Basından sorumlu Devlet Bakanlığının televizyon kanallarına gönderdiği 20.11.2003 tarihli yazıda kamu düzeninin bozulmasının kuvvetli ihtimal olduğu ileri sürülmüş. Terör eylemlerinden sonra halkın bilgi edinmesi ve gerçekleri öğrenmesi bakımından sorumlu yayıncılık ilkelerini yaşama geçiren ve halka olayları anlatan yayın organlarının yayınlarından dolayı kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması kuvvetle muhtemel görülemez.
Terör eylemleri kuşkusuz kamu düzenini bir süre bozar, bozabilir. Ancak alınan önlemlerin tümü kamu düzeninin yeniden sağlanmasına yöneliktir. Yapılan yayınlar da kamu düzeninin bir an önce yeniden kurulmasının sağlanmasına yöneliktir.
Dolayısıyla yaşanan olayda "kamu düzeninin bozulmasının kuvvetli ihtimal dahilinde olduğu" sürekli bir durum veya herhangi bir durumun sürekliliği de söz konusu değildir. Ayrıca halkımızın moral değerleri kavramı ile açıklanmak istenen olgunun ne anlama geldiğini kavrayabilmekte çok güçtür. 3984 sayılı Yasa hükümlerinden 25 inci maddeye göre "yayınların men'i" için maddede aranan koşullar oluşmamıştır.
Devlet Bakanlığı yazısında yer alan güvenlik kuvvetlerine dönük zaaf imajı yayan yayınların önlenmesi veya halk arasında dehşet ve panik havasını yaygınlaştıran hiçbir yayın yapılmamıştır. Radyo ve televizyon yayınları ile 20.11.2003 tarihinde meydana gelen patlama olayından sonra halka sadece bilgi ve haber verilmeye çalışılmıştır.
Halka haber vermek ve terör eyleminin tüm boyutları ile yansıtılmaya çalışılması "dehşet ve panik havası yaratmak veya yaygınlaştırmak" değildir. Yayınlarda, yönetim veya kamu düzeninin sağlanmasında meydana gelebilecek aksaklıklar eleştirilebilir.
Ancak yayın organlarının eleştirilerine karşılık "yayın durdurma" gibi hukuka aykırı bir yaptırımla yanıt vermek demokratik toplum düzeninde orantılılık ilkesine aykırı bir tutumdur.
Tartışmasız yayın kuruluşlarının kendi meslek ilke ve kurallarına uyun yayın yaparken, yasada belirlenmiş yayın ilkelerine de uygun yayın yapmalıdırlar. Yayın ilkeleri de Yasanın 4 üncü maddesinde sayılmıştır.
Örneğin en basit yayın ilkesine göre toplumu şiddete, teröre, kin ve düşmanlığa tahrik eden veya toplumda nefret duyguları oluşturan yayın yapılmayacaktır. (Madde 4/b). Yayınlarda şiddet kullanımını özendirici yayın yapılmayacak ve suç örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerinin yansıtılmamasına özen gösterilecektir (Madde 4/v ve (y) bentleri).
Dolayısıyla Devlet Bakanlığının yazısında ayrı ayrı gösterilmesine gerek olmayan ama buna karşılık yazıda yer alan tartışmalı tanımlara gereksinim bulunmamaktadır. Kaldı ki Bakanlık yazısında yer alan tanımlar 3984 sayılı yasanın ne 25 inci maddesinin ne de yayın ilkelerinin yer aldığı 4 üncü maddenin konusunu oluşturmamaktadır.
Ancak, Bakanlık yazısında yer alan ve yayın ilkeleri gibi gösterilen yoruma her an açık olan "güvenlik kuvvetlerine dönük zaaf imajı yayan" yayın şeklindeki tanımlamalar kişiden kişiye değişen takdire bağlı olan kavramlardır. Sınırları net olmayan yorumlara bağlıdır.
Aynı şekilde "korku salacak yayın" benzeri "dehşet ve panik havasını yaygınlaştıran" yayın gibi veya "halkımızın moral değerlerinin olumsuz etkilenmesine neden olan yayın" gibi kavramlar sürekli tartışma yaratan kavramlardır. Hukuken dikkatli olunması gereken "sınırlama" veya yayınların durdurulmasına/men'ine neden olacak yayın biçimleri Bakanlık yazısında; sürekli herkese göre değişebilen ve kişisel takdire göre farklı yorumlanabilecek tanımlarla açıklanmaktadır.
Yayın ilkesi olarak Yasanın 4 üncü maddesinde gösterilmeyen bu tür kavramlar 25 inci maddede "yayınların men edilmesine" karar vermeye yetkili kişilerin bu kavramlara atfettiği değer ölçütlerine göre sürekli değişebilir.
Bazı benzeri yayın ilkeleri Cumhurbaşkanı tarafından açılan iptal davası nedeniyle halen Anayasa Mahkemesinin incelemesi altındadır.
Cumhurbaşkanı 3984 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin (k) bendindeki "Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilan edilmemesi veya suçluymuş gibi gösterilmemesi; kişileri suç işlemeye yönlendirecek veya korku salacak yayın yapılmaması," ilkesindeki "...veya korku salacak..." ve (v) bendinde düzenlenmiş olan "Yayınların karamsarlık, umutsuzluk, kargaşa ve şiddet eğilimlerini körükleyici veya ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı nitelikte olmaması." ilkesindeki "...karamsarlık, umutsuzluk..." sözcüklerinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle başvurmuş ve yürütülmesinin durdurulmasını da istemiştir.
Anayasa Mahkemesi 2002/97 Esas, 2002/9 (Yürürlüğü Durdurma) karar ve 12.6.2002 günlü kararı ile bu maddeler hakkındaki "yürürlüğün durdurulması" istemini oyçokluğuyla reddetmiştir. Halen iptal istemli başvuru incelenmektedir.
Ancak Anayasa Mahkemesinin kararı beklenmeden Üçüncü uyum yasası olarak anılan 3.8.2002 kabul tarihli 4771 sayılı Yasanın 8 inci maddesiyle değiştirilen 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendi "Özel hayatın gizliliğine saygılı olunması." ve (v) bendi ise "Yayınların şiddet kullanımını özendirici veya ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı nitelikte olmaması." şeklinde değiştirilmiştir.
Dolayısıyla bu örnekler göstermektedir ki; Devlet Bakanlığı yazısında yer alan "ürkütücü yayın" / "dehşet ve panik havasını yaygınlaştıran" /"güvenlik kuvvetlerine dönük zaaf imajı yayan" gibi kavramlar aynı nitelikte ve tanımları net sınırlar içermeyen, kişiden kişiye değişen ve takdiri olan kavramlardır. (Fİ/NM)