Prada'nın İstanbul'daki ilk mağazasının resmi açılışı, Nişantaşı'nda özel bir davetle 10 Aralık'ta gerçekleşecek. Prada, açılış için "istanbul" logolu 20 tane özel çanta üretmiş. Tanesi 25 bin liradan satılacak çantalar için taliplerin şimdiden hazır olduğu magazin haberlerinde yazıyor.
25 bin lira, değil bir çanta için kullandığımız bir çok ürün için büyük para. Nasıl bir özelliği olabilir ki 25 bin lira etmesi için. Bu konuyu DESA'da, Prada çantaları üreten işçilerle konuşunca daha da trajikomik oluyor. Ayda 500 lira kazanmak için nasıl çalıştıklarını anlatan Düzce'li DESA işçisi kadınları düşünüyorum. O işçi kadınlar, yüzyıllık bir markanın çantalarını, montlarını dikerken yüzyıldır varolan sendikal haklara bile ulaşamıyorlar. Düzce'nin onurlu DESA işçileri sendikaya üye oldukları için hergün işyerinde baskılara, dışlanmaya, ayrımcılığa uğruyorlar. Sadece işverenden, ustabaşıdan değil bazen kendi iş arkadaşları olan sendikasız işçilerden de.
Şeytanın dahi Prada giydiği söylenen markanın geçmişi 1913'e dayanıyor. Milano'da Mario Prada tarafından temelleri atılıyor. "kadınların iş hayatında yeri olmadığına" dair inancı olan Mario Prada çanta ve ayakkabı satarak başlıyor. Prada'nın bugün moda endüstrisinde güçlü olmasını sağlayan ise Mario Prada'nın torunu olan Miuccia Prada. Miuccia Prada'nın Prada'yı moda endüstrisinin dev markası haline getirmesinin dışında kişisel özellikleri ile de ünlü. İtalyan Kominist Partisi üyesi olan Miuccia Prada aynı zamanda pandomim sanatçısı. Aynı zamanda YSL marka giysileri ile bildiri dağıtmasıyla biliniyor.
Miuccia, 1992 yılında Prada'dan bağımsız tasarladığı Miu Miu'nu entellektüel algılandığını, kendisinin ise eğlendiğini söylüyor. Daha klasik olanı alaşağı etmeye bayıldığını söyleyen Miuccia'nın Miu Miu markası, amblemi kırmızı çizgi üzerine yazılan Prada'nın kardeşi olarak görülüyor.
Düzce'deki DESA fabrikasının bantlarında çalışan işçi kadınlar Prada montları ile Miu Miu montlarının kardeşliğini ne kadar biliyordurlar acaba. Miu Miu markasının ürünlerini her sabah servisle gittikleri fabrikada kendi elleriyle yarattırken kendi kardeşlerinin sadece sendikalı oldukları için selamlarını bile almamalarını düşünmekten bunları öğrenmeye fırsatları olmuyordur sanırım.
Mark&Spencer, Mulbery gibi uluslararası markalara üretim yapan DESA'nın toplam 1200 işçinin çalıştığı Düzce, Çorlu ve Sefaköy tesislerinde, 2008 yılında Deri-İş sendikasına üye oldukları için 41 kişi işten çıkarılmıştı. İşçilerin başlattıkları direnişlerle, açtıkları davalarla kazandılar ve işveren ile sendika bir protokol imzaladı. İşyerinde sendikayı tanıyacağına dair. Ve işten atılanlardan bir kısmı fabrikalarına üretim yapmaya döndüler. Lakin şimdi sendikanın yaptığı açıklamaya göre sendika üyesi olan işçiler baskı görmeye devam ediyor ve hala bazı işçiler işbaşı yapamamış durumda.
DESA fabrikasında Prada üretimi devam ediyor. Prada markası dünyada da Türkiye'de de ünlülerin tercihi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi First Lady Hayrünnisa Gül de çanta da Prada'yı tercih ediyormuş. PAPA 16. Benediktus'un 2006 yılındaki Türkiye ziyaretinde giydiği kırmızı ayakkabılarının Prada tarafından üretildiği iddia edilmişti.
DESA işçileri ile dayanışmaya gelen Clean Cloths Companing İngiltere temsilcisi Sam Maher, Prada ve DESA'nın değeri yüksek çantalar yaptığını ve bu değeri işçilerle paylaşmamasının kabul edilemeyeceğini söylüyor. Bir tarafta 25 bin lira değerindeki çantaları satmak diğer tarafta da 500 lira için bir ay boyunca sendikasız çalışmak. Bu derin çelişki ve eşitsizliğin karşısında adalet nasıl sağlanacak? (İP)