Toplumun ortak hasletleri ve değerlerini, doğrudan bir "çıkar çatışması" içinde değilse medya da dile getirmeli ve sahip çıkmalıdır. Bu yalnız toplum için ve onun adına değil, aslında toplumun doğrudan bir parçası olan medyanın da içselleştirdiği bir tavır olmalıdır.
Her yıl toplanan Pratisyen Hekimlik Kongresi bu yıl da toplandı. Sağlığın ticarileşmesine itiraz ettikleri ve sağlık hizmetini savundukları için, Sağlıkta Dönüşüm Programı sonucu sağlık ocaklarının kaldırılıp yerine aile hekimliği uygulaması ihdas edildiği için, bir dönem beş binin üzerinde pratisyen hekimin katıldığı bu kongreler şimdi bu sayıda pratisyen hekimin katılıyla gerçekleştirilebiliyor.
Pratisyen hekim "sağlığı önceleyen" hekim demektir; Aile hekimi ise "hastalığı"...
Sağlık hizmeti adı üzerinde "sağlığı" hedefler. Oysa şimdi hastalığı hedefliyor. Ne kadar çok hasta olursa, ne kadar çok inceleme yapılır, ilaç yazılırsa o kadar "iyi hizmet" verilmiş sayılıyor. Sağlık Bakanlığı da hekimlerin ve sağlıkçıların performansını "tanı ve tedavilerini üstlendikleri hastalara yaptığı işlem"le ölçüyor. Bu "hastalıktan para kazanılıyor", sistem de bunun üzerinden işliyor anlamına geliyor.
* * *
Pratisyen hekimler her zaman olduğu gibi bir "Kongre Sonuç Bildirgesi" düzenleyip yayınladılar. Üzerinden onbeş gün geçti, tıbbı yayın organları ve dergiler dışında medyada bu bildirgede söz edilen konular medyada yer bulamadı.
Oysa onlar içinde yaşadığımız koşulları yani "sağlık politikaları ve Türkiye sağlık ortamını" da tartıştılar ve Sağlık Bakanlığı'nın bu tutumunu , "sağlığı hedefleyen" birinci basamağa verdiği önemin göstergesi olarak değerlendirdiler ve "Sağlıkta dönüşüm programı ile pratisyen hekim istihdamında çok önemli değişimler yaşanmaktadır. Sözleşmeli çalışma, taşeron şirket çalışanı olma, hizmet akdi ile çalışma gibi güvencesiz istihdam ağırlık kazanmıştır. Emeğin değerlendirilmesinde performans üzerinden döner sermaye uygulaması ekip çalışması ve iş barışı önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır" dediler.
Örneğin "güvenli annelik" konusunda Sağlıkta Dönüşüm Programının en büyük tehlikeyi oluşturduğunu ortaya koydular ve aile hekimliği pilot illerinde kayda geçmiş kişiler üzerinden değerlendirmeler yaparak "saha çalışmalarının yürütülememesi nedeniyle" tespit edilmeyen riskli bir grubun varlığına dikkat çektiler.
Kongrede işçi sağlığı - güvenliği hizmetleri, koruyucu işçi sağlığı uygulamaları, aile hekimliği konusundaki "mesleki eğitim"in eksikliği ve yaratacağı sorunlar, gıda güvenliği, suyun ticarileştirilmesi, dolayısıyla suya ulaşımı engelleme yönündeki insanı hiçe sayan politikalar, bağışıklama konusundaki plansız programsız ve öngörüsüz uygulamalar, eve bağımlı kalmış hastaların takibi, sporcu sağlığı gibi konular tartışıldı.
Pratisyen hekimler hem olanı, hem de olması gerekeni ortaya koydukları bu önemli bilimsel ve politik etkinliğin kamuoyuyla buluşmamasından rahatsızlar.
Sadece tüm dünya ile birlikte ülkemizin önemli bir halk sağlığı problemi haline gelen "Domuz Gribi" hakkındaki tartışmalar bile toplum, dolayısıyla medya açısından çok önemle yansıtılmalıydı, yapılmadı.
Bu noktada medyanın kendi kendini değerlendirmesi, ülke insanının sağlığı kadar, artık bir köye dönüşmüş dünya üzerinde yaşayan tüm insanların sağlıklarına önem verdiğini de göstermesi açısından çok önemlidir.(MS/EÜ)
* Daha fazla bilgi için: www.phd.org.tr