* Fotoğraf: pixelshot / Canva
Bir varmış, bir yokmuş; ülkenin birinde herkes sağlığa öyle takıntılıymış ki dikişleri bile yıllar yıllar süren, bembeyaz önlüğünü hemencecik dikiveren bir genç, doktorluk mesleğine âşık olmuş ve beş dakikada bir hasta görmeye, tehdit edilip dövülmeye aldırmadan, canla başla, tam bir yıl, hastanede şifa perisi kadrosundan doktorluk görevini eylemiş.
Sahte doktora gösterilen büyük ilgideki "sahtelik" paranteze alındığında, toplumca sağlığa dair bu kadar büyük bir dikkati en son hastane koridoruna def-i hacet yapan kadında gördük gibi geliyor.
Ruh ve bedendeki bütüncül iyilik hali olan "sağlık" hastalığa dönüşünce kıymeti anlaşılır belki ama koskoca sağlık sistemi hastalanıp, uygulayıcıları dövülür-kovulur, beş dakikada bire inen randevulara razı olunur, kârına kâr katan özel hastanelere "müşteri" bile olamayacak duruma düşürülür, ambulanslarda kilo kilo uyuşturucu haberlerine bağışıklık kazanılır da neden ille de böyle haberlerde sağlığımıza "nazar değmiş" gibi davranırız? Meclise soru önergesi bile verildi "sahte doktor" için...
Burada mantık dışı bulunarak herkesi şaşırtan yeteneğin (!) postmodern bir masalda geçtiğini düşünsek, belki bir yerlerimiz daha az ağrır, edebi bir ilk yardım öpücüğü alırız.
Postmodern edebiyat, ilkeler açısından modern edebiyata birçok açıdan benzemesine, onun ilkelerinden doğmuş olmasına rağmen bu "ilkelere bakış kipi" farklıdır (Erkman Akerson, 2019)*.
"Modernizm örneğin, bireyin öznelliğini ve geçmişini, bir parçalanmışlık içinde yansıtmaya eğilimlidir, ancak parçalanmışlığı, ardından ağıt yakılması gereken bir kayıp gibi gösterir. Oysa parçalanmışlık, gelip geçicilik ve tutarsızlık, postmodernizmi pek üzmez, tersine eğlendirir" (s.220).
Bilginin araçsallaştırılması, toplumsal yıkımlar ve belirsizlik modern dönemde parçalanma olarak sanat dallarında kendini göstermişse de postmodern döneme gelindiğinde, adeta dünyayı bu haliyle kabullenmek hâkimdir. Acıdan çok sıkıntı, kaos, belirsizlik, boşluklar içeren bir edebi tarz gelişir.
Bizde Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar" kitabı, postmodern edebiyatın en bilinen (ilk) örneği olarak gösterilse ve postmodern masallar hakkında az sayıda çalışma yapılsa da zaten kendisi zamansız, tarihsiz, akılla kavranamayacak kadar gerçek dışı, ancak hakikat sahibi olan ve halk edebiyatı türlerinden biri olan masalın postmodern versiyonları, sosyal medyanın verdiği destekle durmaksızın yazılıyor gibidir.
Postmodern edebiyatın kavramlarından birkaçını burada, bu olgu üzerinden masalsılık şeklinde değerlendirmeye çalışacağım.
Diplomasızlık mı metinler arasılık mı?
Önce kısa bir hafıza yoklamayla, ne olmuştu? Haber spotlarından:
"Çerkezköy Devlet Hastanesi'nde yaklaşık 1 yıldır kendisini pratisyen hekim olarak tanıtan A. Ö.'nün sahte doktor olduğu ortaya çıkmıştı. Tıpta Uzmanlık Sınavı'nda (TUS) 81 puan alarak çocuk doktoru olduğunu ifade eden A.Ö.'nün mesleki bilgisi konusunda verdiği çelişkili ifadelerin ardından durumundan şüphelenen diğer doktorlar durumu bildirmiş ve sahte doktor tutuklanmıştı."
Sahte doktorun "inanılmaz" hikayesini dedektif titizliğinde takip eden medyanın gücü sayesinde, bir anda ortaya sayısız kanıt döküldü.
Bu ilgi olmasa, sadece bir yıllık bedeli 12 bin lira tutan ders kitapları için babasının traktörünü sattığını, kendisine "Çapa'nın gururu" yazılı çelenk gönderdiğini, teşekkür plaketleri yaptırdığını, çantasında sürekli steteskop taşıdığını, ameliyata girdiğini (kıskanç bir astsubay sevgilinin ihbarı olmasa belki de bu "peri masalı"nı sürdüreceğini) bilemeyecek, hiçbirini öğrenemeyecektik.
Sağlıkta şiddet, hastane randevularında yaşanan güçlükler, kanser ilacı gibi önemli ilaçların ve çocuk aşılarının son dönemde bulunamaz oluşu, koruyucu/önleyici sağlıktan hastanın bir müşteri gibi görülüp, değerlendirildiği piyasalaşmayı gündemde tutmaktansa bu tehlike, bu haber; toplum sağlığı açısından daha büyük ve önde tutulması gereken büyülü bir "farmakon" anlaşılan...
Sahte doktorun bu denli tepki çekmesine neden olan en özel gücü, tıp fakültesi eğitimi almadan hem ailesini hem eğitim araştırma hastanesindeki çalışma arkadaşlarını, pek bilinemese de bazı hastaları, çok uzun süre doktor olduğuna ikna edebilmesi...
Düz anlamıyla "sahte=diplomasız" olarak zihinde çağrışan bu duruma aşinalığımız var oysa. Diploma iddialarının en bilinen ismi olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında yapılan birçok haberde, gazetecilerin araştırma kitaplarında ve tabi sosyal medyada, metinler arasılığı anıştırır halde diplomasızlık tartışılmıştı. Belki kurgu eser olarak da yazan mevcuttur.
Ayrıca "doktora" tezini başkasına yazdırdığı ve yazan kişiyi de devlette varlık fonlarının tepelerine getirdiği iddia edilen eski Hazine ve Maliye Bakanının bir gecede, Instagram istifasıyla "sihir" gibi gözden yitmesi de masallardaki gibi bir büyüsel gerçeklik, insanları da bu duruma ikna ile yeniden ve yeniden bir masal yazmak değil mi?
Karnavalesk bir atmosfer
Rusyalı kültürbilimci Mikhail Bakhtin'in aslında romanlar için kavramsallaştırdığı "karnavalesk" kavramı hayatın dayatmalarını, tabu ve yasaklarını bir süreliğine durdurarak; yerine eğlencenin, mizahın geçirildiği; bu anlamda her tür kutsala dokunulan, normalde görmezden gelinen bedensel anomalilerin, atıkların sahnede yer aldığı, iktidarda olan her türlü işleyişin, yapının alaya alınarak, parodileştirilerek eleştirildiği, "özgürleştirici" bir anlatı biçimi.
Yurda yerleşme, sahte de olsa bir hastane kimliği edinme, sahte diplomalar, çelenkli kutlamalar ve teşekkür plaketleri gibi; normal bir zekanın asla başaramayacağı kadar karnavalesk; "şenlikli" bu planlamanın, Külkedisi masalı ile de benzeşen yanları var. O benzeşmeyi ise; "madem bu kadar çok istiyor, bu kadar emek harcamış; ayağını sürüyerek işe giden doktorlar yerine bu kızı doktor yapalım, onu okutalım," diyerek Külkedisi Masalı'na göz kırpan gazetecinin bakışından, karnavala dahil ediyorum.
Karnavalesk haberlere aşinayız zaten. "Kadavraya don giydirilmesi" her ne kadar 2017 yılından kalan bir haberse de, aynı haberde geçen "kurumsal cin hastanesi" gibi uygulamalar pek tutmamış olsa gerek... Cin çıkarma, büyü bozma gibi uygulamaların bugün, merdiven altı olarak tabir edilecek, kaliteyi bozan tekrar yazımlarını ise "Tik Tok" platformu bol bol sunuyor.
İroni, pastiş, masal ve mitlerin yeniden yazımı
Postmodern edebiyatın, üst ara başlıktakiler gibi kesitler halinde haber olarak sunulan (yazılan) ve örnek bir vaka olan "bir varmış bir yokmuş sahte doktoru"na indirgenebilecek başka kavramları daha var...
"Bu kadar da olmaz" denilen her şeyin yaşandığı bir dönemde, yaşanan tüm kural dışılıklar, ihmal ve suçlar bazılarımıza bu yazıdakine benzer bir "ironi" gibi gelmeye başladığında, köken anlamı hem zehir hem şifa olan "farmakon"un (ilaç-tıp) hayatta kalma derslerine etkilerini yeniden konuşmalıyız diye düşünüyorum. (AT/SD)
* Erkman Akerson, F. (2019). Edebiyat ve Kuramları. İstanbul: İthaki Yayınları.