Geçtiğimiz günlerde Trabzon’da HDP’nin kurulması kamuoyunda epeyce ses getirdi. Yöreyi tanıyan sosyalistler açısından doğal olan bu gelişme, beklendiği gibi birçok çevreyi de son derece rahatsız etti. Ee kolay değil bunca yılın emeği böyle bir girişimle yerle yeksan olacak yine başa dönülecekti. Oysa buraları vatan hainlerinden temizlemek için az çaba harcanmamıştı. Bütün Karadeniz Rumlardan ve Ermenilerden temizlendikten sonra, Mustafa Suphi ve Yoldaşları da Karadeniz ‘de boğdurulmuş, 1970’li yıllarda Trabzon’da ki devrimci mücadeleyi bastırmak için az cinayet işlenmemişti. Boşuna mı idi bunca senedir İttihat Terakki’nin ve takipçilerinin cansiperane çalışmaları. Nereden çıkmıştı yıllar sonra yeniden bu vatan hainleri! Ayrıca bunca senedir en ses getiren cinayetleri boşuna mı Trabzon’lulara işlettik.
Bilmezler mi ki Trabzon başka yerlere benzemez; vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünün sigortasıdır. Şimdi durup dururken nereden çıktı bu HDP bir sürü sorunumuz varken. Bu resmen haneye tecavüzdür. Asla ve kat-a sineye çekilemez. Tez zamanda gereği yapılmalıdır. Gerçi yıllar önce HADEP ‘e epeyce oy çıkmıştı buralardan ama onlar arı ile kelebeği karıştıran Karadeniz’li hemşerilerdi (Mesut Yılmaz). (Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığında verilen aynı oranda oyun kimle karıştırılarak verildiği ise henüz belirsizliğini korumaktadır !.)
Trabzon’un tarihi ve kültürel geçmişi hakkında en ufak bir bilgisi olmayan; bir Trabzonlu şairin, ressamın, yazarın adını dahi duymadıklarından en ufak bir şüphe duymadığım, şehrin gerek kültürel anlamda geri kalması, gerekse çarpık kentleşme sonucu mimari ve tarihsel özelliklerini her gün biraz daha yitirmesi konusunda en küçük bir fikri, dahası kaygısı olmayan ‘Yeni Trabzonlular’, yerel haber siteleri üzerinden gerekli tedbirleri (tehditleri) gecikmeden tedavüle sürdüler. Üstelik bunu yaparken ve muhataplarına ‘hadlerini bildirirken ‘ kullandıkları dil çok tanıdıktı. Kendilerini Trabzon’un sahipleri olarak görürken, yıllardır orada yaşamış, Trabzon’un her sorunu için kaygı duymuş, fikir üretmiş, bedel ödemiş anne babaları yaşında insanlara "dışarıdan getirilmiş provokatörler" diye saldırmaları elbette onların icadı değildi. Bu senaryo artık Karadeniz yöresinin bir klasiği ve her derde deva ilacıydı. Bırakın yasal siyasi örgütlenmeyi; en küçük hak arama eylemi; üniversiteli gençlerin sorunlarına ilişkin yaptıkları bir etkinlik; muhalif bir müzik grubunun konseri vb her girişim bu senaryodan nasibini uzun yıllardır zaten almakta.. Çünkü böyle istiyordu muktedirler. Trabzon’da aslaaa!
Geçtiğimiz yıllarda dini ayin için Sümela Manastırı’na gitmek isteyen Rumların gemilerinden inmesine dahi izin verdirmeyenler, onları karaya ayak bastırmayanlar, Trabzon’u almalarından mı korkuyorlardı. Elbette hayır. Geçmişin hatırlanması korkusuydu belki de kimbilir.
Eyleme katılan bir esnaf kısa bir süre sonra pişman olduğunu, aslında bundan kendilerinin zarar gördüğünü söylemişti . Şimdi birkaç yıldır geliyorlar; yıllar önce dedelerinin, ninelerinin yaşadığı topraklara ilk defa ayak basıyorlar; kutsal mekanlarında ibadetlerini yapıyorlar; esnaf ta 3-5 kuruş para kazanıyor... Kime ne zararı var.
Demek ki korkularla yaşanmıyor. Yüzyıl da geçse gerçekler değişmiyor. 1904 yılında; şimdiki Batum'dan (Lazistan Sancağı) şimdiki Samsun'a (Canik Sancağı) kadarki Trabzon Vilayeti sınırları içerisinde 1.262 Protestan, 1.599 Katolik, 52 bin 527 Ermeni, 203 bin 174 Rum ve 1 milyon 023 bin 224 Müslüman’ın* yaşadığı o güzelim coğrafyada umudun çiçekleri yeniden açıyor.
Değişim, değişmez özelliğini sürdürüyor. Dün korkulanın bugün anlamsız olduğunu daha hızlı kavradığımız zamanlardan geçiyoruz. Halklar artık yeni acılar istemiyor. Yıllar önce yurtlarından ettiğimiz insanlara kucak açmayı becerdiğimiz gibi, Kürt sorununun çözümü de Kürtlerden daha çok bizim sorunumuz ve sorumluluğumuz olmalı. Yüzyılların kardeşliğini hatırlamanın, gereğini yapmanın zamanı çoktan geldi. Bugünlerde Trabzon’dan barışa ve kardeşliğe uzanan ellerin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar değerli olduğunu, bunu çoğaltmanın tarihsel sorumluluğunu bir kez daha vurgulamak gerekiyor. İşte şimdi, acılarla yoğrulmuş bu coğrafyayı bütün renkleriyle kardeşçe yaşanacak bir yere dönüştürmenin tam zamanıdır. Bu şansı kullanmak bizim ellerimizdedir. Ve biz bunu başarabilecek tarihsel birikime sahibiz. (Şİ/HK)
* Kaynak: Trabzon Vilayeti Salnamesi 1904 cilt 22