol açanlara doya doya ağzımı bozup bol bol küfür ettim. Büyük şair Can Yücel’i de bu arada bir güzel andım. Şimdilik elimden başka bir şey de gelmiyor.
Artık burada Rusya ile Ukrayna arasında bir barış anlaşması ya da görüşmesi yapılacağına ilişkin hiçbir umut yok. Rusya, Donetsk bölgesinde en son ele geçirdiği Avdiyivka’dan sonra o bölgedeki köyleri her gün bir bir ele geçiriyor. Rusya önce Harkov’a, sonrasında Dnipro’ya doğru yavaş yavaş gelecek gözüküyor. Anlaşılan Rusya’nın bu konuda hiçbir acelesi yok. Bizim bölgenin zaten toprak olarak yüzde 60’tan fazlası Rus işgali altında. Sadece Zaporijya kent merkezi Ukrayna güçlerinin elinde.
Uzun dönemde buranın da Rusya’nın denetimine gireceğine yönelik bir beklenti var. Bunu engelleyecek savunmanın da olmadığı halk arasında konuşuluyor. Bu durumda halka kalan tek seçenek Rus denetimi altında yaşamak isteyip istemedikleri. Şimdilerde herkes kendisine bu soruyu soruyor ve ona göre de kişisel hazırlıklarını yapıyor. Olanağı olan şimdiden kenti terk ediyor. Ölü fiyatına evini satmaya çalışanların haberlerini duyuyorum. Bizim gibi zorunlu olarak kalmak durumunda olanlar da kendi kaderlerini yazmayı ve yazdıkları kaderlerini yaşayarak görmeyi bekliyor. Bu sadece Zaporijya için değil, Harkov ve Dnipro için de geçerli.
(İD/VC)