Urfa Eyyubiye’nin apartman taklidi yapan bitişik nizam gecekondularından birinde yaşayan Halil Kaya, şoförlük yaparak kazandığı parayla ailesini geçindirmeye çalışan genç bir adam. Arap kökenli. İki kızı ve bir oğlu olan Halil için geçim meselesi şimdilerde biraz daha zorlu bir mevzu. “Bir oğul daha iyi olur” düşüncesiyle çocuk yapmaya karar veren Halil’in ikizleri olmuş.
Katlanan bebek bezi süt ve diğer masrafları denkleştirme telaşındaki genç adamın kafası karışık. Çocuk yapma konusu dahil hemen her konuda fikrine hürmet ettiği ve oy verdiği başbakanın partisiyle arasında soğuk rüzgarlar esiyor.
Kafasını karıştıran birinci mesele partili bakan ve ailelerinin karıştığı yolsuzluk ve rüşvet skandalı. “Kimse siyaseti yok yere yapmaz abi” diyen Halil’in süren kararsızlığının diğer sebebi ise Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) adına Urfa Büyükşehir Belediye başkanlığına talip olan Osman Baydemir.
“Bu adam temiz birine benziyor” diyor ve izlemeye aldığı Baydemir’e oy vermeye yakın durduğunu gizlemiyor. Benzer eğilimin yaşadığı semt başta olmak üzere kentte giderek belirginleşmeye başladığının da altını çiziyor.
Urfa için ziyadesiyle şaşırtıcı olan bu ihtimalin ete kemiğe bürünmesi Osman Baydemir’e şehr-ül emin koltuğunu getirebilir. Zira kentteki önemli bir oy potansiyeline sahip olan Arap nüfusun bir tür doğal refleks haline getirdiği tavırla genellikle sağ partileri desteklediği bir sır değil.
30 Mart seçimlerinin sonuçları Türkiye için pek çok şeyin değişmesine neden olabilir. Zira yerel idarecileri belirlemek üzere sandığa giden vatandaşlar, çok uzun olmayan bir süre sonra ülke tarihinde ilk kez cumhurbaşkanını ve kısa bir süre sonra da yeni meclisi belirlemek üzere oy kullanacak.
Seçim maratonunun ilk raundundaki sonuçlar pek çok siyasetçi ve siyasi hareket için olduğu gibi ülkenin geleceği için de tayin edici etkilere sahip olacak. Domino etkili keskin sonuçların yaşanması ihtimali partilerin seçimlere her zamankinden çok daha ciddiyetle sarılmasını da beraberinde getiriyor.
Urfa’da da manzara farklı değil elbette. Kent belki de bu seçimlerin en enteresan yarışına sahne olacak. Bu durum biraz Ortadoğu’nun yeni gerçeği Rojava (Suriye) ve Irak’taki gelişmeler yüzünden biraz da kuşku yok ki bunlarla çok yakın ilişkili olan Kürt sorunu nedeniyle böyle. Ve tabii bir de partilerin aday tercihleri nedeniyle de...
Halen Urfa belediyesinde de yönetimde olan iktidar partisi, Urfa Belediye adayı olarak kentin valisini belirleyerek enteresan bir deneme yaptı.
Bir önceki seçimde bağımsız olarak girdiği yarışta Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AKP) geride bırakarak başkanlık koltuğuna oturan Ahmet Eşref Fakıbaba’nın da aralarında bulunduğu birçok ismin yerine yapılan Celalettin Güvenç tercihi kentte ciddi reaksiyona neden oldu.
Zira eski vali Maraşlı. Ve bunun bir anlamda “kentte o makamı dolduracak bir ismin bulunmadığını” da ima ediyor olması Urfalıların ciddi itirazlarına konu oldu, oluyor.
AKP şimdi enerjisini bir bölümünü de Urfalılık paydasında buluşan çevrelerin itirazını göğüslemeye ayırmış durumda. Ancak yine de avantajları var AKP adayının. Eski vali vatandaşın devlete mesafesini daraltmaya gayret eden bir devletli olmuş.
Bu izlenim vali beyin yakın bir dönemde yapılmış fiyakalı hükümet konağında masa başında oturmayı değil köyleri dolaşmayı tercih etmesinden besleniyor biraz.
İddia sahipleri hukukçular, din adamları gibi değişik çevrelerden insanlar ve elbette yerel medya temsilcileri. Diğer çevreler bir yana medya ile ilgili rahatsız edici bir iddia dolaşıyor kent kulislerinde.
Buna göre iktidar partisi medya mensuplarına dörder bin lira “harçlık” dağıtmış. Paranın dağıtılıp dağıtılmadığı dağıtılmışsa hedeflenen imaja ne katkı yaptığı bilinmez ama görünen valinin salt iktidar partisinin adayı olmakla bile kentte ciddi bir itibar gördüğü. Bu inancın gerekçesi ise klasik kenti iktidar yönetirse kaynak sıkıntısı çekilmeyeceği iddiasına dayanıyor.
Ancak Baydemir’in bu yaklaşıma itirazları var. Rakamlar veriyor. Devlet Planlama Teşkilatı’nın verilerinden derlemeler yapmış 1996 yılında gelişmişlik endeksinde 59’uncu sırada olan Urfa’nın 2003’te 68, 2011’de 73 ve bugün 74’üncü sırada olduğunu gerilemeyi iktidarın durduramadığını söylüyor.
AKP’nin şehrin en görünür yerlerine astığı billboardlardan okuyor diğer rakamını “Urfa’ya 12 yılda 17.8 katrilyon harcadık!”
Bu rakamın muazzam bir rakam gibi göründüğünü ama bu kaynağın Halilürahman şehrinin üçte biri kadar olan İstanbul’daki Marmaray tüp geçiş projesine aktarılan 30 katrilyon hatıra getirildiğinde anlamsızlaştığını söylüyor.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) için harcanan para 35 milyar lira olduğunu söyleyen Baydemir projenin kendini defalarca amorti etmesine karşın temcit pilavı misali ısıtılıp Urfalının önüne konduğunu söylüyor.
“Yetinmediğini Ankara’ya söyleyebilmeli kentin idarecileri” ve ekliyor gülerek “bugünlerde sayın başbakana bunu söyleyebilmek cesaret ister!”
Merkezi hükümetin Diyarbakır’a kaynak aktarım bahsinde engelleyici politikalarıyla mücadele etmekten vazgeçmediğini ifade eden Baydemir “kapıyı kapattılar pencereden, pencereyi kapadılar bacadan olmadı tünelden girdim ve Diyarbakır’a Urfa’ya aktarılan kaynaktan fazlasını yönlendirmeyi başardım” diyor. Ona göre Urfa’nın kurtuluşu başbakandan talimat alan değil hakkını arayan, inisiyatif geliştiren muhalif ve belediyecilikte bu anlamda da Barış ve Demokrasi Partisi'nde (BDP)…
Kentin imar ve ulaşım master planlarının eş zamanlı olarak oluşturulup icrası, tarımsal sanayi ve turizmi merkeze alan kalkınma planları olsa da Baydemir klasik yerel yönetim adaylarından biraz daha farklı bir profil sergiliyor.
Kampanyasının ana temalarından biri barış. “Ateşin suya dönüştüğü şehir barış seninle gelecek” cümlesiyle özetlenen bu yaklaşımda 12 bin yıllık şehirdeki her inancın her etnik kimliğin kendini güvende hissetmesini sağlamak ana hedef olarak belirlenmiş. BDP tarihinde belki de ilk kez Türkmen ve Arapları kazanmayı hedefleyen söylemler kullanılıyor.
Sevilen Arap sanatçılarının müziklerinin kullanıldığı Arapça anonslar hazırlatmış Baydemir. Eyyubiye Haliliye gibi Arap nüfusun yoğun olduğu ilçe merkezlerinde gezen anons araçlarında “Sözümüzdür. Diliniz, kimliğiniz, kültürünüz başımızın tacıdır. Tüm halklar kendi dilinde hizmet görecektir. Türk Türkçe, Arap Arapça, Kürt Kürtçe yan yana barış içinde hizmet görecektir” deniliyor.
Peki ne olur Urfa seçimleri? Urfa iktidarın kalesi olarak mı kalacak yoksa legal Kürt siyasetinin idaresine mi “evet” diyecek.
Adayların henüz açıklanmadığı geçen yılın sonlarına doğru yorum yapan herkes ilk kez büyükşehir belediye başkanı olarak seçilecek ismin iktidar partisinin adayı olacağına dair net cümleler dillendiriyordu.
Ancak son dönemeç dönülürken hesaplar yeniden gözden geçiriliyor ve iddialı konuşmuyor kimse.
Zira iki dönem belediye başkanlığı yapmış olan Ahmet Bahçıvan’ın Saadet Partisi ve Urfaspor yöneticiliğiyle ciddi bir sempati kazanan Kemal Saraçoğlu’nun Milliyetçi Hareket Partisi’nden aday olması, Fethullan Gülen cemaatiyle sürmekte olan gerilim iktidar partisinin en ciddi handikapları.
Kentin BDP tarafından kazanılması halinde başta kepenk kapatma olmak üzere çeşitli sıkıntıların yaşanacağından duyulan endişe ise BDP cephesindeki en ciddi sıkıntı.
Partilerin Urfalıları ikna etmek üzere önlerinde sayılı günler varken Osman Baydemir kısa ama net bir cümle ile konuya açıklık getiriyor “BDP geleneği Urfa'da belki şimdiye kadar en fazla yüzde 18 civarında oy almıştır ama bugün öndeyiz!" (YK/HK)
* Başlık: Nereye Gidiyorsun Urfa