II. Meşrutiyetin ilanının üzerinden 100 yıl geçti. 175. sayısını çıkaran Toplumsal Tarih Dergisi'nin Temmuz ayını Meşrutiyete ayırdı. Darbe mi devrim mi tartışmaları bir kenara 1908 karikatürleri, İstanbul ve taşrada 1908 yansımaları, Temmuz 1908'in Avrupa Gazetelerine nasıl yansıdığı dergide yer alan diğer çalışmalar.
Tarih Vakfı'ndan ve editörlüğünü Ahmet Akşit'in yaptığı aylık çıkan derginin büyük ölçüde dosyasını 1908 üzerine yazan akademisyen Aykut Kansu hazırlamış.
"Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay" başlıklı derlemeyi birebir yayınlıyoruz.
Küçük Sergi
5 Temmuz 1908 İkdam
Selanik'te cemâat-ı muhtelife inâs mekteplerinde kızlar taraflarından muallimlerinin nezaretinde olarak yetiştirilen ve mektebin tevzi-i mükâfat resimlerinde salonlarda teşhir edilerek enzâr-ı takdire konulan terziliğe, nakış işlerine, örgüye müteallik masnûâttan en değerlilerinin birleştirilerek umumi bir meşher (sergi) tesisi takarrür eylemiştir. Bu maksad-ı nâfi'nin kuvveden fiile isâli için teşebbüsat-ı mukteziye ittihaz olunmuş, mektepler komisyonlarına, müdürlerine, fukara kızlarına iş öğretmek için açılmış olan müessesata müracaat edilmiştir. Selanik elektrik tramvaylarının birinci günü hasılatı olup 8.450 kuruşa baliğ olan ve Kumpanya tarafından umur-ı hayriyeye sarf edilmek üzere Reis beyefendiye tevdi olunmuş bulunan mebâliğin bu emr-i hayr-i terakiye hasrı tensip olunmaktadır.
Sergide mazhar-ı takdir olacak masnûâta mükâfatlar verilecek, bu suretle bilcümle mekteplerde kızların sinin-i âtiye için daha ciddi daha güzel işler husule getirmelerine büyük bir saik-i terakki tesis edilmiş bulunacaktır.
Hamidiye Mükâfatı
17 Temmuz 1908 İkdam
Evvelki gün Fener'de kaim Rum Mekteb-i İdâdîsi'nde cülûs-i meyâmin- me'nûs-ı Hazret-i Padişahinin yirmi beşinci sene-i devriyesinde ihdas olunup her sene mekteb-i mezkûr talebesi meyanmda Lisan-ı Osmani'de en ziyade ibraz-ı liyâkat edenlere i'tâ olunmakta olan "Hamidiye Mükâfatı" Müsabakası icra olunmuştur. Müsabakaya mekteb-i mezkûr mezunlarından beş kişi iştirak etmiştir. Heyet-i mümeyyize meyanında Patrikhane Muhtelit Meclisi azasından Fedon Bey, mektebin Lisan-i Osmani muallimi saadetlü Yanko Hulorus ve dava vekillerinden Kozmidi efendiler bulunmuştur. Mükâfatın birincisi on beş ve ikincisi on lira olup yevm-i cülûs-ı hümâyûn-ı mes'adet-makrûn-ı Hazret-i Padişahiye şeref-mütesâdif olan Ağustosun on dokuzuncu günü tevzi olunacaktır.
Unutulmaz Bir Hatıra
25 Temmuz 1908 İkdam
Memleketimizin dünkü hali Oh! . . Bunca zamandan beri beklenilen mukaddes günün ruhlu feyzli, ulvi ve unutulmaz sabah! . . Oh! . . Memleketimize hürriyet, adalet, uhuvvet, hayat ve saadet bahş eden yevm-i mübarekin ilk mukaddime-i bi-nazîri. Oh! . . Bütün yüzlerde herkesin, evet, bilaistisna her kesin . . . Büyük, küçük, asker, memur, esnaf, ganî, fakir, Müslüman, Hıristiyan, Musevi bütün Osmanlıların yüzlerinde görülen revnak-ı mübarek hürriyet! . . Bu tasvire sığar mı idi? O ne tebrikler, o ne dualar, o ne teşekkürler, o ne neşe yarab, o ne feyz ve neşe idi!
Gazeteler satılıyor, satılıyor, satılıyor müvezziler haykırıyordu. Herkes, hatta okumak bilmeyenler de alıyor, bir kere okumuş olanlar tekrar tekrar okuyor, yine okuyor, bu gazeteler seve seve hakiki, riyasız, en samimi bir hiss-i münşelle okunuyor ve sonra tarih-i hayatta en unutulmaz, en sevinçli bir günün, en kıymetli bir hatırası olmak için saklanıyordu. Evet saklanacak, yalnız kütüphanelerde, yazıhanelerde değil bütün milletin hafıza-i şükranında ilelebet saklanacak. Unutulmayacak, hiçbir zaman, hiçbir dakika unutulmayacak, bütün ahfadımızın ahfadı bile müessis-i âlî-tebârına dualar ederek yad edecektir. İşte bunun ilk nişane-i minneti dün görülmedi mi? Her evi kendi evimiz gibi biliyoruz. Ak saçlı ihtiyarlarımızdan küçücük yavrularımıza kadar hepimiz sabahleyin sefa-yı hürriyetle gaşy olduk.
Ağlaştık, birbirimizi tebrik ettik : "Oh ! . . . dedik, işte hürriyetin, işte adaletin, işte uhuvetin hüccet-i inayeti, işte insan gibi yaşamak saadeti!" Bu gün Cuma, bir yevm-i mübarekti. Sevgili padişahımızı, lütufkâr baş kumandanımızı selamlamak için muhabbetli, vicdanlı kahraman askerlerimiz . . . Hepimizin gözü gibi kıymetli dilâverlerimiz, vatanımızın bu şanlı müdafileri önde mızıkaları olduğu halde alay alay Yıldız Saray-ı hümâyûnu civarındaki mevki-i mahsusa doğru gidiyorlardı. Esna-yı azimetlerinde borsa hanı pîş-gâhında binlerce ahali: "Padişahım Çok Yaşa" zemzemesiyle ilan-ı şükran eylediler. Asker selamlayarak geçti. Fakat avdette Yeni Camii Şerif kurbunda talebe-i ulûmdan, ahaliden, askerden on bini mütecaviz ahalinin hep birden semaya yükselen seda-yı şükranı -memleketimizin bütün ufuklarında-hatıra-i minnette kalacak- taninler hasıl etti. Oh, evet, memleketimizin her yerinde bir âvâze-i hürriyet işitildi. Sonra caddeler her ihtizazı ruhumuzu titreten o mübarek Osmanlı bayraklarıyla süslendi. Bir şehr-âyîn. (Donanma, şenlik) Sevgili padişahımızın bu lütuf ve inâyet-i şahanelerini tebcil için bir îd-i milli gibi her tarafta sûr-ı meserret hüküm-ferma olacağı pek tabii. Şehrimizde böyle olursa vilâyât-ı Osmaniyenin her tarafını düşünmeli ! Oh bin şükür ve hamd olsun. Cenab-ı Hak padişahımıza uzun ömürler ihsan etsin. Bu saadet, hürriyet ve adaleti padişahımızın sâye-i inâyet-i şahanelerinde hissetmeye muvaffak olduk. Bunun ebediyen minnetdârı olacağız.
Mülakat
27 Temmuz Sabah
Ahmet Rıza Bey'in 23 Temmuz 1908 de Paris'te Naye Fraye Pres'e verdiği beyanat:
Bizim maksadımız 1293 (1876) tarihli Kanun-i Esasi'nin yeniden tesisidir. Türklerde sosyalizm ve anarşizm fikri katiyen yoktur. Düyûn-ı Umumi ve Bank-ı Osmani teşkilatında hiçbir suretle tadilat yapılmayacaktır. Ecanibin kaffe-i hukuku mazhar-ı tasdik olacaktır. Ecnebi postahaneleri dahi muamelâta devam edecektir Mamafih kendi postalarımızı da tanzim ve ıslâh edeceğiz. Müessesât-ı ecnebiye hacet kalmamak için tarik-i müstakim rekabeti takip edeceğiz. Medeniyet-i şarkiyemizin tavır ve tarz-ı mahsusunu terk etmeyeceğiz.
Gazete Fiyatları
28 Temmuz 1908, Tercüman-ı Hakikat
Dün matbaamıza müracaat eden bazı zevat gazetemizin müvezziler tarafından yirmi veya kırk paradan aşağı satılmadığını ve bu hale itiraz edenlere biz de matbaadan pahalı alıyoruz bahanesi serd olunduğunu söylüyorlar. Biz ke'l-evvel gazetemizi müvezzilere yedi buçuk paraya verdiğimizden on paradan fazla para talep eden müvezzilere karilerimizin ihale-i sem-i itibar etmemesini ihtar ederiz.
Tiyatrolar
29 Temmuz 1908 Sabah
Saye-i hürriyette matbuatın nail olduğu feyz-i bî-nihâyeden bittabi tiyatrolar da istifade eti. Artık tiyatro sahnelerinde adi piyesler yerine Celaller, Akif Beyler, Duhter-i Hindular, Gâveler gibi âsâr-ı muhallede (edebi eserler) oynanacak. Daha sonra bunlara da kat kat faik bedâyi-i tefekkürü o sahneler üzerinde mütemessil görebileceğimizi kim istig'âd eder. Her halde o Celaller, Duhter-i Hindular şimdi bize pek lazımdır. Biz onlara müştak idik. Seve seve okuyamadık. Göremedik. Şimdi Mınak Efendi'nin kumpanyasından beklenen eser-i hamiyet senelerce devam eden teşnegî-i hürriyet namına sırasıyla böyle vatan-perverane lisanla yazılmış piyesleri oynamaktır. Dün kendisinin suret-i mahsusada matbaamıza gelerek haber verdiğine göre bu hafta Balmumcu'yu gelecek hafta Besa'yı mevki-i temaşaya koyacak imiş. Biz bunu düşünememiş idik. Besa zaman-ı hazıra en muvafık eserdir.
İhlâ-yı Sebil
29 Temmuz 1908 Tercüman-ı Hakikat
Aff-ı umumi beşaretinden (müjdesinden), bu nişane-i hürriyetten sevinmeyecek hangi Osmanlı tasavvur olunur ? Evvelki gün neşrolunan ilan-ı resmi afâk-ı şehirde sür'at-berkıyye ile (çarçabuk) intişar ederek ümmet, yine bir hiss-i müeddeb-i saadet ile hurûşân eylemişti (coşturmuştu). Aff-ı umumi. . . Dilden dile bu kelime geziyor, herkes seviniyordu. Bu saadet yalnız Dersaadet'teki eli beş, altmış müttehemin (suçlunun) tahliyesinden ibaret bir hiss-i meserret değildir. Bütün memlekete aittir. Şimdi herkes kudretince seviniyor, mahv olmuş bir hânmânın (ev barkın), yıkılmış bir aile yuvasının, boynu bükük kalmış yetimlerin, heyuladan bile istimdâd-ı merhamet edecek kadar çaresiz zevcelerin, ah o şefkatli anaların şimdi ne hale gireceğini, nasıl sevineceğini tasavvur edin. İşte bunun mukaddimesi dün zahir oldu. Hapishane-i Umumide bulunan elli beş mahkum-ı siyasi Zaptiye Nazırı ile muavinleri beyefendiler ve Hapishane-i Umumi Müdürü hazır bulunduğu halde tahliye edildiler. O zaman mahkuminin meserretini görmeli idi. Sutanahmet Meydanı'na tecemmu' eylemiş olan binlerce efrad-ı sadıka-i milletle beraber yek-avaz olarak Hazret-i padişah-i merhamet-pervere dualar, kâfil-i hürriyet olan idare-i hazıra-i mesudeye bin teşekkürler ediliyor, herkes sevincinden ağlıyordu.
Orada hamiyet-perverandan biri tarafından güzel bir nutuk irad edilmiş, herkes dualar, halisane temenniler arasında avdet etmiştir. Şimdi bu sevinci teşmîl ettik (yaygınlaştırdık). Yarın, öbür gün, bu'd-ı mesafeye göre (yolların uzaklığına göre) bir hafta, on gün sonra bütün o sönmüş ocaklar parlayacak, o evlerde de âsâr-ı şâd-mânî görünecek, baba oğluna, ana evladına, zevç zevceye, yetim babasına kavuşacak. Fakat şurada şayan-ı ihtar bir cihet var. Bu avdeti sükun-ı tam ile kabul etmeli, her mütehassir-i vatanın avdetinde bu meserretini izhârda temkinli davranmalıdır. Mantık bunu icap eder. Menfaatimiz de bu noktadadır.
Matbuat-ı Osmaniye Cemiyeti
30 Temmuz 1908 Tercüman-ı Hakikat
Türkçe münteşir Osmanlı gazeteleri muharrirlerinin teklifatı üzerine bazı gazete muharrirleri "Matbuat-ı Osmaniye Cemiyeti" namında bir heyet teşkili için dün Sirkeci İstasyon birahanesinde içtima etmişlerdir. İkdam Gazetesi muharrirlerinden ve Resimli Gazete Müdürü Abdullah Zühtü Bey bir nutuk irad ederek içtimain esbabını izah etmiştir.
Cemiyet hakkında bir saat müzakere edildikten sonra tesisi ve cemiyetin "Matbuat-ı Osmaniye Cemiyeti" namıyla teşekkülü karargir olmuştur.
Hain Melhameler
30 Temmuz 1908 Tercüman-ı Hakikat
Bir zamanlardan beri şehrimizde bir hafiye ailesi teşkil ederek alâim-i melanetle mâli (dolu) bir sima ile Beyoğlu'nda müdebded (debdebeli) arabalarla gezen, Mekteb-i Sultani'de yetişerek nihayet idare-i sabıka-i müstebitenin ser-firâzân ricalinden madud olan Habib, Selim, Necib Melhamelerden Habib Melhame'nin Cisr-i Mustafa Paşa'da tevkif olunduğu haber alınmıştır.
Selanik'teki Nümayişler
31 Temmuz 1908 Tercüman-ı Hakikat
Viyana gazetelerinden Selanik ahalisi beyninde hüküm-ferma olan şevk ve heyecan o derce azimdir ki sokaklardan geçen asakir ve zabitan üzerine çiçekler ve şekerlemeler serpiliyor. Her zabite her nefere yadigâr olmak üzere birer hediye verilmiştir. Sokaklarda vuku bulan şevk-âmîz nümayişlere İslam ve Hıristiyan kadınları da iştirak ediyor. Binlerce muhadderat-ı Islamiyenin (kapalı Müslüman kadınların) ellerinde birer bayrak olduğu halde sokakları dolaşıp " Yaşasın Hürriyet" "Padişahım Çok Yaşa" terane-i sürür ve şâd-mânîyi ayyuka isal etmeleri müessir bir manzara teşkil ediyordu.(ES/EZÖ)
* Hazırlayan Emel Seyhan