Bir odada on kişi toplanmışlardı. Konu çok önemliydi. Çok hararetli tartışmalar yapıldı. On kişi içinden bazılarının bazılarını diğerlerinin kafasını gözünü yarmasına ramak kalmıştı.
Sonunda sakinleştiler ve aralarından birisinin önerisi doğrultusunda "oylama" yapmaya karar verdiler. Önce oylama yapılıp yapılmaması oylandı On kişiden "yedi"si oylama yapılmasına karar verdi.
Oylamayı doğru bulmayan "üç" kişi "azınlıkta" kalmıştı. Onlara "oylama yapıyoruz, siz azınlıkta kaldınız" dediler. Sonra oylama yapıldı. Yedi kişiden dördü sunulan önergeye "evet" demişti. Üç kişi ise "hayır" demişti. Üç kişi yedi kişinin içinde "azınlık"ta kalıyordu. Sonuçta on kişinin "dördü"nün oyuyla karar alındı dediler.
Dört oyla "evet" diyenler, kararı yalnız başlarına kendileri uygulayacaktı. Birbirlerine baktılar. İçlerinden birisi ayağa kalktı:
-"Bu işte bir yanlışlık var, arkadaşlar" dedi.
Herkes yanlışı da yanlışlığı da görmüştü.Kimse on kişiden altısının katılmadığı bir kararı uygulayamazdı. Toplantıya ara verdiler ve daha sakinleştikten sonra konuyu yeniden tartışmaya karar verdiler. Hepsi de yaktıklarının bir "demokrasi" uygulaması olmadığını anlamıştı.
Odada toplantıyı izleyen gazeteci gazetesine döndü ve haberini yazdı.
* * *
"Anayasa Paketi Referandumda Yüzde 58'le Kabul Edildi"
Başkaları da buna benzer "manşet"ler atmışlardı.
Referandum akşamı en çok izlenen kanallardan NTV de "nispeten güvenilir bir haber kaynağı bile 'Evet' oylarının en yüksek olduğu iller diye Ağrı, Batman, Siirt, Hakkari gibi illeri listelemiş, bu referandumdan Evet çıkmasını en çok istemiş olan iller işte bu iller diyordu."
Acaba doğru mu söylüyordu tv.ler, radyolar, gazeteler, internet haber portalları?
Bu işlere meraklı bir kişi olan A. Murat Eren kendi hazırladığı web sayfasında durumun matematiksel olarak analizini yaptı ve kendi değerlendirmesini de o sayfada belirtti:
"Bu rakamları da göz önünde bulundurduğunuzda "en çok evet oyu veren illerden birisi de Hakkari" demek birçok seviyede, en çok da habercilik etiği açısından yanlış oluyor."
Doğru işte bu kadar basit işte.
Bunun için "haberci" olmaya, bunun okulunu bitirmeye ya da yıllarca gazetecilik yapmaya, bu konuda deneyim kazanmaya da gerek yok!. Matematik her şeyi ortaya koyuyor.
Pek çok konuda ya da alanda doğru "birden çok" olabilir. Ama matematikte "ne iyi ki", ya da "ne yazık ki" doğru tek.
O da bu referandumda evet diyenlerin oranı söylendiği gibi "% 58" değil yalnız "%42,66"(*) olduğudur. Bu oran nereden bakarsanız bakın "%50"den azdır. Başka bir deyişle bu toplumun "%57,34"ü bu referandumda sunulanlara "evet" dememiştir.
* * *
Buradan politik, sosyolojik, pragmatik, vb. pek çok sonuç çıkabilir ama matematik sonucu bir kenara koyarsak, çıkacak ikinci önemli sonuç şudur:
"Medya matematik bilmiyor" ya da "medya matematik doğruları önemsemeyecek kadar politize olmuş durumda".
"İktidarla özdeşleşmiş" ya da bir şekilde "iş ya da çıkar birliği" içinde olan medyanın böyle davranmasını kabul edebiliriz; ama bu grup içinde olmayan, hatta açıkça "hayır" cephesinde olanlar da dahil "medya"nın referandum sonuçlarını neden böyle sunduğu konusunda daha çok tartışmamız gerekli.
Sanırım en önemli nokta da "iktidar"ın herkesi süreç içinde kendisine benzetmesi...
Peki "doğru ve gerçeği öğrenme" bunu sunacak "haberleri alma hakkı" ne olacak?
"İktidar" olana kadar bekleyecek miyiz? Peki ya "iktidar olmayı reddedenler"? (MS/EÖ)
(*) YSK son verilerine göre Katılım oranı %73,71 Katılmayanlar %27,29'dur.
Katılanlar "100" kabul edildiğinde Evet %57,88; Hayır %42,12 olarak sunulmuştur.
Bu durumda gerçek "Evet" oranı % 42,66', "Hayır" ise %31,4'e karşılık gelmektedir.
"Hayır"la katılmayanların arasındaki fark yalnızca "% 4,11"dir. "Evet" diyenler bu "% 4,11" lik fark nedeniyle "katılmayanlar"ı görmezden gelmektedir.