Pelosi'nin Tayvan ziyaretinden. (Foto: AA)
Dünya, 3. Dünya Savaşı'nın eşiğinde mi?
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ettiği 24 Şubat 2022'den bu yana biraz da tedirginlikle dillendirilen bu soru, son günlerde yeniden akıllarda.
ABD Temsilciler Meclisi'nin Demokrat Partili Başkanı Nancy Pelosi'nin Çin'in tüm "uyarılarına" rağmen Hint-Pasifik ülkelerine resmi ziyaretleri kapsamında Malezya'dan Çin'in "kendi toprağı" olarak gördüğü Tayvan'a geçmesi, bölgedeki suların da ısınmasına sebep oldu.
Havalanan ABD ve Çin savaş uçakları, Çin savaş uçaklarının Tayvan Boğazı'nı geçtiği iddiaları, bölgeye gönderilen savaş gemileri, Tayvan ordusunun teyakkuza geçmesi derken 2 Ağustos'ta - tabiri caizse - tüm dünyanın gözü ABD-Çin-Tayvan arasında yaşananlardaydı.
Nancy Pelosi, ülkede gerçekleştirdiği temasların ardından ertesi gün başkent Taipei'den ayrıldı. Fakat ülkeye yaptığı ziyaretin daha uzun bir süre gündemde kalacağını tahmin etmek pek de zor değil.
Peki, Nancy Pelosi, ABD Başkanı Joe Biden'ın bile sıcak bakmadığı Tayvan ziyaretini her şeye rağmen neden gerçekleştirdi?
Bu soruya cevap vermek için belki de Pelosi'nin siyasi kariyerine biraz daha yakından bakmak gerekiyordur...
Pelosi, 1991'de Tiananmen Meydanı'nda
"30 yıl önce iki partiden üyelerin olduğu bir delegasyon ile birlikte Çin'e gittim. Burada, Tiananmen Meydanı'nda siyah-beyaz bir pankart açtık. Pankartta şöyle yazıyordu: 'Çin'de demokrasi için ölenlere.'"
ABD Kongresi'nin alt kanadı olan Temsilciler Meclisi'ne 2007-2011 döneminde de liderlik eden Pelosi, son Tayvan ziyaretinin hemen öncesinde Washington Post gazetesi için kaleme aldığı makalede, 1991'de Çin'e yaptığı ziyareti ve orada yaşananları bu sözlerle anlattı.
1989'da Çin'de yaşananları yeniden hatırlamak gerekirse; Çin ordusu, 4 Haziran 1989'da Tiananmen Meydanı'nda devam eden demokrasi yanlısı protestolara katılanların üzerine ateş açmış, Çin Kızılhaçı'na göre askerlerin saldırısında 2 binin üzerinde kişi hayatını kaybetmişti.
Dolayısıyla, bundan yıllar sonra dönüp o günlere baktığımızda bu, şu anlama geliyordu: Aynı zamanda ABD'nin ilk kadın Temsilciler Meclisi Başkanı olan Pelosi'nin 2 Ağustos'ta tüm uyarı ve endişelere rağmen Tayvan'a gitmiş olması, Çin'e karşı aldığı ilk tavır değildi.
"Geleceğin meclis başkanının ilk kazanımı"
Los Angeles Times'tan Jennifer Haberkorn, Pelosi'nin yazısında atıfta bulunduğu "Tiananmen Meydanı olayını" özetle şöyle anlattı:
"1989 yılında Pelosi Tiananmen Meydanı'ndaki protestoları izliyor ve bir şey yapmak istiyordu. ABD'deki Çinli öğrenciler için öğrenci vizesi gerekliliğinin kaldırılmasını öngören bir tasarı hazırladı. Ülkelerinde zulüm ile karşılaşabilecekleri korkusuyla tasarı için hızlıca destek buldu.
"Pelosi'nin lobi faaliyetleri ile birlikte tasarı Temsilciler Meclisi'nden ve Senato'dan geçti, fakat dönemin başkanı George H.W. Bush'a takıldı.
"Temsilciler Meclisi, vetoyu hükümsüz kıldı. Bush, Senato'yu benzer bir şey yapmamaya ikna etti, ama aynı şeyi hayata geçiren bir kararname yayınlamayı kabul etti. Bu, geleceğin Meclis Başkanı için bir kazanımdı.
"İki yıl sonra, Pelosi ve Kongre'nin diğer iki üyesi protestolarda ölenler için Tiananmen Meydanı'nda bir destek gösterisi düzenledi.
"Üç Kongre üyesi, Pekin'de kendilerine eşlik eden resmi görevlileri atlatarak meydanı ziyaret etti; ABD medyası da peşlerindeydi. Ellerindeki beyaz güllerle birlikte üzerinde şu cümlenin olduğu siyah bir bayrak açtılar: 'Çin'de demokrasi için ölenlere.' Çinli yetkililer vekilleri meydandan kovaladı."
28 years ago, we traveled to Tiananmen Square to honor the courage & sacrifice of the students, workers & ordinary citizens who stood for the dignity & human rights that all people deserve. To this day, we remain committed to sharing their story with the world. #Tiananmen30 pic.twitter.com/7UqiJVRS3t
— Nancy Pelosi (@SpeakerPelosi) June 4, 2019
Mektuplar ve diplomatik boykot çağrıları
Öte yandan, Nancy Pelosi'nin Çin hükümetlerine karşı eylemleri, Tiananmen Meydanı'na yaptığı ziyaret ile sınırlı değildi.
Örneğin, Pelosi, 2002 yılında dönemin Çin Devlet Başkan Yardımcısı Hu Jintao'ya Çin ve Tibet'teki aktivistlerin tutukluluğu hakkında endişelerini dile getiren ve serbest bırakılmalarını talep eden dört mektup vermeye çalışmış, fakat Hu mektupları almayı kabul etmemişti.
Pelosi, bundan 7 yıl sonra artık Çin Devlet Başkanı olan Hu Jintao'ya elden başka bir mektup iletmiş, söz konusu mektupta ünlü muhalif Liu Xiaobo da dahil siyasi mahpuslar için özgürlük talep etmişti.
Dönemin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi, aynı dönemde Çin'deki insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek ülkenin Yaz Olimpiyatları'na ev sahipliği yapmasına da karşı çıktı. Bunda başarısız olunca dönemin ABD Başkanı George W. Bush'a 2008'deki açılış törenini boykot etme çağrısı yapan Pelosi, Bush'un da açılış törenine gitmesine engel olamadı.
Takvimler 2022'yi gösterdiğinde, Pelosi benzer bir "diplomatik boykot" talebini 2022 Kış Olimpiyatları için yaptı. Bu sefer, altını çizdiği konu, Çin'deki Uygurların maruz kaldığı muameleydi.
"Anlaşmalardan önce idealler"
Pelosi'nin eski çalışanı ve halihazırda ABD-Çin Ekonomik ve Güvenlik İnceleme Komisyonu'nun bir üyesi olan Carolyn Bartholomew'a göre, Pelosi'nin Tayvan'a yaptığı son ziyaretin yarattığı krizi "Çin hükümetinin ona pek de hayran olmadığı" bağlamında görmek gerekiyor:
"ABD-Çin ilişkilerindeki insan hakları, silahsızlanma ve ticaret gibi bir dizi konudaki liderliği sebebiyle ona kızgın durumdalar."
Dahası, "Pelosi'nin Çin'in insan hakları ihlalleri karşısında erken bir eylem çağrısı yapmış olması" sadece Çin hükümetleri ile değil - aslında son dönemde Joe Biden örneğinde de gördüğümüz gibi - birlikte çalıştığı ABD başkanları ile de anlaşmazlıklar yaşamasına sebep oldu.
Pelosi, "ABD hükümetinin araçlarını Çin'deki koşulları iyileştirmek için" kullanıyordu. Fakat bu yönde attığı adımlar, hem kendi partisinden hem de Cumhuriyetçi Parti'den başkanlar ile sorunları beraberinde getiriyordu.
Örneğin, Pelosi'nin biyografisini yazan yazar ve gazeteci Molly Ball'ın aktardığına göre, Pelosi, Demokrat Partili ABD Başkanı Bill Clinton'ı Çin ile olan ticari ilişkilerin ülkede insan hakları alanında yaşanan gelişmeler üzerine kurulmaması sebebiyle "sert bir şekilde eleştirmişti."
Diğer bir deyişle, "Anlaşmalardan önce idealler" diyen Pelosi'nin bu tutumu, söz konusu ticari çıkarlar olduğunda da geçerliydi.
Yani, Bartholomew'un da ifade ettiği gibi, Pelosi'nin Tayvan'a yaptığı son ziyaret, aslında "en başından beri yaptıklarının bir parçasıydı."
Buna göre, "Pelosi'nin 1990'ların başında odak noktası insan hakları olsa da bu odak, sonrasında silahsızlanma ve ticarete doğru genişledi. Fakat Pelosi, son 33 yıldır bu konularda tutarlı olmayı sürdürüyor."
"Otokrasi ve demokrasi arasında seçim"
Nancy Pelosi'nin kendisi ise Tayvan'a yaptığı geziyi, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında şöyle gerekçelendirdi:
"Aslına bakılacak olursa, biz bu ziyareti dünyanın otokrasi ve demokrasi arasında bir seçim ile karşı karşıya kaldığı bir dönemde yapıyoruz.
"Rusya, Ukrayna'ya karşı planlanmış, yasadışı savaşını sürdürürken ve aralarında çocukların da olduğu binlerce masum insanı öldürürken Amerika'nın ve müttefiklerimizin otokratlara asla teslim olmayacağımızı net bir şekilde ortaya koymamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
"Nisan'da iki partiden Kongre üyelerinin de olduğu bir delegasyona liderlik ederek kuşatma altındaki ülkeye ABD tarafından yapılan en üst düzey ziyareti gerçekleştirdiğimde Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye halkının Ukrayna ve dünya için demokrasiyi savunmasına hayranlığımızı iletmiştim.
"Tayvan'ı ziyaret ederek demokrasiye olan bağlılığımızı onurlandırıyor, Tayvan'daki ve tüm demokrasilerdeki özgürlüklere saygı duyulması gerektiğini bir kez daha teyit ediyoruz."
ABD'nin özellikle dünyanın farklı bölgelerindeki insan hakları ve özgürlükler konusundaki karnesinin Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi'nin ülkesi hakkında çizdiği tablo ile ne kadar örtüştüğü elbette tartışılır.
Fakat şurası bir gerçek ki Pelosi'nin siyasi kariyeri, 2 Ağustos'ta belki de milyonlarca kişinin - deyim yerindeyse nefesini tutarak - izlediği Tayvan yolculuğunun aslında çok da şaşırtıcı olmadığını gösteriyor.
Nancy Pelosi hakkında kısa kısaDemokrat Partili ABD'li siyasetçi, 1987 yılından bu yana California eyaletinden Kongre üyesi. 26 Mart 1940'ta ABD'nin Baltimore, Maryland bölgesinde dünyaya geldi. 1962 yılında Washington'daki Trinity College'ta Siyaset Bilimi alanında lisans eğitimini tamamladı. Bir yıl sonra Paul Pelosi ile evlendi. 2007 yılında ABD'nin ilk kadın Temsilciler Meclisi üyesi seçildi, bu görevi 2011 yılına kadar sürdürdü. 2019 yılından bu yana yeniden Temsilciler Meclisi Başkanlığı görevini sürdürüyor. |
(SD)