Fotoğraf: Ödül töreninden / Remi Hostekind
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Fransa’da her yıl “Diasporadaki sanatçılara” verilmek üzere verilen “Prix Des Musiques D’ici” (Diaspora Müzik Ödülü) bu yıl M’Toro Chamou ve Perrine Fifadji ile birlikte almaya hak kazandı Kürt müzisyen Raşen Filiztek. Radyo France’de düzenlenen gecede ödülünü alan Filiztek, Kürt müziğini dünya müziği ile buluşturmak amacıyla 4 yıldır Paris’te konserler veriyor. Ayrıca etnomüzikoloji ile ilgili çalışmalar yürütüyor. Filiztek ile aldığı ödülü ve müzik yolculuğunu konuştuk.
Geçtiğimiz gün “Prix Des Musiques D’ici” ödülünü almaya hak kazandınız. Bu ödülün müzik dünyasında nasıl bir yere sahip olduğunu bize anlatabilir misiniz?
Fransa’da çok önemli, büyük dünya müzik festivalleri yapılıyor. Bu festivalleri organize eden insanlar bir araya geliyorlar ve “Prix Des Musiques D’ici’ ödüllerini veriyorlar. Diyaspora Müzik Ödülleri demek oluyor. Fransa’da bulunan ve dünya müziği yapan kişilere verildi. Üç kişi aldı. Bir tanesi benim.
Yaptığım Kürt müziği ile ödülü aldım. Ben Kürt müzisyeni olduğum için, Kürt olduğum için. Ama benim repertuarım çok geniş. Projeme üç kişi katıldı, İrlanda flütü çalan bir arkadaşımı ve flamenko gitarı çalan bir arkadaşımı aldım yanıma. Ama bu yarışmada benim kendi enstrumantal bestelerim çalındı. Bir de flamenko Paco de Lucía’nın, flamenko müziğinin en büyük temsilcilerinden biri olan ismin Ziryab adlı bestesini çaldık.
Ödül töreni
Sizin için bu ödülün nasıl bir anlamı var?
Çok profesyonel bir şey bu ödül. Ben kendi performansımı Fransan’ın en önemli sahnesinde de icra ediyordum, bu ödülü almadan önce. Çok daha profesyonel işler yaptım aslında. Bu tür ödül yarışmalarına katılmak gibi bir niyetim de yoktu. Yarışmalara katılmayı seven birisi değilim. Bu ödülü sadece, benim projelerimi takip eden pek çok produktrist var; labal şirketleri olan, İbrahim Maalouf gibi, Trio Jubran gibi müzik gruplarını bayağı bir yere getiren produksiyon şirketleri benim buraya yazılmamı istediler. Onlar kaydımı yaptılar.
Benim buradaki rolüm, diyasporada yaşayan, Fransada yaşayan Kürt halkının varlığını, müzikal olarak kimliğini temsil etmek. Ben Kürt müzisyeni olarak repertuarım Anadolu ve Mezopotamya eksenli gelişiyor. Kürt müziği icra ederken, tamamen geleneksel Kürt müziği icra ettiğimi söylesem çok doğru da olmaz. Çünkü, geleneksel müzik dediğin zaman, yanıma İrlanda flüdü çalan arkadaşımı alıyorum, aynı zamanda Ermeni duduku çalıyor. Diğer taraftan da flamenko gitarı çalan bir arkadaşım var. Benim rolüm şu, Kürt müziğini dünya müziği ile buluşturmaya çalışıyorum. Bugün ben barok müziği ile yapıyorum, aslında bütün repertuarları iç içe geçiriyoruz. Hiç biri birbirinden uzak değil, mod olarak. Ama benim için çok önemli bir etap.
Bu önemli etaba gelinceye kadar Raşen Filiztek nasıl bir yol kat etti?
Ruşen Filiztek Avrupa’da dünya müziklerini çok yakından tanıma fırsatı buldu. Özellikle Fransa’da, Paris’te. Ben buraya geldiğimde Tony Gatlif’in filiminde oynadım. İlk defa Yunanlarla burada karşılaştım. Bir partide uzun hava gibi bir şey seslendirdim, dağlık bir bölgede. Yunan dengbêjlerini Paris’e getirttim. Aynı zamanda buradaki Keldani, Kürt ve Yunan dengbêjlerini bir araya getirdim. Bunlar benim ilgimi çeken, benim organize ettiğim, Kürt müziğiyle ilişkileri olan müzikleri bir araya getirdim. Yunan müziği ve arap müziği. Dört yıldır Paris’te yaşıyorum, sürekli farklı müzikler yapan halklar ve topluluklarla karşılaşıyorum. Ortadoğu’yu çok gezdim. MKM sürecinde arkadaşların çalışmalarına da müzikal olarak çok dahil oldum. Bireysel olarak Ortadoğu’yu, Kürdistan’ı, Irak’ı, İran’ı, Ermenistan’ı, Gürcistan’ı gezdim. Keldanilerin müziği ile Paris’te karşılaştım. Onların kominitesinde yer aldım. Onların düğünlerinde çalmaya başladım. Derken benim tez konum oldu. Burada Maison des Cultures du Monde denilen bir kuruluş var. Dünya Kültürleri Evi gibi bir şey. Onlar bir festival organize ediyorlardı. Bu festivalde bütün dünyanın farklı topluluklarından insanlar yer aldılar. Üç aylık bir festival. Bu festival ile başladı. Ben burada öğrenciyim. Müzik ile ilgili araştırma yapıyorum. Yaşamımı da müzikle karşılıyorum. Dört yıl içerisinde çok önemli projelerde bulundum. Katalanlarla, Brotonarla, Basklarla.
Kürtler bu dünyanın neresinde?
Kürtler şu anda savaşla gündemdeler. Savaşçı rolleriyle ön plandalar. Kültürel olarak ön planda değiller. Bunun bir çok sebebi var. Benim amacım, mümkün olabildiğince, Kürt müziğini farklı dünya müzikleri ile bir araya getirmek. Ama çok az müzisyen yok. Ben kendim bir inisiyatif aldım. Politik bir rol. Bunu Le Monde gazetesi de yazdı. “Politik bir rol oynuyor” diyor. Ben politika yapmıyorum, politikacı değilim. Ama işim gereği politika yapmış gibi oluyorum. Kürtler’in Ortadoğu’da çok zorlu bir süreçten geçmesi, Kürt müziğini mümkün olabildiğince, Kürt kültürünü, Kürt toplumunu günümüzün olması gerektiği yerde, çağdaş bir şekilde temsil etmeye çalışıyorum. Ben enstrümantal besteler yaptım. Bunun içerisine Kürtçe sözleri serpiştiriyorum, aynı zamanda Yunanca da. Fransa’da elit, bir zümrenin ilgilendiği bir şeyin içerisindeyim.
Ruşan Filiztek ve Solon Lekkas
Size olan bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Şöyle söyleyeyim, kimse yok. Var ama kimse yok aslında. Bana arkadaşlarım, buraya geldiğimde şunu söylediler, herkes çok umutsuz, herkes kendini düğün kültürüne adamış. Konserler oluyor ama… Burada Avrupa’da gerçekleşen yirmi otuz yıllık sanat çabası çöpe gitti. Ruşen bir örnek. Yüzlerce Ruşen olabilir. Bir şey olmamasına rağmen. Jenerasyon olarak biz genciz. Şundan eminim, ben ve Nurhak (Kılagöz) gibi genç müzisyen arkadaşlarımız, yirmi yıl sonra bu şeyin belirleyicisi olacak. Ama 30 yıldır diyasporadaki bu işe emek harcayan kültür sanat çalışmaları, hiçbir zaman ileriye dönük projeler gerçekleştirmediler. Sadece güncel, aktüel olaylarla meşgul oldular. Maalesef işin şey tarafı, dört yıldır burada en önemli projelerde, festivallerde, dergilerde yer alıp kendi kominiten tarafından da keşfedilememen de çok üzücü bir olay. Ne olursa olsun destek verilmesi gerekir.
Bu konuda bir eksiklik olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Tabi ki de, mükemmel bir eksiklik var. Avrupa’da 3 milyondan fazla halk yaşıyor. Maalesef kendi kominiten içinde buna öncülük yapacak, bir konser salonun, bir akademin olmayınca, çok eksik kalıyor. Kültür sadece düğünlerde bir halay grubu oluşturma değildir. Senin dünyada temsil edebilecek konumun nedir? Bu halk bir proje yapsa abartmıyorum kültür komisyonundan bir milyon eurodan fazla bütçe alır. Almanya’nın hiçbir zaman bunlara girişmemesini hiç anlamıyorum. Geçen Yahudiler benimle kontağa geçti. Kültür kurumları beni programlarına almak istediler. Bu kültür kurumları bir üniversite kurmuş. Avrupa Birliği Üniversitesi diye bir şey kurmuşlar. Bütün Avrupa’da kontakları var. Dünyanın en önemli müzik icra eden gruplarını ağırlıyorlar, kendi müzikleriyle karşılaştırıyorlar.
Önümüzdeki dönem ne tür çalışmalar yapacaksınız?
Yakında bir albüm hazırlığım var. Albümümde enstrümantal olacak. İçerisinde dengbêjî parçalar da var. Kendim seslendirmeye çalışıyorum. Dengbêj rolünü kullanmıyorum. Ben stranbêji kullanıyorum. Ben denbêj değilim. Ama ben kendime has bir formda yapıyorum, orijinalden çok kopuk olmamak şartıyla yapıyorum. Kürt müziğinin sözlü bölümlerini o çalışmanın içine dahil etmeye çalışıyorum.
Kimdir Ruşan Filiztek?
Babam Liceli, Diyarbakırlı. Annem Tatvanlı. Ben Adana Seyhan doğumluyum. 90 yılında doğdum. 9 yaşında temelli İstanbula yerleştik. Babadan bağlamayı öğrendim. Ailem her türlü desteği verdi. Düğün geleneğinden geliyorum. Çocukluğumdan beri düğünlerde müzik yaptım. Sokaklarda düğün yapanlar olsun, salonlarda, köy düğünlerde. Sakarya Üniversitesinde konservatuarı kazandım, 18-19 yaşımda. Orayı bitirdikten sonra Marmarayı bitirdim. Müzik üzerine pedagojik eğitim aldım. O yıllarda MKM’de müzik yapan gruplarla çalıştım. Kürt müziğini daha yakından tanıma, geliştirme imkanı buldum. 2015 yılından beridir Fransadayım. Sorbonne Üniversitesinde dil okuluna yazıldım. Aynı üniversitede müzikoloji bölümüne kayıt yapıp etnomuzikoloji alanında kendi çalışmalarımı geliştirmeye başladım. Diyasporada yaşayan Keldanilerin düğün ve kilisede icra edilen müzik ritüelleri üzerine araştırmalar yapıyorum. Her yıl düzenli olarak konserler organize ediyorum. (FD)