Çocuk işçiler… Kalem tutacak elleri tornavida tutan çocuklar... Okumayan ailelerine yardım eden çocuklar...
Kocamustafapaşa’da kurulan Salı pazarında çalışmak zorunda olan arkadaşlarla sohbet ettim. Bazıları yaz tatilini değerlendiriyor, bazıları ailesine yardım ediyor. Bazısı eve bakıyor. Hepsinin birbirinden farklılıkları var ama hepsinin ortak noktası çalışmak zorunda olmaları ve Çocuk Hakları Sözleşmesinden haberdar olmamaları.
Kardeşinin kalbi delik olduğu için tedaviye İstanbul’a gelen amcasının yanında babasıyla birlikte çalışan bir arkadaş, çocuk haklarını biraz bildiğini söylüyor. "Bizim oralarda (Siirt) pek bilinmez çocuk hakları, ama ben bilirim ki erkeklerin okutulup kızların okutulmaması bir hak ihlali. Bizim orada çok var böyle şeyler” diye özetliyor bildiğini.
"Peki başka neler biliyorsun" diyorum. Düşünüyor ve “Çocuklar çalışmamalı, okumalı” diyor. Sonra parasızlık, geçim zorluğu ve Siirt’teki okulların yetersizliğinden konuşuyoruz. "Okullar ve öğretmenler yetersiz” diyor. Siirt’e okul istediğini söylüyor.
"Manken değil çizgi film izlemek istiyorum"
Başka bir arkadaşla da başlayan sohbetimiz dönüp dolaşıp medyaya geliyor. “Ben manken görmek istemiyorum. Çizgi film görmek istiyorum. Belgesel izlemeliyim. Mankenleri değil” diyor. Çocuk haklarını bilip bilmediği soruyorum. Daha dördüncü sınıfa gittiğini, okulda işlemediklerini söylüyor. Biraz anlatmaya başlıyorum çocuk haklarını. İlgiyle dinliyor. Çok doğru şeyler olduğunu dile getiriyor. Sonuna ekliyor: “Çalışmak hak ihlaliymiş, bilmiyordum...”
Bir çorapçı tezgahına geçiyorum. Oradaki arkadaş yaz tatilini değerlendirmek için geldiğini söylüyor. "Çalışmıyorum, yardım ediyorum" diyor. Ardından yanında çalıştığı tezgah sahibi öfkeyle ayaklanıp “Bu çocuk çalışmıyor, yardım ediyor. Ailesinin haberi var. Siz gidin gerçekten çalışanlarla konuşun” diyip bir hışımla çocuğu kolundan çekip başka bir tarafa sürüklüyor.
Ben de oradan ayrılıyorum. Ama düşünmeden edemiyorum. Çocuk haklarının konuşulması bu kadar yasak olmamalı, hakkını öğrendiği için bir çocuğa kızmamalı.
"Park istiyoruz"
Yeşillik satan bir tezgahın önünden geçerken tezgahın gerisinde yaşları 5 ile 11 arasında değişen dört çocuk takılıyor gözüme. Konuşmaya başlıyoruz. Okula gidenler okullarından ve öğretmenlerinden çok memnun olduklarını ama oyun oynayacak alanlarının olmadığını söylüyorlar.
En büyüğü çıkıp “Ben futbol oynamak istiyorum. Ama oynayacak yer yok. Mahallede oynayınca da kızıyorlar. Gürültü yapıyormuşuz” diyor. “Park istiyoruz” diyorlar hep birlikte.
Çocuk haklarını kabul ettik, altına imza attık. Birkaç okul yaptık. Görevimiz bitti. Bu sizin göreviniz değil. Hatta yapmanız gerekenin yarısı bile değil.
Biz park istiyoruz . Okul istiyoruz, çalışmak zorunda kalmamak istiyoruz . Ülkenin her yerine hastaneler açılsın istiyoruz. Geleceğimizi bu şekilde elimizden alamazsınız. Bizlere “gelecek” gözüyle bakıyorsunuz ama geleceğiniz için bir şey yapmıyorsunuz. Çalışan arkadaşlarımızın geleceği maddi sıkıntılar yüzünden yok oluyor.
Bu haksızlık. Biz her şeyden öte çocuk haklarının tam olarak uygulanmasını istiyoruz. Belki o zaman bütün sorunlar çözülür. Belki o zaman çalışma zorunda kalmaz çocuklar.
Salı pazarı esnafına çok teşekkürler.(DT/EÜ)
* Deniz Türkeş, 14 yaşında.