Geçenlerde sona eren Saraybosna Film Festivali’nde en iyi belgesele verilen Heart of Sarajevo (Saraybosna’nın Kalbi) ödülünü kazanmış olan Şişeciler (Flašaroši/Bottlemen) Avrupa’nın en büyük ve çevreye en zararlı çöplüklerinden birine dikkatimizi çekiyor.
Nemanja Vojinović imzalı 2023 Sırbistan/Slovenya ortak yapımı 84 dakikalık belgesel büyük ümitlerle pet şişe toplayıcılığına soyunmuş Romanlar’ın kölelik seviyesindeki vaziyetlerine parmak basıyor. Filmin toplum tarafından dışlanan ve ayrımcılığa tabi tutulan çaresiz kahramanları bu işten medet umar haldeyken, geçen zaman içinde patronların sömürü düzeninden dolayı bellerini bir türlü doğrultamıyor. Mütemadiyen yanıp etrafa zehirli dumanlar saçan çöplükte her an büyük bir patlamanın veya çökmenin tehdidi altında çalışan şişeciler, çöp kamyonları, iş makinaları ve binlerce martının yarattığı kakofoninin ortasında, tasavvurumuzdaki cehennemi andıran kaotik bir ortamın içinde uğraşıp didiniyorlar.
Endüstriyel tasarımda devrim şart!
Muhtelif meşrubatlar ve bilhassa su içeren pet şişelerin kullanım rahatlığı tüm dünyayda bir pandemi gibi yayılmış durumda. Yanımızda suyla doldurduğumuz bir termosu sorumluluk sahibi insanlar olarak taşımak varken refleks halinde pet şişe içindeki sulara sık sık para veriyor, özellikle güneş ışınlarına maruz bırakılmış olanlarda kanserojen plastik tadını alabiliyor, üstelik muhtevasını tükettikten sonra şişeleri çöp kutusuna taşıma zahmetine çoğunlukla katlanmıyoruz.
Bu şekilde davranarak, gittikçe artan fiyatlara satın almak zorunda bırakıldığımız suyun kaynaklarına çöreklenmiş endüstrinin ekmeğine yağ sürmekten öteye gidemediğimiz kesin.
Gezegen çapında kullanılan pet şişelerin sanıldığından çok daha azı geri veya ileri dönüşüme tabi tutulurken endüstriyel tasarım hususunda köklü değişikliklere gidilmesi gerektiği şüphe götürmez bir hakikat.
Çevreyi düşünemeyecek vaziyetteki filmin kahramanları için pet şişeler maaş manasına gelse de aldıkları aşırı düşük ücretler onları kısır bir döngüye sokuyor ve düzlüğe çıkma ihtimallerini tamamıyla ortadan kaldırıyor. Asla görmedikleri ve tanışmadıkları patron, ekibin lideri olma görevi verilmiş kişiyle telefon irtibatı kurup direktifler veriyor, çuvallara sıkıştırılarak doldurulmuş petlerin miktarından başka bir şeyle alakadar olmuyor.
Resmî herhangi bir işveren/işçi ilişkisi olmadığı için kahramanlarımızın kendilerini aniden işsiz bulmaları da işten değil.
50 yıllık çöplük
Belgrad’ın yanıbaşındaki Vinča çöplüğünde sık sık büyük yangınlar çıkıyor, dumanlar başkentin atmosferini soluk alınamaz hale getirdiğinde şanlı başkentin belediyesi halka pencerelerini kapatma telkininde bulunmakla yetiniyor! Üstelik herhangi bir çevrecilik tedbiri alınmamış olmasının yanısıra, heyula gibi çöplük Avrupa’nın ilk mühim yerleşimlerinden biri olduğu bilinen Neolitik çağ merkeziyle dip dibe.
Gezegenimizi kurtarma ve endüstrileri steril bir imaja kavuşturma furyası adeta bir modaya dönüşürken muhteşem çöplüğümüz de yavaş yavaş bio-gaz tesisine evrilmek suretiyle kahramanlarımızın işsizliğe doğru yol almasına sebep oluyor.
Belgesel boyunca yakından tanıyıp ekip lideri olarak çöplük ziyaretimizde bize adeta mihmandarlık etmiş olan Yanika’ya şefkat duygularıyla bağlanıyoruz desem yalan olmaz. Eski boksör olmasına rağmen otoriter davranmamasını, söz dinlemeyen ve işini kaytaranlarla baş edemeyip ayrıcalıklı gibi sunulan görevini bırakmasını da takdir etmemek ne mümkün!
Filmin genç yönetmeni Nemanja filmini yalnız mevzubahis çöplüğün şişe toplayıcılarına değil, tüm yeryüzündeki pet şişe toplayıcılarına atfetmiş.
Belgesel boyunca martı, karga, leylek ve köpek ahalisiyle kıyamet sonrası bir atmosferle yarışabilecek, çağdaş ifadeyle “atık” alanında ter dökerken izlediğimiz şişecileri son anlarda kameraya hatıra fotoğrafı çektirircesine poz verirken görüyoruz.
Genciyle yaşlısıyla, uzun süredir karşılaştıkları tüm müşküllere rağmen bize gülümseyebilmeleri bir hayat dersi verir nitelikte. Üstelik kahramanlarımıza veda ettiğimiz ayrılık anında Makedon Esma Recepova’nın Romano Horo’su gözlerinizin dolmasına bile sebep olabilir.
Mühim olan, belgeseli bir sefalet pornosu olarak algılamayıp ayrıcalıklı hayatlarımızda pet şişe şımarıklığına son vermek suretiyle içine battığımız tüketim lüksü şuursuzluğundan silkinmemiz ve sorumlu çevreciler haline dönüşmemiz. (MT/AS)