* Fotoğraflar: Filmden ekran görüntüleri.
MFÖ grubunun en şenlikli ve belki de en yetenekli üyesi Özkan Uğur, 8 Temmuz'da hayatını kaybetti.
Özkan Uğur'u müzik çalışmalarının yanı sıra dizi ve filmlerdeki oyunculuğundan tanıyoruz. Bunlardan belki en bilineni ve hafızalara kazınanı Sulhi Dölek'in senaristliğini üstlendiği "İkinci Bahar" dizisiydi. Dizide rüşvetçi zabıta memuru Şecaattin'e hayat veren Uğur'la ilgili, sonraki yıllarda Güven Hokna şöyle diyecekti: "Özkan Uğur'un ne kadar yetenekli olduğunun bir kanıtıdır İkinci Bahar."
Hafta sonu Özkan Uğur'la ilgili pek çok yazı ve kendisiyle yapılan söyleşi okusam da ben onu müziklerini dinleyerek ve oynadığı filmleri izleyerek uğurlamak istedim. Bu filmlerden biri küçücük bir rolde yer aldığı "Arkadaşım Şeytan" filmiydi.
Ruhunu şeytana satmak
1988 yapımı filmin yönetmenliğini Atıf Yılmaz üstleniyor. Başrollerinde ise Mazhar Alanson ve Ali Poyrazoğlu var. Ali Poyrazoğlu'nun şeytanı canlandırdığı filmde ikiliye Yaprak Özdemiroğlu, Bülent Kayabaş ve Deniz Türkali gibi isimler eşlik ediyor.
Fatih rolünü canlandıran Mazhar Alanson, yetenekli; fakat henüz sesini kitlelere duyuramayan ve dolayısıyla tanınmayan bir müzisyen. Hazzopulo Pasajı'ndaki dükkânlarda duran cansız bir mankene aşık. Ya da en azından öyle görünüyor. Her gece mesaisinden sonra gelinlik giymiş bu cansız mankenle dertleşen Fatih, bir gece ünlü olamamaktan yakınırken şeytanı çağırıyor ve çaresizlikten "ruhunu şeytana satacağını" söylüyor. Şeytan, bu sese kulak veriyor ve bir anda Fatih'in karşısında beliriyor.
Yazının bundan sonrası filme dair gelişmeleri açık edebilir.
Voodoo bebekler
Şeytan, Fatih'e dileğini yerine getirebileceğini söylüyor; ancak bir şartla: Ruhunu ona satarsa. Şeytan, Fatih'in ruhuna beş yıl boyunca ipotek koyacağını söyledikten sonra ikili aralarında anlaşıyor. Bu gerçektüstü öğelerle bezeli an, bir müzikali andırıyor. Ruh satma seremonisinde dükkânların vitrinlerdeki tüm mankenler canlanıyor ve ortaya muazzam görüntüler çıkıyor. Bu esnada Fatih'in aşık olduğu manken de (Yaprak Özdemiroğlu) canlanıyor ve Fatih'le birlikte onun evine gidiyor.
Şeytan, ertesi gün Fatih'i evinde ziyaret ediyor ve hikâyenin nasıl ilerleyeceğini anlatıyor. Ruhunu hapsettiği yumurtayı da yanında getirerek elbette. Fatih'in ünlü olması için hapsettiği başka ruhların ona yardımcı olacağını söylüyor. Valizinden çıkardığı voodoo bebekler aracılığıyla şeytan, diğer ruhlara müdahale edebiliyor. Ya da en azından ettiğini düşünüyor.
Fatih'in hikâyesinin şahlanıp, dünyanın en popüler müzisyenlerinden biri olacağını düşündüğünüz hikâye, doğrudan şeytanın hikâyesine bağlanıyor:
"Ben, Tanrının en sevdiği meleklerden biriydim başlangıçta. Ateşten ve ışıktan yaratılmıştım. Gel zaman, git zaman Tanrı topraktan insanoğlunu yarattı, ona ruh verdi. Ve bütün meleklerin insanoğlunun önünde secdeye varmalarını istedi. Bu miskin yaratığın önünde secde edemezdim. Gururum buna engeldi. Tanrıya karşı geldim ve cennetten kovuldum. O gün bugündür Tanrıya karşı gittikçe güçlenerek insanlar arasında dolaşır dururum. Bana teslim olan ruhlar, Tanrınınkinden çok olduğu gün, Tanrı ben olacağım."
Miskin yaratık insan
Miskin yaratığın önünde zamanında secde etmeyen Şeytan, Fatih'e yardımcı olması gereken ve iplerinin –en azından ruhlarının esir olduğu yumurtalarının– elinde olduğunu düşünen ve aralarında Bülent Kayabaş'ın canlandırdığı Birol'un da olduğu ekibin tuzağına düşüyor.
Dolandırıcılık, kara para aklama, uyuşturucu satıcılığı gibi işleri üstlenen ekip artık şeytandan daha çok şeytan. Haliyle Fatih'in meşhur olması için çabalayan Şeytan, günbegün vasıflarını kaybediyor. "Şeytanın bacağını kırmak", "şeytanın kulağına kurşun dökmek", "şeytana pabucunu ters giydirmek" gibi deyimlerin hepsinin gerçekleştiği filmde artık neredeyse yürüyemez hale gelen bir şeytanla karşılaşıyoruz.
Çareyi yeryüzünde "kirlenmeyen" bir insan bulmakta arayan Şeytan, bu sefer Lavinia rolüne hayat veren Deniz Türkali'yi ziyaret ediyor. Lavinia, "Şeto" diye seslendiği yakın dostu ve eski aşkı Şeytan'ın önüne bir ekran yerleştiriyor ve ona, yokluğunda yeryüzünün ne kadar değiştiğini gösteriyor: "Otur seyret, insanoğlu artık şeytandan daha şeytan."
Yenilgi
Lavinia, insanları artık büyük ekranların, holdinglerin, robotların, çok uluslu şirketlerin, sermaye gruplarının ve bu şirketlerin arkasında görünmeyen patronların yönettiğini söylüyor. Bu andan itibaren ise ekranda iklim krizi, savaşlar, açlık gibi insanların neden olduğu yıkıcı sonuçların fotoğraf ve videoları dönmeye başlıyor.
Şeytan, umutsuzca bu yenilgiyi kabul ediyor ve boş ruhlar olarak gördüğü insanların önünde bu kez secde etmek zorunda kalıyor.
Büyülü gerçekçiliğe yakın bir seyirde ilerleyen ve senaryosunda Ümit Ünal, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz ve Ayşe Sasa gibi isimlerin imzası olduğu filmi, online platformlarda izlemek mümkün.
Hem yok alan şenlikli ruhların anısına hem de bir yumurtaya hapsolan kendi ruhlarımız adına.
(TY)