İtalya’nın Kuzeydoğu ucundaki Trieste kenti oldum olası çılgın rüzgârıyla özdeşleştirilmiştir. En başta küresel ısınma olmak üzere, muhtelif sebeplerden dolayı eskisi kadar güçlü ve soğuk esmese de “bora” Sibirya havasını Adriyatik denizinin tepesindeki liman kentine her fırsatta taşır.
Bu hususta çekilmiş muhtelif eserlere daha önce programında yer vermiş olan Trieste Film Festivali bu defa mevzuyu tanıtım posterlerine taşıyor. 16-24 Ocak 2026 tarihinde 37. kez tertip edilecek olan mühim festival kentin hafızasına büyük katkısı olmuş fotoğrafçı Ugo Borsatti’ye saygı duruşunda bulunuyor.
Orta ve Doğu Avrupa sinemasıyla köprü kurma misyonunu layıkıyla sürdüren etkinlik Borsatti’nin iki fotoğrafını iki ayrı posterde kullanarak Trieste’nin kasvetli atmosferine de şahitlik etmemize imkân tanıyor. Ne de olsa insanı deliye döndüren şiddetli rüzgâr “bora” bilhassa kışın esip gürlediğinde ahalinin daha da içine kapanmasına, kentin bir hayalet kente dönüşmesine yol açabiliyor.
50’li yıllarda çekilmiş iki siyah-beyaz fotoğraf karesi sepya ağırlıklı renk müdahaleleri sayesinde daha da soğuk bir kimliğe bürünürken civciv sarısı çizgilerle oluşturulan kontrast dikkatimizin muhakkak ki posterlere yönelmesini sağlıyor. Sizi dayak yemişten berbat hale getirebilen “bora” mevzubahis fotoğraflarda şiirsel kimliğine yaraşır estetiğe ulaşıyor; hareketlerinizi, jestlerinizi, ritminizi belirlediği yetmezmiş gibi bir anda başrolü kapıveriyor.

2025 yılının Mart ayında 98 yaşında vefat etmiş olan Trieste doğumlu fotoğrafçı Borsatti kentin İtalya topraklarına dahil olmadığı zamanlardan 90’lı yıllara kadar mesleğini dirayetle sürdürmüş.
Trieste’nin çalkantılı ve karanlık mazisini dikkatle belgelemeyi başarmış olan muhabir fotoğrafçı, İtalya’nın belli başlı gazeteleriyle işbirliğine girip ufkunu millî sınırlar çerçevesinde genişletmeyi de bilmiş. Ziyadesiyle muvaffak olduğu mesleğinde muhtelif ödül ve nişanlara layık görülmüş olan Borsatti’nin takriben 500 bin fotoğraftan oluşan arşivi Trieste’de (Fototeca dei Civici Musei di Storia ed Arte) muhafaza ediliyor.
Festival iyidir!
Trieste Film Festivali bu sene her zamanki gibi “Wild Roses” (Yaban Gülleri) adlı bölümde Avrupa’nın kadın sinemacılarına tekrar tekrar dikkat çekmeyi hedefliyor. 2026 ‘nın odağında Sloven kadın filmciler var. Lübliyana Sloven Sineması Merkezi, Promosyon ve Dağıtım seksiyonunun başındaki Nerina T.Kocjančič‘in küratörlüğünde organize edilen bölümde yeni perspektifler irdelenecek; kurmaca ve belgesel olmak üzere 13 uzun metrajlı, 10 adet de kısa metrajlı film seyirciyle buluşacak.
Festivalin faaliyetleri tabii ki sadece film gösterimleriyle kısıtlı kalmayacak, bilumum yan etkinlikle Trieste kenti capcanlı bir kültür pınarı haline gelecek. Festivalin renkli koşturmacası kentin uluslararası kimliğini taçlandıracak.

Filmler çeşitli bölümlerde yarıştırılacak, özel gösterimler yapılacak, iddialı açılışlar ve kapanışlara yenileri eklenecek, mühim misafirler ağırlanacak ve halka tanıtılacak…
Teatro Miela, Politeama Rossetti ve Cinema Ambasciatori geçtiğimiz senelerde olduğu gibi festivalin ana mekânları olacak.
Filmler muhakkak ki festivalin muhalif ve sorgulayan kimliğini perçinleyecek, günümüz Avrupa’sına yönelik, mümkün olduğunca gerçekçi ve eleştirel mercek vazifesini sürdürecek. Adaletsizlikler, göç, sivil haklar, yükselişteki millîyetçilik, sınırlar ve çok kimliklilik irdelenecek. Mültietnik bir Avrupa hülyasına karşı parçalı bir Avrupa’nın portresine dikkat çekilecek; mütemadiyen değişmekte olan, bir kültürler kavşağı olarak Avrupa’nın muhtelif sesleri ve diyarları birleştirme gücü sorgulanacak.
Yükselen bir trend olarak 37. Trieste Film Festivali muhakkak ki bizi hayal kırıklığına uğratmayacak!
(HA)







