Paha biçilmez günlerden geçtik. Hepimiz hem baş döndürücü zaferi ve mutluluğu, hem de polis şiddetinin yarattığı korkuyu ve sokak direnişimizin şimdilik kırılmasının getirdiği hüznü yaşadık.
Gezi Parkı'nın vahşi bir müdahale sonucu boşaltılmasının ardından İstanbul ve birçok ilde sokaklarda tekrar canlanan isyan mahallelerdeki parklara ve mahalle ahalisinin oluşturduğu forumlara yöneldi.
Sokaklar "normal"e dönmüş değil, polis işgali ve kontrolü altında gergin bir bekleyişte.
Gezi Parkına yapılan o son müdahalenin hemen öncesinde, Taksim Dayanışması Başbakanla görüşmesinin parktaki direnişçilere nasıl yansıdığını ölçebilmek için parkın yedi farklı noktasında, şu anda İstanbul'un 30 küsur parkında süregelen forumların benzerlerini başlattı.
Hem Gezi'de iki gün düzenlenen forumlara hem de şu anda parklarda yapılan forumlara olan ilgi bu tür merkeziyetçilikten uzak ve yaygınlaştırılmış açık kürsülere ne kadar ihtiyacımız olduğunu açık ve net bir biçimde gösterdi.
Sandık harareti
Gezi Direnişi tabandan gelen ve özünde anti-otoriter, yani kimsenin yönetmediği daha doğrusu yönetemediği bir hareketlenmenin toplumu çok yüksek bir ivme ile nasıl dönüştürebileceğine dair bir ipucuydu.
Katılımcıların inanılmaz özveri ve öz-inisiyatifi ile oluşan o karmakarışık ahengin (kaos), kendiliğinden ve kendi içinden gelen örgütlenmenin muhafaza edilmesi onu yönetmeye çalışacak farklı siyasi örgütlere karşı da direnilmesi gerektiği anlamına geliyor.
Kuşkusuz Gezi Parkında bizzat görüldüğü gibi çeşitli siyasi örgütler ve partiler de bu direnişin önemli bir parçası ve her türlü 'marjinalleştirilmeye' karşı onlara sahip çıkmalı; sahip çıkarken de direnişin yataylığını, özellikle fikir takaslarının yapıldığı forumlarda, korumalıyız.
Başbakan mitinglerinde Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) yüklense de hepimiz biliyoruz ki Gezi Direnişi'ni ne CHP örgütledi, ne de ruhu CHP politikası ile tanımlandı.
Gezi Direnişi’nde elbette CHP’ye oy vermiş olanlar var ama direniş CHP ekseninde başlamadığı gibi, öyle gelişmedi de.
Forumlarda İtalyan 5 Yıldız Hareketi ya da Yunanistan Syriza'sından örnekler verilse de direnişçilerin emellerini sandıklarda arayan örgütlenme biçimlerine çok sıcak bakmadığını gözlemledik.
Neticede direnişin omurgasını oluşturan gençler siyasi partilerce ya hayal kırıklığına uğratılmış ya da zaten aralarında çok derin bir lisan uçurumu mevcut.
Referandum oyununu görüp reddeden sağlıklı sokak hissiyatı önümüzdeki dönemde üst üste yaşanacak seçim süreçlerinde eritilme riski ile karşılaşabilir.
Seçim vakti geldiğinde sandıkta herkes gönlü doğrultusunda oy verir veya vermez ve belki de şu son üç haftanın sonucu olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) seçimde iktidarını bile kaybedebilir ama Gezi Direnişi gibi pro-aktif bir hareketlenmeyi seçim kampanyaları gibi pasif ve sığ alanlara yöneltip sönümlendirmek hata olur.
Kopukluk ve durgunluk
Muhtemelen yeni yeni başlamış olmasından ötürü henüz parklar arasında koordinasyon, iletişim veya eşgüdüm yok gibi. Web sitelerinde yayımlanan notlarla forumlardaki tartışmalardan haberdar oluyoruz.
Forumlar kendine özgü iletişim ve koordinasyon yöntemleri geliştirdiği ölçüde iktidara ve beraberinde taşıdığı otoriter, tepeden inme kararlara karşı tehdit oluşturma potansiyeli taşıyabilir.
İletişim ve koordinasyon, her bir forum İstanbul'u baştan başa kat edemeyeceğine göre kesinlikle dönüşümlü olması gereken temsilciler veya internet üzerinden gerçekleşecek.
Biber gazı altında ve Gezi'de yaşadığımız dayanışma ruhunu forumlarda hayata geçirmeli, forumları birbiri ile ilişkilendirmeli, bir başka mahallenin mücadelesini kendimizinki gibi benimsemeliyiz.
Bir yandan her yöre kendi gündemlerine çözümler üretirken bir yandan da ortak hedeflerde birleşebilmeliyiz.
Gezi Parkı ve Taksim'in, Haziran isyanında mücadelenin merkezi, odağı olduğu bir gerçekse de bu odak, aynı zamanda tüm illerde ve hatta yurtdışında eylemleri tetikledi ve özellikle Ankara ve Gazi Mahallesi örneklerinde olduğu gibi farklı bölgelerdeki hareketler kendi dinamikleri içerisinde yol aldı.
Gezi Parkı ve Taksim Meydanı'nın kazanılması başka illeri durultmadı, sivil itaatsizlik kendi doğrultusunda devam etti.
Forumlar
Kuşkusuz forumlarda o forum adına bazı kararların alınmasının isteneceği günler de gelebilir.
Bazılarının şimdiden tavsiye ettiği gibi ya niteliği itibarı ile küçük ve birbirini yakından tanıyan, belli somut bir politik duruşu olan guruplara daha uygun olan konsensüs yöntemleri benimsenecek ya da kendi içimizdeki farklı seslerin taleplerine set çeken bildiğimiz çoğunluk oylaması ile kararlar alınacak.
New York'taki Occupy Wall Street hareketinin başarısızlığının ana sebeplerinden birinin konsensüs yöntemi üzerinden kurulan karar alma mekanizmalarının dev kitlelere dayatılması olduğunu hatırlayalım.
Bu tür karar alma mekanizmaları gelişirken sinsi bir bürokratikleşmeye karşı gözümüzü açık tutmalıyız.
Sadece araçsal veya teknik bir konuma sahip gibi duran oluşumlar bile hiç farketmeden kendimizi merkeziyetçi bir yapının içinde bulmamıza neden olabilir.
Bürokratik oluşumlar beraberinde hantallık da getirir.
Bu tür halk meclisi deneyimlerini de akılda tutarak forum adına karar almayı olabildiğince az düzeye indirgemeye ve forumları daha çok insanların mücadelelerini, projelerini ve inisiyatiflerini anlatabilecekleri ve tartışabilecekleri alanlar olarak korumaya çalışmak iyi bir yol olabilir gibi görünüyor.
Şu veya bu teklifin oylanarak çoğunluk tercihi ile karara bağlanmasının anlamlı olacağı durumlar yok denecek kadar azdır. Bu tip oylamalarda neyin oylanıp oylanmayacağının kararı parklardaki kürsü ve ses sistemini ilk getiren küçük bir grubun forum öncesi veya sonrasında alınması riski vardır.
Açık forumun sıcak işleyişi içerisinde de bir teklifin oylanması kararı çoğu zaman konuşma sırasını denetleyen ve konuşmacılar arasında mikrofonu elinde tutan koordinatörün anlık hamlesi ile olup bitiyor.
AKP hükümeti yaralanmış olsa da hareketimizin bugünkü vaziyetinden yeterince rahatsız değil. En muhalif lafları etsek de parklara tıkılıp kalmamız düzene karşı o kadar da tehdit teşkil etmiyor.
Gücümüzü sokaklarda ve alanlarda, toplumun içerisinde, iş yerlerinde ve okullarda göstermeyi deneyebiliriz.
Şimdi daha güçlüyüz
Şu anda Taksim Meydanı ve Gezi Parkında olmasak da direnişin ilk başından çok daha güçlüyüz. Direnişin özünde heterojen yapısı kolayca sindirilebilecek tek bir amaçta birleşmemizi engelliyor ve bu çeşitlilik bizi daha da kuvvetli kılıyor.
Bazılarımız başta Gezi Parkı olmak üzere kentsel dönüşüme direniyoruz, bazılarımız ise “Tayyip istifa!” diye haykırarak Başbakan’ın kibrine.
Ana hedef ne olursa olsun hepimizin üzerinde anlaşabileceği bir nokta, iktidar karşısında halkın iradesini geliştirmek ve aşağıdan gelen gücümüzü gösterebilmek. Bu Gezi Parkı'nda yarattığımız komünde kendiliğinden ortaya koyuldu ve park forumlarında devam ettirilebilir.
Ortaklaşa alınacak eylem programlarını kendi mahallelerimizde eşgüdümlü ve eşzamanlı bir biçimde hayata geçirebilirsek hem daha etkili oluruz hem de polis devletinin kolluk kuvvetlerini bir nebze seyreltebiliriz.
Eyleme geçmeye yönelik bir ortaklaşmayı yaratmanın en iyi yolu da, eyleme yönelik iyi bir fikre sahip birey ve grupların açık kürsülerden bu fikirlerini forum kitlelerine ulaştırmaları, bu fikirlerin nasıl karşılandığını gözlemlemeleri (alkışlar veya el işaretleri ile), yeterli bir ilgi görülmesi durumunda (çoğunluk olması veya oylanması gerekmez) bir sonraki tur konuşmalarda bu fikirlerin eylem çağrısına dönüşmesi.
Eylem fikirlerinin eylem çağrılarına dönüşmesini gerçekleştirecek bireylerin, fikri ilk ortaya atan bireyler olması da gerekmez. Hatta böyle olmaması daha iyi bir sinyaldir. Yeni teklifler ve fikirler ortaya atanlar için en önemli şey, kitleleri yönlendirmek veya "ikna etmek"ten çok kitlenin tamamında örtük şekilde zaten var olan bir eğilim ve talebi dillendirip netleştirerek ortaya çıkarabilmektir.
Taksim'deki protesto
Mesela Salı akşamı Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden beş insan için Taksim Meydanı’nda oturma eyleminde yükseltilen talepler önemli. Gösteride Ankara'da polis kurşunuyla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük'ün ölümüne neden olan polis hakkında "meşru müdafaa" gerekçesiyle tutuksuz yargılama kararı verilmesi de protesto edildi.
Direniş boyunca tutuklananların serbest bırakılması ve yaşananlardan sorumlu görevliler hakkında soruşturma talep edilmesi en önemli gündem maddelerin olarak yerini koruyor.
Taksim Meydan'ının geleceği ne olursa olsun, park forumlarına özen göstermek, onları Gezi ruhunu muhafaza eden ve o mahallenin yerel sorunlarına doğrudan eylem yoluyla çözümler üreten odaklar haline getirmek bugünümüz ve de yarınımız için oldukça mühim. (AB-CE/HK)