Ondan söz edildiğini çok duymuştum. Sonra bir gün kendisiyle karşılaştım. Tanıştırırken yalnızca "Theo" dediler. Yaşını başını almış bir "koca" adamdı Theo. Ama sadece "Theo"ydu. "Amca"sı bile yoktu. Biliyorum Aziz Nesin çocukların "Dede"siydi, ama ona "amca"lık bile fazla gelmişti.
Sanırım yalnızca "Theo" olmayı o istemişti. Çünkü o ocukların akranı, arkadaşı olmayı istiyordu. Bunun böyle olduğunu da gözlerimle gördüm.
Bir sanatçıydı "Theo"; yoksa bundan mı kaynaklanıyordu onun yalnızca "Theo" olması diye düşünmüştüm; "Komet" gibi. Ama Theo aynı zamanda bir "zanaatçı"ydı da! Tüm zanaatçılar gibi "emeğin anlamını, değerini bilen!""Sen doktor musun" demiş ardından yaşam arkadaşı sevgili Anty'nin sağlığıyla ilgili bir şeyler konuşmuştuk.
"Theo" yeniden aramızda
Theo artık "Nesin Vakfı"nda çocukların, oyun arkadaşlarının yanında değil. Bir sağlık sorunuyla didiniyor uzun süredir. Kısa bir süreliğine geldiğinde "o ciddi sağlık sorunu" sanki birden iyileştiğini söylemişti sevgili Nuran. Muhtemelen "yuva"sına dönmek iyi kılmıştı onu.
Bir kez daha dönüyor yuvasına sevgili Theo.
Arkadaşlarının, sevenlerinin ama en çok da sevgili Nuran'ın çabalarıyla.
24 Mart - 7 Nisan 2011 tarihleri arasında Karşı Sanat Çalışmaları'nda bir "Oyun-cak" sergisi açılacak. Sergide "Theo" ve yaptıklarıyla karşılaşacaksınız orada. Onun hem "kocaman"lığını, hem de "çocukluğunu" göreceksiniz, onun ürettiklerinde, icatlarında, yaptıklarında.
Bir tarihte iç egenin bir küçük kasabasında "yer tezgahı"nda ahşap oyuncaklar yapan seksenine yaklaşmış bir "usta"yla karşılaşmıştım. Yaptıklarını anlatmış sonra da ağlamıştı! Çünkü "sanat"ını ondan sonra sürdürecek kimse yoktu çevresinde. Theo bulmuştu sanatını sürdürecek birilerini...
Ağaç ve ahşap üzerine
Ağaç canlıdır. Ağaçtan yapılan her şey de canlıdır. Damarlarında özsuyu dolaşmaz ama bir ölü beden değildir ağaçtan yapılmış nesneler. Ne yapılırsa yapılsın, onlar yaşarlar, nefes adlıklarını hissedersiniz. Bazen işlevleriyle yaşarlar, bazen de onları kullananlarla yaşarlar. Onların içinde de en çok oyuncaklar yaşar. Çünkü onların özsuyu, can suyu varlıklarını sürdürme nedeni "sevgi"dir. Çocukların sevgisidir.
Nerede, nasıl ve ne halde olursa olsun bir "ahşap oyuncak" görürseniz ona iyi bakın; eğer onunla çok eskiden de olsa bir çocuk oynamışsa üzerinde o sevginin izlerini görebilirsiniz.
Bazen de o sevgi izin onu yapan ustalar bırakır o ahşap oyuncakların üzerine.
Öğrendiğim için, uğraştığım için biliyorum; ahşap oyuncaklar öğreticidirler, yaratıcıdırlar, yalnız aklı değil, yüreği de geliştiricidirler... Plastikten, metalden ve diğer malzemelerden yapılanlardan farkları buradadır. Çocukların sağlığına zararlı yanları yoktur, hem de doğal haliyle kullanılırsa, boyanmazsa hiç bir zararından söz edilemez. Theo'nun yaptıklarında bu söylediklerimin hepsi vardı. Onları sizler de o sergide göreceksiniz.
Theo'ya dair...
Arkadaşım Nuran bana sergi kataloğunu yolladı. Theo'yu bilenler, tanıyanlar, ahşap oyuncağı bilenler oraya benden çok daha doğru şeyler yazmışlar.
Örneğin sevgili Klaus şöyle demiş:
"...Ahşap oyuncaklar plastik oyuncaklar okyanusunda bir adadır" demişler, sonra eklemiş, "Uzak Doğudan gelen bu kadar çok oyuncak dalgalarının içinde Theo ada gibiydi, hızlı yaşantının, oyuncaklarının çekiciliği denizinin içinde bir ada." Çok doğru söylemiş. Sonra sürdürmüş: "Theo'nun çalışmaları uzun vadeli düşünülen oyuncaklardır, gerçekten oyuncaktır. Theo'nun bu oyuncaklarını şimdi alan çocukların çocukları bile sevebilirler belki de torunları..." demişler, bu da çok doğru!
Ama ben daha da ilerisini söyleyebilirim: Çünkü ahşap oyuncak sonsuza kadar "yaşar!"
Ben Theo'nun yalnız yaptıklarını biliyorum. Ama sevgili Ali Nesin de yirmi yıldır onu tanıyan onunla birlikte yaşayan birisi olarak şöyle demiş:
"...Theo sadece yaşını başını değil, kendini de olduğu gibi kabul etmiş biridir. Başkalarını örnek almıştır, başkalarına hayran olmuştur mutlaka ama hiçbir zaman başka biri olmaya çalışmamıştır. Theo'nun oyuncaklarındaki güzellik işte bu içtenlikten kaynaklanır. Büyük küçük herkesi cezbeden bir içtenlik, sadelik ve hatta masumiyet görmüyor musunuz bu oyuncaklarda? İşte Theo aynen yaptığı oyuncaklar gibidir..."
Bu son tümceye dikkât edin: "Theo aynen yaptığı oyuncaklar gibidir!"
Bir "mim" koyun ve o sergiye gidip o oyuncakları görün. Ali Nesin'in doğru söylediğini göreceksiniz.
Oyuncaklara olan merakı bir "oyuncak müzesi" kurmaya kadar ulaşan Sunay Akın da yazmış aynı kataloğa. O da Theo'nun "öğretmenliği"nden, "bilge"liğinden dem vurmuş, çıkış noktasını anımsatarak:
"Theo, Aziz Nesin Vakfı'nda kurduğu marangozhanede oyuncak yapmayı sürdürüyor; haftada bir gün de, sabahın yedisinde kalkıp üç saatlik yolculuğun ardından Oyuncak Müzesi'ne geliyordu. Neden mi? Çocuklarınız için!...Theo'nun ülkesi İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından işgal edildiğinde 17 yaşındaydı...Hiç düşünmeden direnişçilere katılır Theo...Theo Hasselo çocuklara oyuncak yaparak sürdürür direnişi... Düş dünyasının yarınların daha güzel olacağı inancının da işgal edilmesini tahta oyuncaklarla engeller. Çocukların barış dolu, sevgi dolu dünyasını Theo'nun oyuncak ordusunu korur..."
Theo Hasselo Kimdir?
Oraya gidip "Theo"yu görmeye, onun bilgeliğini hissetmeye çalışın.
80 yaşında bir tahta arabaya oturup gözlerinin içiyle gülerek poz verebilen bir çocuk, bir "bilge" değil de sizce nedir?
Sevgili Nuran'ın sergi için hazırladığı katalogda "Theo Hasselo Kimdir ?" diyerek onu anlatmış, onun yazdıklarına kulak verelim ve tarihe bir not düşelim:
"Theo Hasselo 1928 yılında Hollanda'da doğdu. Sosyal Hizmet uzmanı olarak cezaevinde görev yaparken Türk hükümlülerle tanıştı ve onlarla çalışmalar yürüttü. Türk mahkumlara daha fazla yardım edebilmek için onların dilini ve kültürünü bilmek gerektiğini düşünerek 1961 yılında Türkçe dil kursuna başladı. Türkiye'ye ilk ziyaretini de 1978 yılında gerçekleştirdi. 1991 yılında Aziz Nesin'le ilk defa Hollanda'da tanıştı. Aziz Nesin, "emekliliğinden sonra Nesin Vakfı'na gel çocuklara Mekano öğret" deyince Theo 1993 yılında emekli olduktan sonra Nesin Vakfı'na gelip yerleşti. O tarihten bugüne Nesin Vakfın da mekano ve ahşap oyuncak yapmaktadır. Kendisinin yaptığı bu oyuncaklar, ya da çocuklarla oyuncak yapımı çalışmaları çocuklara başka bir dünyanın kapılarını açıp mutluluk yaşatmanın yanı sıra fabrikasyon ürünü olmayan, seri üretim anlayışıyla üretilmeyenin unuttuğumuz güzelliklerini büyüklere göstermesi açısından paha biçilmez değerde oyuncaklardır." (MS/EÖ)
"Oyun-cak" Sergisi Theo Hasselo
24 Mart 2011 - 7 Nisan 2011
Karşı Sanat Çalışmaları Gazeteci Erol Dernek sokak Hanif Han No :11 Kat 3 Beyoğlu/İstanbul
T. 0212 245 53 -54 F. 0212 249 71 67 http://www.karsi.com E-mail. [email protected]
Açılış : 24 Mart 2011 Perşembe 18:00-20:00 Sergi Pazar hariç her gün 11.00 - 19:00 arası açıktır.