Bu yazının hangi pornografi-pornografiden ne anlıyoruz, pornografinin gündelik hayata sirayet etme biçimleri pornografiye bakışımızı ne kadar belirliyor gibi basit soruları var.
Daha zor soruları ise: Pornografiyi yasaklayanlar ve pohpohlayanların durduğu yer ne kadar farklı? Pornografinin muhafazakâr ve haliyle ataerkil toplumlarda daha çok tüketilmesi tesadüf olabilir mi? Ya da Türkiye'nin kadın-erkek eşitliği verilerinde dünya 126.sı iken porno tüketiminde dünya ikincisi olması da tesadüf olabilir mi?
Tabi ki cevapları bir yazıda bulmak güç, daha çok tartışmaya ihtiyaç var elbette ama bunları düşünmeye ve tartışmaya az da olsa katkı ve vesile olur umarım...
Pornografi söz konusu olunca Laura Mulvey'ın Görsel Haz ve Anlatı Sineması makalesine -ne düzeyde bilir ya da anlar olursak olalım- muhakkak atıf yapmak adetini yerine getirmek gerekir! Malum, 1974 yılında yazılmış, feminist bir makaledir. Aynı zamanda en çok atıf yapılan makalelerden biridir ki "Görsel Haz ve Anlatı Sineması" Üzerine, King Vidor'un Duel in The Sun'ının (1946) Esiniyle Sonradan Düşünülenler adlı devamı da vardır.
Mulvey 3. Filmmor Kadın Filmleri Festivali'nde konuğumuz olduğunda, gecelerce makalesini tartışmak isteyen bizlere 35 yıl önce yazılan bir makalenin hala güncel olmasının verdiği hüznü anlatmıştı.
Ve makaleyi yazdığında kısa süre sonra unutulacağına zira kadınların kısa süre sonra her şeyi değiştireceğine olan inancını... Pornografinin tarifine geçmeden, keşke hala güncel olmasaydı ama kabaca Mulvey'ın altını çizdiği noktalara bakalım:
- Fallusu sembolik bir varlık olarak üreten, kadının yoksunluğu; fallusun işaret ettiği yoksunluğun giderilmesini kadının arzusu olarak temsil eden ataerkil bilinçdışının film biçimini-yapısını belirlediği,
-Erotik olanın egemen ataerkil düzenin dilince kodlandığı,
-Sinemanın sunduğu olası hazlar: skopofili: gözetlemecilik ve voyorizm: dikizcilik. Ve Skopofilik güdü: bir başka kişiye erotik bir nesne olarak bakmadaki haz.
-En uç noktada, bir sapkınlık halinde sabitleşebilen, tek cinsel tatmini, nesneleşmiş ötekini, etkin denetleme anlamında seyrederek sağlayabilen takıntılı röntgencileri üreten, öteki kişilere obje gibi bakmaktaki haz için erotik bir temel olarak varlığını sürdüren skopofilik etkin güdü,
-İzleyicilerin sinemadaki durumlarından en aşikar olanı, onların teşhirciliklerinin bastırılması ve bastırılmış arzunun oyuncuya yansıtılması hali,
-"Erotik olanın" göstereni olan kadın, haz ve özdeşleşmenin kurulmuş kalıplarının erilliği bir "görüş noktası" olarak kabul ettirmesi.
Tüm bunların ve daha fazlasının en uç noktadaki örnekleri porno filmler ki bu tespitler feministlerin pornografiye karşı durmalarının da temel çıkış noktalarına denk düşer.
Ve Mulvey'in makalesi hala güncel çünkü cinselliğin performans, yanılsama, fetişleştirme, şeyleştirme ya da metalaştırmaya varan temsillerinin de belirli bir etkisiyle gittikçe kavram olarak da içi boşaltılan "cinsel özgürlük"ten yetmişli yıllardakinden çok daha uzağız.
Çünkü eril -röntgenci, dikizlemeci ve denetçi- bakışa-hazza dayalı cinselliğe dair ezberler ve pornografi özgür bir cinselliğin önünde baskıcı ve muhafazakâr yaklaşımlar kadar belirleyici bir engel olarak hala ayakta duruyor. Ama nadiren sorun olarak görülüyor hatta yer yer özgürlükle bile ilişkilendirilebiliyor.
Diğer yandan, Michael Foucault'nun Cinselliğin Tarihi'nde dikkat çektiği üzere,cinsellik (ve kadınlar gibi sembol-gösterenleri) neredeyse tüm modern muhafazakâr toplumların hem başlıca görmezden gelinen-üstü örtülen tabusu hem de muhafazakâr "ahlakın" dolaylı olarak da olsa sürekli vurgulanan-altı çizilen fetişi olmaya devam ediyor.
Üstünü örtenlerle altını çizenler her zaman aynı olmasa da her ikisi de aynı muhafazakâr konumun iki yüzünü oluşturuyor aslında. Bir şeyin bu kadar üstünün örtülmesi ya da bu kadar altının çizilmesi aynı muhafazakâr noktaya çıkıyor çünkü: ister tabulaştırsın, ister fetişleştirsin her durumda onu doğallığı-olağanlığından uzaklaştırarak şeyleştiriyor.
Pornografi
Pornografiden, genellikle, istismar ve sömürü de içeren, eril röntgenci-dikizci, dişil olanı denetleme ve nesneleştirmeye ve hatta şeyleştirmeye dayalı haz ürünlerinin satın alınabilir ya da tüketilebilir, sıradanlaşmış ve yaygınlaşmış üretim ve ticareti kast edilir ve anlaşılır. Ama daha fazlasıdır da.
Zira fetişleştirilen ya da fetişleşmesi arzulanan her şeyin pornografiye, pornografik olan her şeyin fetişleşmesi arzulanan her şeye içkin hale geldiğini görmek durumundayız. Yani pornografik olmayan bir fetiş ya da fetiş olup pornografik olmayan bir şey kalmaz hale geldikçe pornografi gündelik hayatta daha da yaygınlaşmakta.
Militer alanlara, mizahtan futbola kitlesel fetiş alanlarına, medyaya tıpkı şiddet gibi pornografi de bu kadar kolay sirayet ediyor, yaygın arzı ve tüketimi söz konusu olabiliyor. Pornografinin çekiciliği kadar pornografiye liberal yaklaşımlar da tam bu ahval içinde mümkün olabiliyor.
Cinsiyet ve cinselliğe dair sorun ve meselelerin farkında olanlar için de pornografinin cinselliğin özgürce ve apaçık ifade edilebilmesi için belirli bir alan ve imkân yarattığı fikriyatı da bu halden bir çıkış yolu olarak gözükebiliyor...
Pornografi derken bir sektör-endüstri olmaktan çoktan çıkmış, gündelik hayatın her alanına sirayet eden eril bir şeyleştirme fikriyatından söz ediyoruz. Bastırılmış arzular ve güdülerin ikame edildiği bir tatminden değil tatminsizliği baki ve sürekli kılma halinden ve bu güdülerin istismarı ve metalaştırılmasından söz ediyoruz.
Diğer yandan cinsellikle ilgili fetişlerin ne kadarının 'doğal' ne kadarının ezberlenmiş olduğunu fark etmek elbette oldukça zor. Bu kadar doğal bir edimi bu kadar zor ve karmaşık hale getiren toplumsal kodlamalarla değil başa çıkmak ayıklamak bile çok zor...
Şu kadarını kestirmek zor değil ki cinsel edim derken ötekileştirmediğimiz birisinin ya da kendimizin öznelliği, özgünlüğü, özneliği ve özgürlüğünü yadsımayan edimlerden söz edebilmeliyiz.
Oysa özgün ve özgür cinsel edim, özne-özne ilişkilerine bu kadar uzak iken pornografik bir cinsel gösteri sürekli perdede, sahnede, göz önünde tutulur iken cinsiyetler ve cinselliğin gösteriden eyleme dönüşmesi yani özgürleşmesi olanağı maalesef çok uzak görünüyor.
Yani muhafazakâr olan pornografi, pornografik olan muhafazakâr olduğu içindir ki bizim gibi toplumlarla pornografi bu kadar çekicidir, bu kadar yaygın olarak üretilir ve tüketilir.
Sinemada Pornografi
Sinemada cinselliğin temsili ise ayna teorisinin yinelemesinden, gündelik hayatın pornografisinden öteye gitmez. Çünkü bir filmi kimin, kimin için, nasıl bir bakışla yaptığı sinemadaki cinsellik temsilini de belirler.
Genellikle eril-pornografik bir temsil söz konusu olsa da bu alanda farklı arayışları da gözden kaçırmamalı. Zira bir filmi pornografik yapan cinselliğin temsiline ne kadar, nereye kadar yer verdiği değil nasıl temsil ettiğidir. Yani muhafazakâr cinsellik temsillerini ne kadar yeniden üretip üretmediğidir.
Örneğin iki farklı yaklaşımdan iki sinemacı, Lars Von Trier ve P.P. Passolini'yi pornografik yapan filmlerinde cinselliğin temsilinde nereye kadar gittikleri değil kameranın-yönetmenin bakışıyla eril görsel hazza dayalı bakışın ne kadar örtüştüğü, fetişleştirme, özellikle kadınları şeyleştirmeye dayalı cinsellik temsilleridir. Peki, cinselliğin sinemada -ve genel olarak- pornografik olmayan temsilleri mümkün müdür? Nasıl mümkün olabilir?
"Alternatif Pornografi"
Cinsiyet ve cinselliğe dair edimlerin özgürleşmesi gereğinde hemfikir olsak da, tüm dünyada, (Lezbiyen, gay, biseksiüel ve transcinsiyet) LGBT ve queer hareketler ile feministler arasında, hatta feministlerle feministler arasında süren pornografi tartışması tam da "nasıl mümkün olacağı" ile ilgili gibi görünüyor.
"Feminist pornografi " ve ya da "alternatif pornografiden" söz eden LGBT ve Queer hareketlerin pornografi konusundaki önerileri var olanın içeriden bir yapı bozumuna işaret ediyor.
Ama asıl soru şu ki: özellikle Judith Butler'ın esinlediği tüm bela-fetişleri farklı temsil ve performanslar ile içeriden alt üst ederek fetiş olmaktan çıkarma hali pornografiye de uyarlanabilir mi?
Ya da ortaya çıkana "alternatif pornografi" denebilir mi? Ya da olumsuz bir kavram-olguyu toptan reddetmek mi yoksa içini tamamen boşaltmak-içini farklı doldurmak mı ehvendir?
Şüphesiz her ikisi de tartışmaya muhtaç yöntemler ama pornografi gibi sektör olmayı çoktan aşmış, güçlü ve yaygın bir zihniyet söz konusu olduğunda her ikisi de ehven-i şermiş gibi görünüyor.
Ya da başka bir deyişle cinsiyet meselesini atlayarak cinselliğin özgürleşmesi ne kadar mümkünse bu iki yolla da pornografiyi elemine etmek ya da kendisi olmaktan çıkarıp alternatifi haline getirmek o kadar mümkün olabilir.
Diğer yandan pornografiyi toptan reddeden bizler için de pornografik görsel hazla bir düzeyde ilişki kurma şaibesi söz konusudur maalesef. Çünkü baskılanmayan ve belirlenmeyen bir haz deneyimine maalesef çok yabancıyız. Çoğunlukla cinsiyet ve cinsellik kadar hazzı da öğreniriz çünkü.
Sonra da öğrendiklerimizi unutmaya, baskılanmadan ve belirlenmeden yeniden keşfetmeye çalışırız ama bazen nafile bazen çok zor bir çabadır... Üstelik pornografiyi yasaklayanlarla pohpohlayanların aslında aynı muhafazakar bütünün parçaları olduğunu atlayarak pohpohlayan tarafa geçme tehlikesini de içerir.
Muhafazakâr toplumlarda denenebilecek bir yol da fetişleri sıradanlaştırarak fetiş olmaktan çıkarmak olabilir ama bunda fetişleri yeniden üretme ve sürdürme ihtimalinin nasıl bertaraf edileceği en önemli sorundur. "Alternatif porno" olarak bile adlandırmak bu ihtimali güçlendirir.
Pornografinin yasak olduğu oranda yaygın olması, cinselliği bastıran, yasaklayan, cinsiyet hiyerarşileri ve cinsel karşıtlıklara dayalı toplulukların en çok pornografi tüketen toplumlar olması da tesadüf değildir. Öyle ise bu arayışın adının ve içeriğinin pornografiyle hiç alakası yoktur ve zaten olmaması gerekir.
Bir şeyi pornografik yapan cinselliğin muhafazakâr bir temsilinin söz konusu olup olmadığı kadar bu temsile eşlik eden etik düzlemdir de. Yani üretimin kendisini talep, satın alınırlık, tüketim düzeyinin mi etik bir yaklaşımın mı belirlediği sorusu pornografiyi belirleyen temel sorulardan biri.
Farklı nedenlerle de olsa cinsellik bu kadar bastırılmış-tatmin edilmemiş bir güdü-takıntı olduğu sürece ve şiddet gibi pornografi de bu kadar tüketilir, talep görür iken bu etik zeminin sağlam ve inandırıcı durması da hiç mümkün gözükmüyor.
Cinsiyet ve cinselliğe dair algı ve edimlerimizin özgürleşmesi için pornografi bir araç olamayacağı gibi özgün ve özgür cinsellikleri-cinsel öznelikleri çalınmış ve parçalanmış olan kadınlar ve LGBTT bireyler ve hatta erkekler için, pornografi var olduğu sürece cinsiyet ve cinselliğe dair algı, edim ve eylemlerimiz de asla özgür olamayacak... (MÖ/EÖ)
Notlar:
- Laura Mulvey'in her iki makalesi de www.filmmor.org / yazı-yorum'dan okunabilir.
- Bu yazı, dışsal ve öznel nedenlerle bir TV programında ya hiç ifade edemediğim ya da yanlış ifade ettiğim pornografiye dair öznel-ortak feminist itiraz noktalarını derli toplu ifade edebilme ihtiyacı ve -vesilesi bir yana- kendisi hayırlı ve yararlı bir tartışmayı sürdürme dileği ile yazıldı.