Fotoğraf: İstanbul Üniversitesi
Üniversite tarihi için Osmanlı İmparatorluğu’nda medreselere kadar uzanmak gerekiyor. İlk Türk medresesi, 1067’de Bağdat’ta kurulan Nizamiye Medresesi’dir.1844’te ulema, asker ve sivil kimselerden seçilen özel bir komisyon (meclis-i mahsus), öğretim sisteminin üç kademesini (ilk, orta ve yüksek) de inceler ve Batı’daki anlamına yakın biçimde bir yükseköğretim kurumu kurulmasını kararlaştırır.
Ancak Batılı anlamda bir üniversite kurulması 1863 yılında gerçekleşebildi. Darülfünun, tutucu çevrelerin baskısı ve nitelikli öğrenci bulamama gibi gerekçelerle birkaç yıl sonra kapatıldı.
TIKLAYIN- Rektör seçimleri ve liyakat
TIKLAYIN- Rektör seçimlerini kaldıran iki tarih: 1981, 2016
Sonraki yıllarda da “Darülfünun-u Osmani”, “Darülfünun-u Sultani”, “Darülfünun-u Şahane” ve “Darülfünun-u Osmani” adları altında bu kurumlar yaşatılmaya çalışıldı.
Aynı dönemde, bakanlıkların ihtiyaç duyduğu elemanları yetiştirmek üzere, meslek okulu niteliğinde bazı yükseköğretim kurumları kuruldu.
1883’te kurulan Hendese-i Mülkiye, 1909’da Mekteb-i Alisi adını alarak İstanbul Teknik Üniversitesi’nin çekirdeğini oluşturdu. Yanı sıra Robert Koleji ve lisesinin de temelleri atıldı.
Darülfünun Emini seçimi
Yükseköğretim tarihimizde 1900-1933 dönemi, Darülfünun’un kurumsallaşma sürecine tekabül ediyor.
1924'te Darülfünun Emini (Rektör) umum müderris ve muallimler tarafından üç yıllığına seçilir ve yeniden seçilme hakkına da sahiptir. Rektörün seçimi öğretim üyelerine bırakılıyor. Ancak bakanlığa (vekâlet) en çok oy alan iki kişi arasında tercih yapma imkanı tanınıyor (1)
KHK ile rektör atanamazÜniversite Öğretim Üyeleri Derneği Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği olarak 15.11.2016 tarihinde yapmış olduğumuz basın açıklamasında "KHK ile Rektör ataması üniversitelere siyasi bir darbedir. Kabul edilemez" demiştik ve yine tekrar ediyoruz: 29 Ekim 2016 tarihinde 676 sayılı KHK'nin 85. Maddesi ile rektör seçimleri ile ilgili yapılan düzenleme üniversitelerin yönetimini siyasi iradenin tasarrufuna bırakmakta ve üniversite bileşenlerinin iradesini yok saymaktadır. Nitekim, evrensel olarak akademik özgürlüklere sahip olması, demokratik ve özerk olarak yönetilmesi gereken üniversiteler bu düzenleme ile her geçen gün üniversiter anlayıştan daha fazla uzaklaşmaktadır. Parti üyelerinin, üniversitelere rektör olarak atanmasında Boğaziçi Üniversitesi ilk değildir. Daha öncede Ankara Üniversitesi, İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi vb. örneklerinde de gördüğümüz gibi eski milletvekili adaylarının ve/veya parti yönetici kadrolarının doğrudan üniversite yönetimlerine getirilmesi, üniversiteleri siyasi iktidarın arka bahçesi haline getirme uğraşının önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Tekrar ediyoruz: Bu kabul edilemez! ÜnivDer olarak, üniversite yönetiminin tüm üniversite bileşenlerinin özgür iradesini yansıtan seçimler ile belirlendiği, özgür, demokratik ve özerk üniversite talebimizi her koşulda savunmaya devam ettiğimizi, dolayısıyla da, Boğaziçi Üniversitesi başta olmak üzeretüm atamaların bir an önce geri çekilmesini ve OHAL şartlarının kaldırılarak üniversitelerde demokratik özerk bir işleyişin gerçekleşmesini talep ediyoruz. |
1933, İstanbul üniversitesi
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1933 yılında eğitimde reform yapılmasına karar verilince İstanbul Darülfünu'nu kapatıldı. Yerine İstanbul Üniversitesi’ni öngören 31 Mayıs 1933 tarihli 2252 sayılı kanun, üniversitenin kuruluş aşamasına kadar geçecek bir yıllık ara dönemi düzenledi.
Kanunun 2. maddesi ile hem üniversiteyi kurma hem de bir yıl içinde üniversitenin kuruluş kanunu hazırlama görevleri Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi.
11 Ekim 1934’te de Bakanlar Kurulu “İstanbul Üniversitesi Talimatname”sini kabul etti.
1933’te çıkarılan yasa ile üniversitelerde köklü bir değişikliğe gidildi, üniversitelere rektör ataması da düzenlendi.
Rektör, üniversitede Milli Eğitim Bakanı'nın temsilcisi sayıldı, göreve başlayabilmesi için Milli Eğitim Bakanı’nın teklifiyle atamayı cumhurbaşkanının yapması gerekiyordu.
Öğretim üyelerinin, boşalan kadroda göreve başlayabilmesi de Milli Eğitim Bakanı’nın onayına bağlandı. Öğretim üyeleri sıralaması “ordinaryüs”, “profesör” ve “doçent” olarak belirlendi. Yasa, yanı sıra “üniversite yönetim kurulu”, “senato”, “dekan” ve “fakülte kurulu” gibi yapılardan da söz ediyor.
Dekanları da rektör seçiyor, atamayı Milli Eğitim Bakanı yapıyor.
Böylece, 1933 üniversite reformuyla üniversitenin Milli Eğitim Bakanı'nın emri altında yapılandırılmasıyla herhangi bir okuldan farkı kalmadı.(2)
1946 değişiklikleri
Toplumdaki hızlı gelişmelere koşut olarak hazırlanan 1946 yılında yürürlüğe giren 4936 Sayılı Üniversiteler Kanunu, Milli Eğitim Bakanı'nı üniversitelerin üst düzey yöneticisi olarak kabul etti, aynı zamanda bakana yükseköğretim kurumlarını denetleme yetkisini de verdi.
4936 sayılı yasa ile rektörlerin, üniversite bünyesinde yer alan fakültelerin profesörleri tarafından iki yıl için seçilmesi ve her dönem farklı bir fakülteden olması koşulu getirildi. Seçim, salt çoğunluk esasına göre yapılacaktı. (1,2)
1946 reformu, üst organ olarak “Üniversitelerarası Kurul”a yer verdi. Üniversite organları olarak da “Rektör”, “Senato”, “Üniversite Yönetim Kurulu”, “Fakülte Genel Kurulu”, “Kürsü Kurulu”, “Profesörler Kurulu”, “Fakülte Yönetim Kurulu” belirlendi.
1946 reformuyla, üniversiteye giriş koşullarının kurumlarca kendi özel durumlarına göre tarafından belirlenmesi ve programların da öğretim üyeleri ve kürsüler tarafından hazırlanması kabul edildi.
1946 düzenlemesi Milli Eğitim Bakanı’nın etkin denetimini kaldırdı.Artık, Senatolar ve Üniversitelerarası Kurul’ca verilecek kararların Milli Eğitim Bakanı”nca onanması veya reddi söz konusu olamayacaktı. Bakanı’nın tek yetkisi, verilen kararı 15 gün içinde geri göndermek oldu. Buna karşı Üniversitelerarası Kurul’a aynı konu üzerinde bir ay içerisinde karar alma ve Milli Eğitim Bakanı’na bildirme yetkisi tanındı. 1946 yılında, 4936 sayılı kanunla Türkiye’de üniversiteler yeni ve ileri bir statüye kavuşturuldu. (2)
Özerk üniversite
1961 Anayasası üniversitelere yönetsel ve bilimsel yönden bir özerklik getirdi. Anayasa’nın 120. maddesi üniversiteleri Anayasal bir kurum olarak düzenledi, 115 sayılı kanuna tabi kıldı.
115 sayılı Kanun’la da Millî Eğitim Bakanlığı'nın üniversiteler üzerindeki yetkileri kaldırıldı. Ancak rektör atamada aynı usul devam etti.
Rektör atamayı seçim esasına göre düzenlendi. Rektörlerin, üniversite bünyesinde yer alan fakültelerin profesörleri tarafından, iki yıl için seçilmesi ve her dönem farklı bir fakülteden olması koşulu getirildi. Seçimde salt çoğunluk esasına yer verildi (2).
1971 askeri darbesi
Türkiye’deki siyasi ortamın değişmesi ve 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra üniversiteler yeniden düzenlendi.
27.07.1973 tarih ve 14587 sayılı Resmi Gazete 1750 Sayılı Üniversiteler Kanunu çıkarıldı. Bu Kanun’un en belirgin özelliği olarak üniversitelerle ilgili iki üst kurul oluşturuldu: Yükseköğretim Kurulu ve Üniversite Denetleme Kurulu.
1750 sayılı Üniversiteler Kanunu’nda rektör seçiminin şekli değiştirildi, fakülteler arasındaki eşitlik bozuldu. Bu düzenleme ile öğretim üyesi fazla olan fakültelere avantaj sağlandı. Rektör, her üniversitenin bütün öğretim üyelerinin bir arada yapacakları toplantıda, üç yıl için, üniversitenin aylıklı profesörleri arasından, salt çoğunlukla seçilir. Dönem süresi biten rektör yeniden seçilebilir. Fakat, aynı şahıs, aradan bir seçim dönemi geçmeden, iki dönemden fazla rektörlük yapamaz. (3)
1980 askeri darbesi
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra ise üniversiteler yasasında çok köklü değişiklikler yapıldı. 4/11/1981 tarihinde ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu resmi gazetede yayınlandı. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13. maddesinin (a) fıkrası ile rektör seçimi aşağıdaki şekilde değiştirildi.
a) Devlet üniversitelerinde rektör, Yükseköğretim Kurulu tarafından önerilecek, profesör olarak en az üç yıl görev yapmış üç aday arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Bir aylık sürede önerilenlerden birisinin atanmaması ve Yükseköğretim Kurulu tarafından, iki hafta içinde yeni adaylar gösterilmediği takdirde Cumhurbaşkanınca doğrudan atama yapılır.
“Rektörün görev süresi 4 yıldır. Süresi sona erenler aynı yöntemle yeniden atanabilirler. Ancak aynı devlet üniversitesinde iki dönemden fazla rektörlük yapılamaz. Rektör, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü tüzel kişiliğini temsil eder.
“Vakıflarca kurulan üniversitelerde rektörün atanması Yükseköğretim Kurulu'nun uygun görüşü üzerine ilgili mütevelli heyet tarafından yapılır. Rektörün görevi atandığı usule göre sonlandırılabilir. Rektörlerin yaş haddi 67 yaştır. Ancak rektör olarak atanmış olanlarda görev süreleri bitinceye kadar yaş haddi aranmaz.
“Bu maddeye göre atanan üniversite rektörleri, Yükseköğretim Kurulu'nun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından geçici olarak görevden uzaklaştırılabilir veya görevine son verilebilir. Rektörler cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır.” (5)
2547 sayılı Kanun’da rektörün cumhurbaşkanı tarafından beş yıl için atanması öngörüldü. İki dönem (1982 ve 1987 yılı için) bu düzenlemeye göre üniversitelere rektör atandı, seçim yapılmadı.
1992’de seçim geri döndü
Ancak 1992 yılında 2547 sayılı Kanun’un ilgili maddesinde değişiklik yapılarak seçim usulü getirildi. Söz konusu değişiklikte, “Üniversitelerde rektörlük seçimi sonucu, en çok oyu alan altı aday Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) bildirilir. YÖK de altı aday arasından üç adayı cumhurbaşkanlığına sunar, cumhurbaşkanı da YÖK tarafından sunulan üç adaydan birini dört yıllığına rektör olarak atar” ifadesi yer aldı.
Hemen hemen bütün rektörlük atamalarında da en çok oyu alanın atanması, bir teamül hâline geldi.
Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül uygulamaları
2000 yılında cumhurbaşkanı seçilen Ahmet Necdet Sezer teamül hâline gelen en çok oyu alan adayın rektör olarak atanması usulünü bozdu. Kanun bu yetkiyi kendisine veriyordu ama her kanuni yetki hukuki olarak kabul edilmeyebilir. (4)
2000-2007 dönemindeki rektör atamalarında öğretim üyelerinin tercihleri dikkate alınmadı. Bu durum, öğretim üyelerinin seçimden beklentilerini asgari düzeye düşürdü ve teorik olarak seçime bir anlam yüklememeye başladılar. Söz konusu uygulamalar, 2007'de cumhurbaşkanı seçilen Abdullah Gül döneminde de devam etti.
Adeta öğretim üyeleri tercihlerinin dikkate alınmaması, geleneksel hâle geldi.
Üniversitelerde rektörlük seçimi sonucu, ilk altıya girebilmiş fakat çok az oy almış adaylardan biri de atanmak üzere YÖK tarafından Cumhurbaşkanlığına sunulan üç aday arasında gösterildi. Bu adayı da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tereddüt etmeden rektör olarak atadı. (4)
Kanun, YÖK ve cumhurbaşkanlığına bazı yetkileri veriyor. Ancak, üniversite öğretim üyelerinin tercihini dikkate almama, üniversitelerdeki öğretim üyelerini rahatsız etti.
2008 değişiklikler
28.06.2008 gün ve 5772 sayılı Yasa ile 2547 sayılı Yasa'nın 10, 13, 23, 24, 25, 26 ve Ek Madde 2'si değişti, Geçici Madde 55 eklendi.
Bu yasanın 2. Maddesi ile 2547 sayılı Yasa'nın rektörlerin Cumhurbaşkanınca atanmasını düzenleyen 13. Maddesi değiştirilerek, rektörlerin görev süresi iki dönemle sınırlı olmak üzere 4 yıla çıkarıldı, bu seçim sürecindeki diğer anti-demokratik uygulamalar -tek adaya oy kullanma, YÖK'ün ilk altı aday arasından üçünü sıralamadaki muhtariyeti, Cumhurbaşkanı'nın önerilen üç adaydan birini atamadaki muhtariyeti vb.- aynen korundu. (4)
Daha önce YÖK, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerine yakın değil iken, yeni kurulan üniversiteler için Milli Eğitim Bakanlığı'na verilen atanacak rektörleri Cumhurbaşkanı’na önerme yetkisi, YÖK yönetimi değişince tekrar YÖK Genel Kurulu'na verildi.
Ancak bu yasa ile getirilen en önemli değişiklik, kişiye özel kadro ihdasını mümkün kılan ve zaten bu konuda güçlendirilmiş yetkilerle donatılmış rektörleri daha da güçlendiren akademik yükseltme ve atamalarda, özel koşul koyma yetkisinin 2547 sayılı Yasa'ya işlenmiş olmasıdır.
2016 darbe girişimi
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra OHAL ilanı ve kanun hükmünde kararnameler devreye girdi, 29 Ekim 2016 tarihli Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile üniversitelerde rektör seçimleri kaldırıldı. Böylece uygulamada 1992 öncesine dönülmüş oldu.
KHK ile yeniden düzenlenen uygulamada devlet üniversitelerinde rektörü YÖK öneriyor, profesör olarak en az üç yıl görev yapmış üç aday arasından Cumhurbaşkanı atamayı yapıyor.
Rektörün görev süresi dört yıl. Süresi sona erenler aynı yöntemle yeniden atanabiliyor ancak aynı devlet üniversitesinde iki dönemden fazla rektörlük yapılamıyor. Vakıflarca kurulan üniversitelerde rektör, mütevelli heyetinin YÖK’e teklifi ve YÖK’ün olumlu görüşü üzerine cumhurbaşkanı tarafından atanıyor.
MADDE 85- 2547 sayılı Kanunun 13. maddesinin (a) fıkrasının birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirildi.
“Devlet üniversitelerinde rektör Yükseköğretim Kurulu tarafından önerilecek, profesör olarak en az üç yıl görev yapmış üç aday arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Bir aylık sürede önerilenlerden birisinin atanmaması ve Yükseköğretim Kurulu tarafından, iki hafta içinde yeni adaylar gösterilmemesi halinde Cumhurbaşkanınca doğrudan atama yapılır.
“Rektörün görev süresi 4 yıldır. Süresi sona erenler aynı yöntemle yeniden atanabilirler. Ancak aynı Devlet üniversitesinde iki dönemden fazla rektörlük yapılamaz. Rektör, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü tüzel kişiliğini temsil eder. Vakıflarca kurulan üniversitelerde rektör, mütevelli heyetinin Yükseköğretim Kuruluna teklifi ve Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanır.” (5)
Boğaziçi 2016
Boğaziçi Üniversitesi’ne atanacak rektörün kim olacağı, bir süredir kamuoyunun gündemindeydi. 2012–2016 arası rektörlük yapan ve yeni dönem için de aday olan Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, Temmuz 2016'da yapılan seçimlerde yüzde 86 oy alarak Boğaziçi Üniversitesi tarihindeki en yüksek oyu alan aday olmuştu.
Boğaziçi Üniversitesi de dahil, seçimlerini tamamlayan 18 üniversitede rektör ataması beklenirken, 29 Ekim 2016 tarihli, 676 sayılı KHK ile rektörlük seçimleri kaldırıldı ve atama yetkisi YÖK’ün önereceği adaylar arasından seçilmek üzere Cumhurbaşkanı’na verildi.
Rektörlük seçimlerinin iptal edilmesi sonrası Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atama 12 Kasım 2016 günü yapıldı. Cumhurbaşkanlığı, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne, Prof. Dr. Mehmed Özkan’ın atandığını duyurdu. Üniversite öğrencilerinin protestosu ile karşılaşan isim Mehmed Özkan, iptal edilen seçimlerde adaylığını koyan isimler arasında yer almıyordu.
29 Ekim 2016 tarihli, 676 sayılı KHK'den sonra üniversitelerde rektör seçimleri kaldırıldı ve tüm rektör atamaları Cumhurbaşkanı tarafından yapıldı.
2018’de 703 sayılı KHK
Ancak 2018’de kabul edilen 703 sayılı kanun hükmünde kararname bir adım ileri giderek “Devlet ve vakıf üniversitelerine rektör cumhurbaşkanınca atanır. Vakıflarca kurulan üniversitelerde rektörün atanması mütevelli heyetinin teklifi üzerine yapılır” hükmünü getirdi.
2019’da uygulanmakta olan yöntem, “Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi “ (3 sayılı kararname) ve ona 4 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile getirilen küçük bir değişiklik sonucunda şöyledir:
“Rektörler profesörlük yapanlar arasından cumhurbaşkanı tarafından atanır. 3 sayılı kararnamenin 1 sayılı cetvelinde sayılan çok sayıda üst düzey kamu yöneticisi arasında Yükseköğretim Kurulu üyeleri ile rektörler de yer almıştır. Bu cetvele ilişkin hükümler rektörler ve YÖK üyeleri için de geçerlidir, örneğin 'Görev süreleri sona erenler yeniden atanabilir. Bunlar, görev süreleri sona ermeden de cumhurbaşkanınca görevden alınabilir'”. (6)
2018 yılında yapılan bu son değişiklikle de rektörlerin belirlenmesi tümüyle cumhurbaşkanına bağlanmıştır ve bugüne kadar yapılan en merkeziyetçi modeldir. 1 sayılı cetveldeki görevler için sayılan genel koşullar dışında rektörlük için yalnızca profesör olma koşulu vardır. Atama kriterleri dev açık değildir. (6) (GTH/NÖ)
Rektör seçimlerinde İngiltere, Almanya İsveç örnekleri/ Prof. Dr. Burhan Şenatalar
Osmanlı'dan günümüze rektör seçimleri ve atamaları/ Prof. Dr. Gülhan Türkay Hoştürk
Kaynakça
1-Durmuş Günay, Muharrem Kılıç, Cumhuriyet Dönemi Türk Yükseköğretiminde Rektör Seçimi ve Atamaları (Derleme)
2-Özge Apiş, Üniversite Özerkliği (Derleme)
3- Nesrin Emekli, Üniversite Kanunları (Derleme)
4- Temel Çalık, Üniversitelerde rektörlük seçimi ve atamaları (derleme)
5-http://yenidusunce.com.tr/kultursanat/y510UNIVERSITELERDE_REKTORLUK_SECIMI_v e_ATAMALARI.html
6- Burhan Şenatalar Üniversite Sisteminin En Kritik Halkası: Rektörlük “Güncel Maliye Tartışmaları-1 Prof.Dr. Ömer Faruk Batırel’e Armağan” içinde (s.517-528), (Seçkin Yayınevi, 2019).