Ayizi Yayınevi ve İHOP'un davetlisi olarak ve aynı zamanda birçok gönüllü kadının çabasıyla Ankara'ya gelen Hint kökenli feminist aktivist yazar, sabahtan itibaren bütün gün dinmeyen enerji ve coşkusuyla hepimize inanılmaz bir deneyim yaşattı.
Hani bazı insanlarla tanışmak şanstır ya, kendinizi şanslı hissedersiniz ya karşılaştım diye, işte Richa Nagar'la 21 Nisan Cumartesi günü yaşadığımız tam da böyle bir şeydi. Ve sanıyorum ki onu dinlemeye gelen, onunla tanışan ve karşılıklı hikâyelerini paylaşan birçok kadın çok benzer bir duyguyla ayrıldı cumartesi günkü buluşmadan.
Son birkaç yıldır çalıştığım alandan dolayı Nagar'ın akademik çalışmalarından az çok haberdardım ve bugüne dek bazı makalelerini İngilizceden okumuştum ama yakın zamanda Ayizi Yayınevi'nin Türkçeye kazandırdığı Ateşle Oynamak kitabını okuduğumda çarpıldığımı söylersem abartmış olmam. Hem anlattığı eşsiz deneyimle hem de bunu anlatma biçimleriyle Hindistan'daki dokuz kadının yolculuğunu anlatan bu kitap beni derinden etkiledi. Bu duygumu paylaşmak ve başkalarına da aktarmak için kitabı ilk okuduğum zaman üzerine bir şeyler yazmayı çok istemiştim ama mümkün olmamıştı. Artık bu buluşmadan sonra daha fazla ertelemek istemedim ve bir şekilde paylaşma isteği ve sorumluluğu duydum. En azından bu yazıyı okuyan birkaç kişi İstanbul veya Diyarbakır'da Richa Nagar'ı dinleme şansı bulabilir belki de.
Sangtin Yatra
Peki Nagar bize ne anlattı, ne söyledi de bu kadar etkilendik?
En başta da söylediğim gibi kendisinin Türkiye'ye asıl geliş nedeni, yazarlarından biri olduğu Ateşle Oynamak kitabı üzerine konuşmak ve okuyucularıyla buluşmak. Ama öyle basitçe kitap demek biraz haksızlık olur, çünkü kitabın yazılmasına vesile olan dokuz kadının yolculuğu şu an yaklaşık altı bin üyesi olan bir harekete dönüşmüş durumda; adını da kitabın Hintçe baskısından almış: Sangtin Yatra.
Nagar, Awadhi dilinde Sangtin sözcüğünün "Kadınlar arasında dayanışma, karşılıklılık ve kalıcı dostluk" diye tarif ediyor; Yatra'nın ise yolculuk anlamına geldiğini söylüyor. Yani, bu kitap ve sonrasında oluşan bu hareket, kendilerine Sangtin adını veren farklı sosyopolitik konumlardan gelmiş dokuz kadının ortak yolculuğunun hikayesinin bir ürünü.
Kitaba başlarken Nagar, "İnsan dokuz kadının çıktığı bir yolculuğun hikayesini nasıl anlatır" diye soruyor. Ben de şimdi bu kısacık yazıda kitaptan okuduğum ve sonra kendisinden dinlediğim bu hikayeleri nasıl anlatabilirim diye düşünüyorum. Sanıyorum çok mümkün değil ama yine de Nagar'ın önerdiği gibi bu dokuz yolcunun sesine kulak vermek için öncelikle "Dokuz sesten mürekkep bu koro"nun yedi üyesinin isimlerini tek tek anmayı isterim: Anupamlata, Ramsheela, Reshma Ansari, Shashibala, Shashi Vaish, Surbala ve Vibha Bajpayee.
Hindistan'ın Sitapur Bölgesi'ndeki yetmiş köyde örgütlenme işlerinde çalışmış, farklı kast ve dinlerden gelen köy düzeyindeki STK aktivisti olan bu yedi kadın, bölge düzeyindeki STK aktivisti olan Richa Singh ve Minnesota Üniversitesi'nde hoca olan Richa Nagar ile bir araya gelerek Sangtin Yatra/Ateşle Oynamak'ı ortaya çıkarıyor.
Beraber çıktıkları bu zorlu yolculuğu kendilerinden dinleyelim: "Hayatımızın ve emeğimizin yolculuğu, Aralık 2002'de yapmaya karar verdiğimiz anlaşmayı ve çabamızı böyle isimlendirdik. Sizinle paylaşacak olduğumuz bu hikayeler, neşe ve keder; mücadeleler ve hayaller bu yolculuğun ilk molasından. Yolculuğumuzun ilk bölümünde neler başardığımızı tarif etmek zor - özgüvenli, kolektif bir ruh, birinin diğerine derin saygısı ve yüküyle bizi ezen bir toplumda yaşamak ve mücadele etmek, bizi bağlayan zincirleri kırmak için daha derin bir kavrayış. Ancak bu zincirlerin ağırlığı altında ezilirken bir sonraki savaşımızı planlayabiliyor, yeni olasılıkları hayal edebiliyoruz."
Ve Sangtin kadınları, sayısız özlemler, hayaller, mücadeleler ve gözyaşlarının birbirine karıştığı bu ortak yolculuğun gerçeği sonsuza dek değiştirdiğini söylüyorlar. İşte bu hafta sonu biz Ankara'da bu yolculuğa çıkmış kadınlardan birini, kendi de bir Sangtin olan Richa Nagar'ı ağırladık.
Bildik akademisyenlerden değil
Bu arada, merak edenler için biraz Richa Nagar'dan bahsedeyim. Kendisi şu anda Minnesota Üniversitesi'nde profesör, ama bildiğiniz profesörlerden değil. Nagar akademisyen olarak hayatını sürdürüyor ama aktivistliği hiç bırakmamış. Amerika'da yaşıyor ama doğduğu, büyüdüğü Hindistan'dan hiç kopmamış. İngilizce dilinde okuyup yazıyor ama kendi dili Hinduca'da yazmaktan vazgeçmemiş. Akademik dergi ve kitaplarda yazıyor ama gazetecilik ve yaratıcı yazarlığa devam ediyor.
Her ne kadar kendisini kadın çalışmaları bölümünde daha evinde gibi hissettiğini söylese de ilk çalışma alanı olan coğrafyadan edindiği bilgi ve kavrayışı bütün çalışmalarının hala temelini oluşturuyor. Evet, aslında Nagar'ın sırrı tam da burada yani beslendiği hiçbir şeyi bırakmamasında, birini diğerine tercih etmemesinde bana kalırsa; kendisi tüm bu farklı alanların, bilgi ve deneyimlerin birlikteliğinden güç alıyor ve tüm bu yerlerde var olmanın, üretmenin ve bunları paylaşmanın gerekliliğine inanıyor. Zaten ona sorarsanız bunların hiçbiri birbirinden ayrılamaz ve biri diğerinden üstün ya da ayrıcalıklı değil, sadece farklı bilgi üretim süreçleri. Bunların tümünün kesiştiği noktaların en başında ise feminizm geliyor. Nagar, bu alanların hepsinde bir feminist olarak bulunuyor ve daha da önemlisi her biriyle ilişkilenirken feminist politika yapma uğraşını hiç kaybetmiyor.
Bilimsel bilgiden daha gerçek hikaye anlatıyor
Bu yazıyı yazarken Amerika'daki bir arkadaşım Richa Nagar'ın, bulunduğu üniversiteye ziyaretinin ardından "sadece hikaye anlattı, bunda bilimsel olan ne?" diye yorumlar yapıldığını söyledi. Açıkçası bugün üniversitenin ve bilimsel bilginin nasıl tanımlandığı ve üretildiğini ve bu bilgi üretim sürecinin nasıl ayrıcalıklı bir şekilde konumlandırıldığını düşününce bu tepkiler çok da şaşırtıcı gelmiyor. Oysaki biz Ankara'da derin bir teorik birikim ve eşsiz bir politik deneyimle donanmış, sadece araştırma yapma peşinde olmayıp neyi nasıl yaptığını sorgulayan ve bir şeyleri değiştirmeyi dert edinen bir akademisyenle karşılaştık.
Bir yandan küresel kalkınma süreçleri ve kadının güçlendirilmesine ilişkin bilgiler sunarken diğer yandan birlikte çalıştığı kadınların hikayelerini anlattı bize büyük bir özenle, şüphesiz kendisininkini de dışarıda bırakmadan. Evet, Nagar hikayeler anlatıyor ama değme bilimsel bilgiden daha gerçek. Hatta biraz daha ileriye giderek diyor ki farklı kadınlarla birlikte yol alırken birlikte yaşadıkları acı ve gözyaşı bile ortaya çıkardıkları ve bugün bizlerle paylaştıkları bilginin bir parçası olarak görülmelidir. Maalesef bugün artık görmeye çok alışık olmadığımız bir araştırmacı ve eylemci resmi çiziyor Richa Nagar ve bize çıkışsız olmadığımızı, farklı yaşama ve üretme biçimlerinin mümkün olabileceğini hatırlatıyor. Ama en çok da daha adil ve iyi bir dünya için, birlikte mücadele etmek ve güçlenmek için bulunduğumuz yerin, sahip olduğumuz ayrıcalıkların farkına vararak sorumluluk almaya çağırıyor.
Evet, bu hafta sonu Ankara'dan Richa Nagar geçti. Deneyimiyle, politik tavrı ve güçlü eleştirel bakışıyla ama en çok da yüreğiyle, coşkusuyla inanılmaz bir iz bıraktı ardında. Ankara'da olup da kaçıranlar adına üzülmedim değil ama İstanbul ve Diyarbakır'da bulunanlar için hala geç değil. Eğer imkanınız varsa kaçırmayın derim, kendinize bir iyilik yapın ve gidin dinleyin. Baskı ve şiddetin her geçen gün arttığı, birlikte yaşama ve eylem alanlarının giderek azaldığı bugünlerde inanın herkese çok iyi gelecek bir paylaşım. Ama hiç olmadı Ateşle Oynamak kitabını alıp okuyarak Richa Nagar ve Sangtin yazarlarının yolculuğuna ortak olun. (ST/HK)
Richa Nagar'ın Türkiye programı:
- 25 Nisan Çarşamba, 15.00'da Sabancı Üniversitesi, Tuzla (SSBF 2034)
"Storytelling and Co-authorship in Feminist Alliance Work: Reflections from a Journey (İngilizce)
-26 Nisan Perşembe, 14.00-18.00 arası, Diyarbakır Dedeman Otel
Kamer Vakfı Diyarbakır Toplantısı, "Ateşle Oynamak: Feminizmler, Dayanışma ve Hareket Yaratmak" (İngilizce-Türkçe simultane çeviri)
-30 Nisan Pazartesi, 17.00-19.00 arası, Sabancı Üniversitesi (Minerva Palas, Karaköy, Bankalar Caddesi 2)
"Ateşle Oynamak: Feminizmler, Dayanışma ve Hareket Yaratmak" (İngilizce-Türkçe simultane çeviri)