Çiftçilerin örgütü olan PANKOBİRLİK gazetelere tam sayfa ilanlar vererek, tepkisini gösterdi!...
Şeker pancarı yerine mısır!
Bilindiği gibi, tatlandırıcıların hammaddesi mısırdır. Türkiye mısır ihtiyacının yüzde 73'ünü dışardan ithal ediyor. Yani tatlandırıcılarda hammadde olarak dışa bağımlıyız. Oysa şekerpancarı Türkiye'de üretiliyor ve üstelik üretim yeterli. Şekerpancarı milyonlarca insana da iş olanağı yaratıyor, aş ve ekmek sağlıyor.
Bir elin parmaklarını geçmeyen sayıdaki tatlandırıcı firmaları istiyor diye Gelişmiş ülkelerde yüzde 2 oranında izin verilen tatlandırıcıya Türkiye'de yüzde 10 izin verildi.
125 bin şekerpancarı üreticisi üretimden koparıldı. Açlığa, sefalete itildi. Şimdi yine bu tatlandırıcı firmaların hükümete bastırmasıyla bu oran yüzde 15'e çıkarılmak isteniyor. Bu da 50 bin şekerpancarı üreticisinin daha üretimden koparılması anlamını taşıyor. Kaldı ki, tatlandırıcılardan üretilen şekerin sağlıklı olmadığı dünya kamuoyunda tartışılırken, şekerpancarından üretilen şekerlerin en azından sağlıksız olmadığı biliniyor.
Pamukta ihracattan ithalata-
Çukurova'da 2003-2004 kütlü pamuk fiyatları açıklandı. Çukobirlik kütlü pamuğun avans alım fiyatını 605 bin lira olarak açıkladı. Ege'de 39 randıman baz alınarak 900 bin lira avans fiyat açıklandı. Üreticiler öfkeli!...
Pamuk üreticilerinin peşin ya da kredi kullanarak yaptığı harcamanın karşılanması için fiyat en az 800 bin lira olmalıydı.
Biz ülke olarak pamukta kendimize yeterli hatta pamuk ihraç eder durumdaydık. Şimdilerde 1 milyon 300 bin ton tüketimimize karşılık 850 bin ton üretir duruma geriletildik. Her yıl 500 bin ton pamuk ithal ediyoruz. İthalat için ödediğimiz döviz; 600 milyon dolar.
Uzun yıllardır, güdümlü dayatma politikalar nedeniyle pamuk fiyatlarını maliyetlerin altında belirleyerek, kendi çiftçilerimizi üretimden vazgeçirdik. Kendi pamuk üreticilerimizden esirgediğimiz 600 milyon doları Rusya, Ukranya, Arjantin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Bulgaristan, Romanya pamuk üreticilerine verdik.
Dünyadan pahalıya buğday alırken
Bu yıl buğday kilogram fiyatları Tarım Bakanlığı tarafından 310-325 bin lira olarak açıklandı. Buğday üreticileri ciddi tepki gösterdi!...
Bakan üreticiye "gözünüzü kara toprak doyursun" dedi!...
Tarım Bakanı buğday taban fiyatını açıklamadan önce buğdayı tüccar çiftçiden 345 bin liradan satın alıyordu. Buğday taban fiyatlarını maliyetlerin altında belirlediğimizden bu yana iyice ithalatçı ülke haline geldik.
Geçen yıl 1 milyon 500 bin ton buğday ithal ettik. İthal ettiğimiz buğdayın kilosuna 375 bin lira verildiği söyleniyor. Eğer doğruysa, bir yıl önce dünyanın başka ülkelerindeki buğday üreticilerine 375 bin lirayı uygun gören, bu yılda tüccarın 345 bin liradan alım yaptığı buğdayın fiyatını Tarım Bakanı 310-325 bin lira olarak açıkladı.
Fındıkta 3 yerine 2 milyon
Fındık üreticileri fındığa 3 milyon lira beklerken fiyat; 2 milyon net olarak açıklandı. Üretici isyan etti!...Miting yaptı!...Fındığını pazara indirmek istemiyor!...
Türkiye fındık üretiminde dünya birincisi. Yani fındık bu ülkenin petrol kuyusu. Dünya fındığının yüzde 71'ini Türkiye tek başına karşılıyor. Türkiye dünya fındık fiyatını belirleyebilir durumdadır.
Hükümet FİSKOBİRLİK'i desteklemedi, iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki fındık ihracatçısı tüccarın etkisi ile sektörden ekmek yiyen 8 milyon insanı ihracatçılara feda etti. Aynı zamanda ülkenin petrolü olan fındığı da yabancı ülkelerin sanayicilerine ve tüccarlarına ucuz fiyattan peşkeş çekmiş oldu.
Ayçiçeği yerine ithalat
Ayçiçeği fiyatları için çiftçinin beklentisi en az 600 bin lira idi. 460 bin lira olarak belirlendi. Ayçiçeği üreticisi de öfkeli!...
Türkiye'nin yağlık ayçiçeği durumuna baktığımızda ise üretim 600-650 bin ton ithalat 200 bin ton ham yağ ithalatı 112 bin ton.
En önemli yağ hammaddesi ayçiçeği üretimimiz bu politikalar nedeniyle baltalanıyor. Üreticiler üretimden caydırılıyor.
332 bin maliyet, 213 bin satış
Tekel üzümü 213 bin liradan alacağını ilan etti. Açıklanan fiyat maliyetlerin altında. Üretici şaşkın!...
Uzmanlara göre; bağ budaması, kuru üzüm asma çubuklarının toplanması, dönemler halinde yapılan ot mücadelesi ve çapalama, ilaçlama, sulu kükürt ve salkım güvesi mücadelesi, filiz alma, gübreleme, üzüm kesme, işçilik ve nakliye gibi giderlerin toplamının maliyeti 332 bin liradır.
Bahane dünya!
Bütün bu uygulamalara da Dünya fiyatlarının düşüklüğü bahane ediliyor. Dünya fiyatlarının düşük olmasını da tarımını destekleyen çiftçilerini zarara uğratmayan ülkeler (gelişmiş ülkeler) fiyatları düşük tutarak neden oluyor.
Dünya fiyatlarını düşük tutanlar ise, hükümetlerin çiftçilerimizi desteklememeleri için Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası ile baskı yaptırıyor.
IMF ve Dünya Bankası güdümlü Hükümetler de maliyetin altında fiyatları belirliyor. Böylece çiftçinin üretecek gücü ve kazanç umudu tüketilince de, çiftçi üretimden cayıyor.
Çiftçilerin gözü, kulağı açıklanacak olan pirimde. Hükümetin geçen yıl açıkladığı primleri hala vermemiş olması onları endişeye sevk ediyorsa da beklentilerini sürdürüyorlar.
Güdümlü politikalar sonucu bol üretip ihracat yapabiliyorken, üretimden cayıyor, ithal etmeye başlıyoruz. Gelişmiş ülkeler başta ABD olmak üzere (pamukta olduğu gibi) düşük faizli ithalat kredisi yoluyla pazarı ele geçiriyor. Türkiye kendi çiftçisinin üretmesi için değil dünyanın başka ülkelerindeki çiftçilerin üretimlerine destek oluyor.
Türkiye'nin rakipsiz ürünlerinde de döndürülen çark farklı değil. Fındıkta olduğu gibi ihracat fiyatları düşük tutturularak yabancı tarım ve gıda şirketlerine fındık üreticilerinin emeği ucuza sömürtülüyor.
Çiftçiler örgütsüz, bunu çiftçilerin aleyhine kullanmaya hükümetler, IMF ve Dünya Bankası devam ediyor. Bugüne kadar örgütlenmelerini doğrudan ve dolaylı baltalayan, engelleyen hükümetleri yeni hükümette arattırmıyor, sektörü tahrip etmeyi sürdürüyor.
Çiftçiler kendi üretimlerine uygun olan örgüt modellerini bulup ,sendikalarda, kooperatiflerde, Ziraat Odalarında bir araya gelmeli demokratik yönetimlerin oluşturulması için çaba içerisine girmelidir. Yoksa, bu çark bildik biçimde devam edecektir. (AA/NM)