Hafta boyunca, “Kadınların Gündemi”ne ne yazayım diye düşünürken, kendimi, “Lütfen olumlu, umutlu, güç veren şeyler yaz” diye düşünürken yakalıyorum.
İstisnasız hemen her hafta böyle oluyor ve maalesef yazının başına oturunca yine, şiddet, öfke, ayrımcılık, cinsiyetçilik konusu dökülüyor.
Mesela, bu hafta, gün boyunca takip ettiğim Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak düzenlediğimiz dayanışma toplantısından söz edecektim. Ki yine de söz edeceğim, fakat bizim toplantımız devam ederken gerçekten kadınlar açısından çok rahatsız edici iki durum yansıdı.
Öznur yaşamak için ne yapsın?
Biri, eşi Öznur Gülbaş’ı bıçaklayarak ağır yaralayan tutuklu sanık Harun S. hakkındaki tahliye kararı. Evet, bir kadını 15 yerinden bıçaklayan erkek tahliye edildi!
Yerel mahkeme Harun S.’ye 17 yıl hapis cezası vermesine rağmen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ( istinaf) dün (1 Ekim 2021 Cuma) görülen duruşmada önce bu cezayı 7 yıla indirdi ardından tahliye kararı verdi.
Mahkeme üşenmedi, bu kararı ile Harun'un 15 yerinden bıçakladığı Öznur'a 16'ıncı bıçağı sapladı! Korkuyorum artık, sanırım mahkemenin bir sonraki adımı Öznur'u tutuklamak olacak.
TIKLAYIN - Öznur Sazlar'ın davasında sanık erkeğe indirim talebi
Mahkeme heyeti, nedense Öznur’u korumayı tercih etmek yerine, onu bıçaklayan erkeği ödüllendirmeyi tercih etti. Kim bilir kaç şiddet meraklısı erkek daha bu kararlardan cesaretlenip gidip kadınlara şiddet uygulayacak?
Kusura bakmayın sayın mahkeme heyeti, isterseniz bakın da ama tam olarak “eril yargı”, “erkek yargı” diye kadınların eleştirdiği nokta da bu.
Sizler bu kararınızla, “gerçek adaletten değil erkek adaletten” yana tavrınızı gözümüzün içine soktunuz. Ne yapacaksınız bu faili? İlla Öznur'u öldürdüğünde mi tutuklayacaksınız? Öznur kendisini korumak için, Öznur öldürülmemek için ne yapsın sayın mahkeme?
Kadınların sokaklarda haykırdığı gibi söyleyeyim, “Erkek adalet değil gerçek adalet" gelene kadar mücadele sürecek. Siz de bunu bilin!
“Amasız”, “fakatsız” cinsiyetçi küfürlerin karşısındayız!
Geleyim rahatsız edici ikinci duruma.
Avukat, kadın hakları savunucusu ve CHP Yüksek Disiplin Kurulu üyesi Tuba Torun, kent merkezinde stat olmaması konusunda görüşünü bildiren bir sosyal medya paylaşımı yaptı.
Buna karşılık “statlar kent merkezinde olur mu olmaz mı?” tartışması başladı ki bu çok doğal. Fakat başka bir durum daha yaşandı. Tuba’ya akıl almaz cinsiyetçi küfürler edildi.
“Şiddet dilde başlıyor” dediğimiz nokta işte bu. “Amasız”, “fakatsız” bu cinsiyetçi küfürlerin karşısındayız beyler!
“Ama Tuba da FB’nin stadına laf etmiş”, “Ama Tuba da şöyle böyle…” yok efendim yok.
Bu cinsiyetçi saldırıyı “amalarla”, “fakatlarla” gerekçelendirmekle bir erkeğin tecavüz ettiği bir kadını “ama o da o saatte dışarı çıkmasaydı”, “ama o da şort giymeseydi” diye suçlamak arasında hiçbir fark yok.
Bir çocuğu istismar eden erkeğin davasında nasıl çocuğa "neden bağırmadın?" diye sormak eşitlikçi, adil bir tutum değilse, Tuba'ya da "sen de o tweeti atmasaydın" demek o kadar eşitsiz bir yaklaşım. Adil değil.
Bu cinsiyetçi küfürleri "hoş görenler", var ise, onlar, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını, dilin cinsiyetçilikten arındırılması gerek yaklaşımını almış bir güzel gömmüş, üzerine de "bla bla bla"larla bir mezar taşı dikmiş demektir.
Özcesi, Tuba görüşünü paylaştığında, "bence statlar kent meydanında olmalı" demekle, "seni bilmem ne yapacağım..." demek arasında dağlar kadar fark var.
Tuba’ya ve sosyal medyada hangi siyasi görüşten olursa olsun herhangi bir kadına yapılan cinsiyetçi saldırıyı, asla kabul etmiyoruz! Umarım bu suçları işleyenler tespit edilir ve mahkeme bu kez gereken cezayı verir.
Kadın gazeteciler şiddete karşı bir arada
Nihayet olumlu olarak tariflenebilecek gündemimizden söz edeyim.
Türkiye Gazeteciler Sendikası(TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti(İGC) ortaklığında gazeteci kadınlara yönelik şiddet çalıştayındaydık bugün. İstanbul Taksim Ramadan Otel’deki çalıştayda Türkiye’nin farklı illerinden en az 25 kadın bir araya geldik.
Önce sorunları anlattık, sonra çözüm önerilerini paylaştık. TGS bu konuda detaylı bir eylem planı açıklayacak elbette.
Gün boyunca her konuşulanı not eden gazeteci arkadaşımız Şeriban Alkış’ın paylaştığı notlardan çözüm önerilerini buraya bırakayım…
Hiçbir kadın gazetecinin, kadının, bu önerilere ihtiyacı kalmayacağı bir yeryüzü dileğiyle…
İyi haftalar...
Sahada şiddete karşı ne yapmalıyız?*Kolluk kuvvetlerinin gazetecilere yönelik şiddetine karşı dayanışma öncelikli hedef olmalı. *Alanda/sahada çalışan gazeteci kadınların birbirini tanıması önemli. Kurum gözetilmeksizin gazetecilerin bir arada bulunmaları gerekmekte. *Alanda/sahada çalışırken bir hak gaspına uğranmasına karşı önce kanıt toplanmalı. Hukuksuz uygulamalar var ise avukatlara ulaşmaya çalışmak, eğer gözaltı süreci varsa tutanak tutturmak önemli. *Yaşanılan şiddeti TGS yöneticileri/temsilcileri/avukatlarına ulaştırmalı. Hukuki destek alınmalı. Dayanışma için ağ kurulmalı. *Şiddete karşı hukuki süreçlerin her şeye rağmen ısrarlı takipçisi olunmalı. -İş yerinde şiddete karşı ne yapmalıyız?*İş yeri toplu iş sözleşmeli bir kurum ise toplu iş sözleşmesi dikkatlice okunmalı. *Toplu iş sözleşmesine aykırı bir uygulama var ise Sendika ile durum paylaşılmalı. Sendikanın gerekli mercileri harekete geçirilmeli. *Gazetecinin kadın kimliğine yönelik bir şiddetse TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu ile özellikle toplantı düzenlenmeli ve durum izah edilmeli. *İsteğe göre Komisyon şiddet uygulayan kişiyi ifşa etmeli. Ortak karar ile(şiddete maruz kalan kişinin onayı) sosyal medyadan duyurulmalı. Basın açıklaması yapılmalı. *Şiddete maruz bırakıldığınız iş yeri toplu iş sözleşmeli değil ise, yine Komisyon ile durum paylaşılmalı. İsteğe göre Komisyon şiddet uygulayan kişiyi ifşa etmeli. Ortak karar ile(şiddete maruz kalan kişinin onayı) sosyal medyadan duyurulmalı. Basın açıklaması yapılmalı. Hukuki destek Sendika tarafından sağlanmalı. Şiddet nerede olursa olsun kabul etmeyeceğiz. |
TIKLAYIN - 2008'den 2021'e bianet erkek şiddeti çeteleleri
TIKLAYIN - Eskişehir Başsavcılığı da Kabul Etti: Ayşe 23 Kez Başvurdu
TIKLAYIN - Ayşe Tuba Arslan için 3 bakanlık "ihmal" savunması verdi
(EMK)