Malum Osmanlı İmparatorluğu, Lale devriyle başlayan Tanzimat Fermanıyla hızlanan modernleşme hareketleriyle yıkılışı durdurmaya, Avrupa karşısında eski parlak günlerine kavuşmaya çalışır. Bilhassa siyasi yapıyı ve askeriyeyi esas alan modernleşme hareketleri toplumun her alanında, kılık kıyafetten evlerin mimarisine kadar çok çeşitli ayrıntıda kendini gösterir ve bu yeniliklerden tez vakitte Osmanlı kadını da nasibini alır. Eğitim, hukuk, toplumsal hayatta yapılan reformlar kadınların yaşam alışkanlıklarını, kamusal alandaki görünürlüklerini ve özgürlüklerini olumlu yönde etkiler. 19. yüzyılın ortalarından itibaren sayıları her geçen gün artan matbuatta kalem oynatan aydınların etkisiyle kadın hareketi önem kazanır.
İşte bu dönemde filizlenen Osmanlı kadın hareketinin önemli isimlerinden Emine Semiye Hanım, 1864 yılında, Adviye Rabia Hanım ve Osmanlı’nın ünlü tarihçisi Ahmet Cevdet Paşa’nın üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelir. Kendisi gibi kadın hareketinin etkin isimlerinden olan ablası edebiyatçı Fatma Aliye Hanım’la birlikte ilk eğitimini kendi konaklarında alır. Bunda, o sıra seçkin çevrelerdeki kız çocuklarının eve gelen hocalardan eğitim almalarının yaygın olmasının yanı sıra Ahmet Cevdet Paşa’nın görevi sebebiyle ailece sık sık şehir değiştirmelerinin de payı vardır.
Mütalaa ve Asır gazetelerinde yazdı
Emine Semiye Hanım devrin en ünlü hocalarından alarak başladığı eğitimini daha sonra Fransa ve İsviçre’de psikoloji ve sosyoloji dersleri alarak devam ettirir. Bu yönüyle yurtdışında eğitim alan ilk Osmanlı kadınlarından biri olur.
1896 yılında Selanik’te bulunduğu sırada Mütalaa gazetesinde başyazarlık yapar, aynı zamanda Asır gazetesi (daha sonra ismi Yeni Asır olacaktır) için de yazılar yazar. Bunu, kadınlara faydalı bilgiler vermeyi ve onları eğitmeyi amaçlayan Hanımlara Mahsus Gazete’de kadınlara pozitif ilimler konusunda öğretici bilgiler verdiği yazıları takip eder.
Fiili mücadele
Emine Semiye Hanım Osmanlı siyasetinde, yalnızca kalemiyle değil, fiili mücadelesiyle de var olur. Osmanlı’daki aydınlar Sultan Abdülhamid yönetimine karşı hürriyet mücadelesinde bulunmaya başladıklarında, Emine Semiye Hanım da bu mücadeleye yasaklı gazete ve dergilerin dağıtılması, İttihatçı üyeler arasındaki haberleşme ağının sağlanması gibi görevlerle destek verir.*
Ne var ki Meşrutiyet’in ilanını için kelle koltukta mücadele etmiş pek çok kişi gibi, Meşrutiyet’in ilanından sonra bazı beklentilerin yerine getirilmediğini görünce hayal kırıklığına uğrar.
Rejimde gördüğü eksiklikleri ve iktidar kadronun yaptığı yanlışlıkları sert bir dilde eleştirir. Bilhassa İttihatçıların Osmanlıcılık fikrinden Türkçülüğe doğru meyletmelerini hoşnutsuzlukla karşılar. Bu bağlamda kendi siyasi fikirlerine yakın gördüğü Osmanlı Demokrat Fırkasına üye olur. Siyasi çalışmalarını bu arenadan devam ettirse de, Meşrutiyet rejiminin destekçisi olmaktan hiçbir vakit vazgeçmez. Nitekim İttihatçılar ve Meşrutiyet aleyhine çıkan 31 Mart İsyanı (1909) sırasında mebusundan aydınına kadar herkes köşesine sinip, gelişmelere göre hareket etmeyi uygun bulurken, o, yazılarında isyanı ve tertipçilerini sert bir dilde eleştirmekten geri durmaz.
Gönüllü hemşire
Balkan Harbi sırasında, iktidarda olan Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin –kendi İttihatçı geçmişinden ötürü- engellerine rağmen Şişli Etfal Hastanesinde gönüllü hemşirelik yapar. Ne var ki buradaki hizmetine bir süre sonra son verir. Zira muhalefet ve iktidar arasındaki çatışma kızışıp, mimli İttihatçıların pek çoğu yakalanıp hapse atılmaya başlayınca can güvenliği tehlikeye girer ve soluğu Paris’te alır.
Paris günleri
Emine Semiye Hanım çeşitli gazete ve dergiler için yazılar kaleme aldığı gibi roman türünde eserler de verir. Ancak akranı olan pek çok kadın yazarın aksine, edebi kişiliği Türkiye edebiyatında yankı yapmaz. Bunda edebiyatı, toplumu eğitmek, değiştirip dönüştürmek için bir araç olarak görmesinin etkisi olduğu kadar sivri aydın kişiliğinin, dönemine göre radikal fikirleri yüzünden tepki çekmesinin de payı vardır. Sefalet, Muallime, Gayya Kuyusu, Bikes, Mükafat-ı İlahiye bilinen romanlarıdır.
Emine Semiye Hanım, çeşitli dernek ve vakıflarda da önemli görevlerde bulunur. Keza savaşta ölen askerlerin ailelerine ve muhtaç kadınlara yardım etmek amacıyla Şefkat-i Nisvan derneğini Selanik’te 1898 yılında kurar. 31 Mart vakasından (1909) sonra Edirne’ye yerleştiğinde ise, benzer bir görevi yerine getirmesi için, aralarında Sultan Murad’ın kızı olan Fehime Sultan’ın da bulunduğu kadınlarla birlikte Hizmet-i Nisvan derneğini kurar.**
Radikal bir çizgi
Emine Semiye Hanımın kadın hak ve özgürlüklerine dair bakışı ise dönemine göre bir hayli radikal bir çizgidedir. Keza o dönem kadınların eğitim almaları, mesela okuma yazma ve yabancı dilmeleri, piyano çalmaları, kültürlü ve bilgili olmaları, onların iyi eş, iyi anne olmaları için toplumsal bir gereklilik olarak ele alınırken; Emine Semiye Hanım, kadınların erkeklerle eşit hak ve özgürlüklere sahip olmaları için tüm bunların yeterli olmadığını ileri sürer. Ona göre, kadınların, çalışma hayatında nitelikli iş sahibi olmaları için gerekli eğitimi ve mesleki yetkinliği kazanmaları, böylece kocaları karşısında ekonomik hürriyete sahip olmaları gerekir.
Nitekim Emine Semiye Hanım, kadınların iyi anne ve eş olmalarının değil, erkeklerle eşit haklara sahip olmalarının önemine ve bunun için eğitim almaları gerektiğine yazılarında sık sık değinir. Kadınla erkek arasında akıl muhakemesi bakımından fark olduğunu ileri süren yazarları yerden yere vurur. Dahası, kadınların hukuki ve ekonomik bağımsızlık kazanmalarının tepeden inme reformlarla ve erkek egemen sistemin bahşettikleriyle olmayacağını, kadınların bunun için top yekun mücadele etmeleri gerektiğini savunur.
Emine Semiye Hanım, ablası Fatma Aliye Hanım gibi Osmanlı kadın hareketinde en önde bayrak taşıyarak kadın hakları açısından bazı kazanımların elde edilmesinde önemli rol oynar. Devrinde kadın hareketi açısından önde gelen isimlerinin dahi dilendirmeye cesaret edemediği fikirleri savunur, sert bir üslupla ataerkil sistemle savaşır, iktidardaki kadroları kıyasıya eleştirir.
Başta Emine Semiye Hanım ve ablası Fatma Aliye Hanım olmak üzere, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ve günümüze uzanan süreçte, kadın hareketine emek veren, bu yolda bayrak taşıyan bütün kadınlara selam olsun. (MK/HK)
* Şefika Kurnaz, “Osmanlı Kadın Dernekleri (1908-1918)”, Milli Eğitim Dergisi, S.86, 1989.
**Serpil Çakır, Osmanlı Kadın Hareketi, Metis Yayınları, 2016, İstanbul.
Manşet resmi: Şefika Kurnaz'ın Timaş Yayınları'ndan (2008) çıkan "Emine Semiye" adlı kitabının kapafından kesit.