Pablo Neruda, gerçek adıyla Neftali Ricardo Reyes Basoalto, 12 Temmuz 1904'te Şili'nin başkenti Santiago'nun güneyindeki Parral kasabasında doğdu. 1924'te yayımladığı "Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı" kendisini bir anda ülkesinin en ünlü şairi haline getirdi.
Neruda şairliği ile dünyada şöhreti yakaladı ancak aynı zamanda önemli bir siyasi aktivistti. İspanyol İç Savaşı döneminde binlerce Cumhuriyetçi mültecinin Şili'ye gitmesine yardım etti. Fransa'ya büyükelçi olarak atanmasıysa solcu Salvador Allende hükümetinin döneminde gerçekleşecekti. Ünlü şair, yakın dostu olan Allende'nin hayatını kaybetmesine neden olan Augusto Pinochet darbesinden kısa süre sonra, 23 Eylül 1973'te şüpheli bir şekilde öldü.
Ardında bıraktığı otobiyografik kitabı "Yaşadığımı İtiraf Ediyorum" ise kendisinin yıllar sonra "Şair, kahraman ve tecavüzcü" olarak anılmasına neden oldu. Çünkü kitabında Seylan/Sri Lanka'da yaşadığı dönemde bir ev işçisi kadına yönelik cinsel istismarını anlatıyordu.
Neruda'nın yıllar sonra tartışma yaratacak ve kendisine "tecavüzcü" denilmesine neden olacak satırları da, kitabın geri kalanı gibi Türkçe çevirilerinde yer alıyor. Fakat bir bölüm, 1975'te Türkçeye kazandırılan baskılarda mevcut değil. O da Ermenistan ile ilgili olan bölüm.
Ermenistan'dan görülen Ararat
Neruda'nın 1957'de Sovyet Ermenistan'ına ziyareti Çin seyahatinden sonra gerçekleşecekti. İlk olarak Sovyet Rusya'nın güneyindeki, Abhazya'nın başkenti Sukhumi/Sohum'a giderek "Kafkasya'nın o eşsiz dağları"nı görecek olan şair, sonrasında Ermenistan'a geçiyordu. Onu burada da etkileyecek olan bir dağdı. Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında kalsa da Ermenistan'dan görülen Ararat.
İlk iki baskısını, 1975 ve 1976'da Altın Kitaplar'dan yapan Türkçe çevirisinde, Pablo Neruda'nın ilk karşılaşması şöyle aktarılmakta: "Çalışkan insanların yaşadığı topraklara uçtuk. Ermenistan'dayız. Uzaklarda güneyde, karlarla kaplı Ağrı dağını görüyoruz. İncil'e göre dünyadaki hayatın devamını sağlayan Nuh, gemisi ile burada karaya oturmuştur. Kayalık ve volkanik topraklarda Ermeniler yüzyıllarca çalışıp çabalıyarak bugünkü kültür ve hayat düzeyine ulaşmışlardır."
Her ne kadar Neruda, eserin orijinalinde "Ararat" dese de çeviri "Ağrı" olarak geçmekte üstelik eksik bir şekilde. Çünkü orijinal metinde Ararat anlatılırken şu ifadelerle okuyucuya tanıtılmakta:
"Çok uzakta, güneye doğru, Ararat Dağı'nın karlı zirvesi, Ermenistan'ın tarihi üzerinde yükselir. Burası, İncil'e göre, dünyadaki hayatın devamını sağlamak için, Nuh'un gemisinin karaya oturduğu yer. Zorlu bir çaba, zira Ermenistan toprakları kayalık ve volkanik. Ermeniler bu toprakları anlatılmamış bir fedakarlıkla işlediler ve ulusal kültürlerini antik dünyadaki en yüksek yerlere taşıdılar."
Satırlar ortadan kayboluyor
İlginç bir şekilde son satır, yani Ermenilerin çabalarıyla kültürlerini yükselttikleri bölüm hem eksik çevriliyor, hem de sonraki Alan Yayıncılık'taki gibi baskılarda (ikinci baskı 1990) bu satır da ortadan kayboluyor. Bundan sonraysa Türkçe çeviri şöyle devam ediyor: "Ermenistan'da içinde beş bin insanın çalıştığı dokuma fabrikalarını dolaştım, muazzam sulama düzenlerini, enerji tesislerini ve büyük fabrikaları gördüm." Halbuki eserin orijinalinde tam da bu iki bölüm arasında Pablo Neruda, Ermeni katliamlarına atıfta bulunmakta. Her nedense kitabın Türkçe çevirisinde bu bölüm bulunmamakta:
"Sosyalist toplum, bu soylu, şehit edilmiş millete olağanüstü bir gelişme ve bereket getirdi. Yüzyıllarca, Türk işgalciler Ermenileri katlettiler ya da köleleştirdiler. Yaylalar üzerindeki her taş, manastırlardaki her tuğlada bir damla Ermeni kanı var. Bu ülkenin sosyalist rönesansı bir mucizeydi ve Sovyet Emperyalizmi diye inançsızca konuşanların söylediklerinin yanlış olduğunu ispatladı."
Geri kalan metindeyse Pablo Neruda'nın Ermenistan'ı övdüğü satırlar "küçük değişiklikler" ile ortadan kaldırılacaktı. Tıpkı "Yanardağ küllerinin üzerine kurulmuş Erivan kenti, pembe bir gül kadar güzel" demesine Türkçe baskıda müsaade edilip Neruda'nın Erivan'a dair "en güzel şehirlerden biri" olduğu ifadesinin yer almaması gibi... (SK/AÖ)