Savaş çığlıkları kulakları patlatacak, yürekleri dağlayacak, gözleri kör edecek ve Türkiye'nin yine kan boğulmasına neden olacak denli güçlü... Ama ne denli zor olursa olsun barış çığlıklarının duyulması için çabalamak gerekiyor. Her şey rağmen özür, pişmanlık, bağışlamak ve bağışlanmak üzerine çok kafa yormak, çok konuşmak zorundayız. Çünkü hem yaşayanlar, hem de ölenler; ama özellikle de çocuklar için barış ve barışmak gerekiyor.
Bütün bunları konuşabilmek için gerekli varsayım; özür dilemenin, pişmanlık dile getirmenin, bağışlamanın ve barışın anlamlı ve mümkün olduğudur. Bu varsayımın ne denli önemli olduğunun anlaşılması için dünyadaki deneyimlerin incelenmesi büyük önem taşıyor.
Bu deneyimlerden birine daha önce yer vermiştim. Kanada Başbakanı Harper, 11 Haziran 2008'de yerli çocuklarının yatılı okullara gönderilmesi uygulaması için Kanada yerlilerinden özür dilemişti. Başbakan'ın anlamlı sözlerini Türkçe'ye çevirmiş ve dikkatinize sunmuştum.
Başbakan Harper konuşmasında barışın diline şu şekilde yer vermişti:
"Kanada Devleti, şu ana dek özür dilememiş olmasının yaraların iyileşmesinin ve barışmanın önünde bir engel oluşturduğunun farkındadır. Bu nedenle, Kanada'nın Yatılı Yerli OkullarıSistemi'nde oynadığı rol için Kanada yerlilerinden, Kanada Devleti ve tüm Kanadalılar adına özür dilemek üzere, ülkemiz için yaşamsal önemi olan bu kurumda, karşınızdayım.
"Yatılı Yerli Okulları'na gitmek zorunda bırakılan yaklaşık 80 bin kişiye ve onların aileleri ile toplumlarına, çocukların zorla evlerinden alınmalarının yanlış olduğunu ve bunu yaptığı için Kanada Devleti adına özür dilediğimizi bildiririz. Çocukların zengin ve diri kültürlerinden ve geleneklerinden uzaklaştırılmalarının yanlış olduğunu ve bunun birçok insanın yaşamında ve toplumda büyük bir boşluk yarattığını artık kabul ediyoruz ve bunu yaptığımız için özür diliyoruz.
"Çocukları ailelerinden ayırarak birçok ana babanın çocuklarına bakma becerisini elinden aldığımızı ve bunun gelecek kuşakların ana babalık becerilerini derinden etkilediğini artık biliyoruz ve bunu yaptığımız için özür diliyoruz.
"Yatılı Yerli Okulları'nın sık sık istismar ve ihmale yol açtığını ve yeterince denetlenmediğini artık kabul ediyoruz ve sizleri koruma görevimizi yerine getiremediğimiz için özür diliyoruz. Sizler yalnızca birer çocuk olarak istismar edilmediniz. Daha sonra anne baba olduğunuzda da kendi çocuklarınızı aynı yaşantılardan koruyabilecek güce sahip olamadınız ve bunun için de sizden özür diliyoruz."
Kanada yerlileri adına yanıt
Başbakan konuştuktan sonra eğer Kanada yerlileri adına konuşan biri olmasaydı, dile getirilen özür pek anlam taşımayacaktı. Özür ve pişmanlık, kamusal alana taşındığında, bir diyalog içerisinde dile getirildiğinde ve özür dilenen kişiler hem görüşlerini, hem de acılarını dile getirebildiklerinde gerçek işlevini yerine getirebilir.
İşte bu nedenle, aynı gün mecliste Kanada yerlileri adına Phil Fontaine konuştu. Bu konuşmanın da Kanada Büyükelçiliği tarafından yapılmış resmi çevirisi bulunmuyor. Bu önemli konuşmanın benim yaptığım "gayriresmi" çevirisini aşağıda bulabilirsiniz.
Biz Kanada'nın ta kendisiyiz
Ana babalarımız, dedelerimiz ve ninelerimiz, büyük büyük dedelerimiz ve ninelerimiz, bizden önce gelen tüm kuşaklar;
Bugün olanaksızın başarıldığı bir gün...
Bu sabah büyüklerimiz; kendilerinden hiçbir zaman özür dilenmeyen, kendilerine hiçbir zaman tazminat ödenmeyen ama cesurca asimilasyona karşı savaşan ve bu günü görmemizi sağlayanlar için bir taziye töreni yaptılar. Burada hep birlikte onları anımsıyor ve takdir ediyoruz. Çünkü onlar çocuklarının kuşak kuşak üstüne ailelerinin sevgisinden ve rehberliğinden yoksun bırakılmasına tanık olurken en büyük acıları çektiler. Bizden sonra gelecek kuşaklar için, bugün, bu Mecliste, halkımızın bu topraklardaki varlığının kalıcı olacağının kabul edildiğine tanık olmaktayız.
İşte bu nedenle, bugünün önemi yalnızca geçmişte olanlardan değil, gelecekte olacaklarla da ilişkilidir.
Bu Meclis, bir daha asla bizleri, yalnızca biz olduğumuz için "Kızılderili sorunu" olarak nitelelendirmeyecektir. Bir daha asla devletin o büyük güçleri bizi yok etmeye, bizim kültürlerimizi ve bizim dillerimizi ezelden beri üzerinde yaşadığımız bu topraklardan silmeye kalkışmayacaktır. Bir daha asla "çocuğun içindeki yerliyi öldürmeye" kalkışılmayacaktır.
Kanada bugün büyüdü ve olgunlaştı. Devlet bizlere kulak verdi ve dinledi.
Bugün burada Başbakan, Yatılı Yerli Okulları uygulamasını yaratan ırkçı politikayı anlattı ve buna tanık olduk. Yatılı Yerli Okulları'nın yol açtığı yıkımı dile getirmesini dinledik. Ortak tarihimizin bu korkunç sayfasının bütün sorumluluğunu Kanada Devleti'nin üstlendiğini duyduk. Başbakan'ın bunların bir daha asla olmayacağını söylediğini duyduk. Son olarak, Kanada'nın pişman olduğunu dile getirdiğini duyduk.
Yatılı Yerli Okulları'na gitmek zorunda bırakılan ve daha sonra bu okullarda yaşadıklarını içeren o acı öyküleri dile getirmekten kaçınmayan o cesur insanlar, beyazların üstün ırk olduğu iddiasının inanırlığını ve geçerliğini söküp attılar. Gerçekleri dile getirmenin yarattığı gücün kaçınılmazlığı bir gerçektir ve karşımızda durmaktadır. Bugün yaşadıklarımız siyasi oyunların sonucu elde edilmemiştir. Tam tersine, haklılığımızın ve mücadelemizin öneminin bir göstergesidir.
Bizi bekleyen zor meseleler olduğunu biliyoruz. Verilmesi gereken daha nice mücadeleler var. Ama bugün olanlar, bizim diğer Kanadalılar ile olan ilişkimiz açısından yeni bir ufuğa işaret etmektedir.
Bizler bugün, her zaman olduğumuz gibi, Kanadalı kimliğinin ayrılmaz bir parçasıyız. Halklarımız, tarihimiz ve bugünkü varlığımız, Kanada'nın ta kendisidir. Bizim yerli kimliklerimizi silip yok etme çabaları bizi çok derinden yaraladı ama aynı zamanda tüm Kanadalıları yaraladı. Kanadalı kimliğinden bir şeyleri çaldı.
Şimdi ödevlerimizden geri kalmamamız gerekiyor. Geçmişte yaşananları bilmenin bize vereceği güçle, ırkçılığın yarattığı bu kabusa birlikte bir son verebiliriz. Yatılı Yerli Okulları'na ilişkin anılar bazen acımasız birer bıçak gibi bizim ruhlarımızı yaralıyor. Bugün burada yaşananlar bu acıyı geride bırakmamıza yardımcı olacak. Ama burada yaşananlar daha da önemli bir şeye - diğer Kanadalılarla bizim aramızdaki ilişkinin daha saygılı ve bu nedenle özgürleştirici olacağına işaret etmektedir. Birlikte ülkemizi hak ettiği konuma getirmeyi başarabiliriz.
Bizden dilenen özür, her şeyden önce, hepimizin kendi hayatından ve kaderinden sorumlu olduğu bilincine dayanmaktadır. Bu bilinç, bir toplumda farklı halkların yaşayabilmesi ve gelişebilmesi için gereken asıl temeldir.
Bizler gelecekteki zorluklarla baş edebilmek için birlikte yeni bir bakış yaratabilmeliyiz. Bir büyük devlet adamı bir zamanlar şöyle demiş: "Biz hepimiz aynı kaderin bir parçasıyız. Aramızdaki farklar, kan ve ten rengi değildir ve bizleri birbirimize bağlayan bağlar bizi ayıranlardan daha derindedir."
Bize barışmayı ve barışı; sözler, yasalar veya davalardan çok paylaştığımız umudun çizdiği yol getirecektir. Mücadele etmeye devam etmemiz gerekiyor ama artık birlikte mücadele edeceğiz. Bugün tüm Kanadalılara bu barış anlayışı ile sesleniyorum.
Meegwetch - Teşekkürler (SD/TK)