Piyasada sayıları 5 bini bulan işsiz gazeteci, bu krizin en büyük kurbanları.
Ekonomideki küçülmenin yüzde 9 gibi devasa bir büyüklüğe ulaştığı 2001'de reklam harcamaları büyük bir düşüş gösterdi.
Reklamverenler Derneği'nin ve Hürriyet'in verilerine bakılırsa, 2000'den 2001'e reklam harcamaları yüzde 51 düşüşle 1.1 milyar dolardan 550 milyon dolara düşmüş.
Eğer bu veriler doğruysa, reklam harcamalarının milli gelire oranının 2000'de binde 6 iken kriz yılı 2001'de binde 4'e düştüğünü, dolayısıyla, ekonominin yaşadığı genel küçülmeden daha dehşetli bir büzülmeye uğradığını belirtelim.
90'ların yapay büyümesi
Aslında bu durumun şaşırtıcı olmaması gerekir. Krizin en zayıf halkası finansta nasıl sanal bir büyüme vardıysa, medya sektöründe de 1990'lı yıllarda yapay bir büyüme, şişkinlik oluştu.
1990'lı yıllarda ekonomi ortalama yılda yüzde 3 büyürken, spekülatif sermaye birikim sürecinden pay almak isteyen finans kesimi yıllık yüzde 13 gibi anormal bir büyüme sergiledi.
Sayıları 80'e ulaşan bankaların reklam harcamalarıyla yapay bir büyüme gösteren medya, bankacılığın 2000 Kasım ve Şubat 2001 şoklarıyla çökmesi, küçülmesiyle birebir çöküntüye uğradı.
Medya "silah" olmasaydı
Reklam harcamaları finanstan başlayarak, iç talebin daralmasından etkilenen tüm sektörlerde bıçak gibi kesildi. Medya, bu gelir azalmasına anında tensikatlarla tepki verdi ve peyderpey 5 bin medya çalışanını sokağa bıraktı.
Medyanın daha büyük çöküşler yaşamaması, medyanın biraz da patronlarınca "silah" olarak kullanılmasından, dolayısıyla katlanılabilir bir zararla da yaşamını sürdürmesine izin verilmesinden.
Yoksa, medya, diğer sektörlerle aynı işleyiş saiklerine sahip olsaydı, bugün bankacılık sektörünün uğradığı akıbetin aynısını yaşardı. Yine de sektörde biraz daha küçülme, daralma için sinyaller var.
Medya'nın geleceği ve bir tahmin
2002'de medyanın geleceğine gelince. Hürriyet'in Reklam Grup Başkanı Ayşe Sözeri Cemal, 13 Ocak tarihli Hürriyet'te diyor ki: Ekonomi yüzde 4 büyür, reklam harcamaları da 700 milyon dolara yükselir. Yani 2001'deki düzeyinin yüzde 27 üzerine çıkar.
Bu demektir ki, yine de 2000'deki 1.1 milyar dolarlık reklam harcamasının yüzde 37 altında bir performans söz konusu olur. Ama, bakalım 2002'de ekonomi yüzde 4 büyüyecek mi?
IMF'ye verilen niyet mektubundaki borç öncelikli hedefler, bankacılık sektöründe iyileşmemiş yaralar, reel sektörün takatinin azalması, dış dünyanın Türkiye ekonomisine süren çekingenlikleri dikkate alındığında, beklenen yüzde 4'lük büyümenin aşırı bir iyimserlik olduğunu söylememiz gerekir. Bunu biraz da medyada yeniden bir canlanma bekleyen işsiz gazeteciler için ifade ediyorum.
Medyada 2000 öncesinin büyüklükleri biraz hayal. Sektör kaçınılmaz olarak küçüldü, biraz daha da küçülecek. Medyanın işsiz bıraktığı kitlenin, bu gerçeğin farkında olarak gelecekleriyle ilgili plan yapması gerekiyor.
İşsiz gazeteciler için ne yapılabilir?
İşsiz 25 bin bankacı için yeniden eğitim ve oryantasyon programı düşünen Bankacılık Kurumu'nun yaptığını, işsiz gazetecilerin istihdam edilebileceği alternatif sektörler ve bunların mesleki örgütleri de düşünmeli.
Benim aklıma, krize rağmen büyüyen ve ufku geniş olan turizmgeliyor. Tanıtım ve propaganda halkalarına, iletişimcilere ihtiyaç duyan turizm sektörü, işsiz gazetecilerden neden yararlanmasın ki? Bu konuda örneğin Tursab, Turizm Yatırımcıları Derneği ile Gazeteciler Sendikası, TGC neden işbirliği yapmasın, İş Kurumu'nun da katkılarıyla neden oryantasyon ve işe yerleştirme projeleri geliştirilmesin? Bence olabilir ve olmalı. (MS/NM)