*Fotoğraf: AA/ Kemerköy Termik Santrali
Geçtiğimiz haftalarda ülkemizde meydana gelen yangınlar sırasında yanma tehlikesi atlatan iki kömür yakıtlı termik santral nedeniyle termik santrallar medyada yer aldı ve çokça tartışıldı. Bu konu ile ilgili olanlardan görüşler alındı. Kamuoyunda santrallara yangının ulaşması halinde telafisi olanaksız zararlara uğrayacağımız algısı yaratıldı. Eğer santrallar yanarsa büyük patlama olabileceği konusu gündem oldu.
TIKLAYIN- Milas'ta alevler termik santrale ulaştı, tahliye başladı
Bunlar konuşulurken ormanlar yanıyordu ve geri gelmesi (eğer yapılaşmaya açılmaz ise) belki de yarım asır sürecek ormanlar ve doğal yaşam yok oluyordu. Bu felaketin insanlara vereceği zararın termik santralların yanması durumunda vereceği zararlar ile karşılaştırılamayacak kadar fazla olduğu üzerinde çok durulmadı.
Termik santral
Termik santrallar fosil yakıt kullanarak elektrik üreten santrallardır. Ülkemizde kullanılan fosil yakıtlar çeşitli kalitede kömür, petrol türevleri ve her nedense yenilenebilir kaynak olarak tarif edilmiş olan biokütle yakıtlar yani kent çöpleri, orman ve endüstriyel artıklar, hurda lastikler, vs. Türkiye’de elektrik üretiminde yerli kaynak olarak linyit, taşkömürü ve biokütle yakıtlar kullanılıyor. Bunun yanında başta doğalgaz olmak üzere ithal kömür ve diğer petrol türevlerini yakıt olarak kullanan ithal yakıtlı termik santrallar vardır.
Türkiye’nin 2021 Haziran sonu itibarı ile elektrik üretim kurulu gücü 98.162,4 MW'tır. Bugüne kadar ihtiyaç duyulan en yüksek güç ise 55.998,16 MW olmuştur. Yani 42.164 MW yedek güç vardır. Mevcut kurulu gücün kaynaklara göre dağılımı MW ve yüzde oran olarak aşağıda verildiği gibidir.,
Bu grafikler termik santrallar için daha genel tanımlamalar ile ifade edildiğinde 30 Haziran 2021 tarihi itibarı ile aşağıdaki Türkiye elektrik kurulu gücü verilerine ulaşılmaktadır.
Yani Türkiye elektrik kurulu gücünün 48,043 MW büyüklüğündeki yüzde 49’luk bölümü doğalgaz, kömür gibi fosil yakıtlı santrallardan oluşuyor ve bu fosil yakıtlı santralların 34,977 MW’lık bölümünün yani yüzde 72,8 sinin yakıtı ithaldir.
Nerede kurulur?
Fosil yakıtlı santrallardan ithal kömür kullananlar genellikle taşıma maliyetini düşürebilmek için limanlara yakın yerlerde kurulurlar. Yer seçimi yapılırken çevreye en az zarar verecek şekilde yapılmaları esas olmakla birlikte, ülkemizde özellikle Karadeniz, Çanakkale ve Hatay körfezi çevresinde kurulan ithal kömür santrallarında bu hususa dikkat edildiği söylenemez.
Doğalgaz yakıtlı santrallar ise boru hatları ile taşındıklarından yük merkezlerinin yakınlarına kurulurlar. Bio kütle santralları bu tür yakıtların depolandıkları yer (yani çöp toplama merkezi vs) yakınlarına tesis edilirler.
Türkiye’de 7.922 adedi güneş santralı olmak üzere 9.954 adet santral vardır. Bu toplam sayı içerisinde aşağıdaki tabloda kullandıkları yakıta göre ayrıştırılmış olarak gösterilen 882 adet termik santral vardır.
Bu santralların büyük bir çoğunluğu küçük güçlü santrallardan oluşmuyor. Ancak büyük güçlü doğalgaz ve kömür santralları Türkiye elektrik sistemi içerisinde önemli bir yer tutuyor ve sonuçta tüketilen elektriğin büyük bölümü fosil kaynaklı yakıtlardan sağlanıyor.
Yukarıda kurulu güç için verilen tablonun elektrik üretimi (tüketimi) için olan versiyonunu yaptığımızda karşımıza çarpıcı bir sonuç çıkıyor.
Bu tablodan görüleceği üzere kurulu gücün yüzde 49'unu oluşturan fosil yakıtlı santrallar 2021 yılı ilk yarısında toplam üretimin yüzde 63’e yakın bölümünü gerçekleştiruldi. Bu rakam Haziran ayında aylık olarak bakıldığında yüzde 69’un üzerine çıktı.
Fosil yakıta bağımlı
Bu veriler Türkiye elektrik sisteminin büyük oranda fosil yakıt kaynaklarına bağımlı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Üretilen elektrik enerjisinin fosil yakıtlı bölümünün yüzde 73’ü ise ithal ediliyorr. Yani ülkede üretilen fosil yakıtların (kömür, çok az miktarda petrol türevleri, çöp vs) kullanımının termik santrallar içindeki payı yüzde 27 civarındadır. Tüm ülke elektrik üretimindeki payı ise 2021 yılı Haziran ayı itibarı ile yüzde 16 civarındadır. Bu oran içerisindeki en yüksek pay yüzde 13 ile linyit santrallarına aittir.
47 linyit santrali
Türkiye’de 47 adet linyit santrali vardır. Bu santralların 4 adedi kamu kuruluşu olan EÜAŞ tarafından işletiliyor ve toplam kurulu gücü 2.424 MW. 42 adedi özel sektöre ait olup toplamı 6.340 MW'tır. 1 adet de mülkiyeti kamuda olup işletme hakkı özel sektöre verilmiş olan 1355 MW gücünde linyit yakıtlı termik santral vardır. Linyit yakıtlı termik santralların toplam gücü 10.119,8 MW'tır. 2021 yılı ilk yarı üretim toplamı 20,280 milyar kwh'dir.
Kömür yakıtlı santrallar genellikle kömür madeninin bulunduğu alanların yakınına inşa edilirler. (Muğla ilindeki orman yangınları sırasında yanma tehlikesi atlatan Kemerköy santralı ise maden çıkartılan alandan 20-25 km uzağa orman içerisinde deniz kıyısına inşa edilmiştir. Buraya inşa edilmesinde teknik dışı nedenlerin olduğu çeşitli çevrelerce iddia ediliyor.) Dolayısı ile eğer kömür madeninin bulunduğu alan ormanlık ise santral de ormana yakın bir alana inşa ediliyor. Geçmişte ve halen elektrik üretimi egemen çevreler tarafından öncelikli görüldüğünden genellikle kömür santrallarında çevre değerlendirmeleri gözardı edilmektedir. Bu yalnızca Türkiye’de değil birçok ülkede bu şekilde gelişmiştir.
Çevreye zararları
Kömür yakıtlı termik santrallar çevreye zararları fazladır ve iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının salımını en fazla yapan elektrik üretim tesisleridir. Alınan önlemler ile kükürt, toz ve bazı diğer partiküllerin çevreye yayılması önlenebiliyor olsa da karbondioksit salımını önleyecek ticari bir çözüm henüz kullanılmıyor. Bu nedenle son yıllarda iklim değişikliğinin önemini anlayan ülkeler Birleşmiş Milletler öncülüğünde dünyanın yaşanabilir olmasını sağlayabilmek için sıfır karbon hareketini başlattı. Bu hususta sorumluluk duyan tüm ülkeler iklim değişikliğinin önüne geçebilmek için kömür yakıtlı termik santrallarını kapatmaya başlamışlardır. Avrupa’da hedef 2050 yılında sıfır karbon değerine ulaşmaktır. Yani tüm kömür yakıtlı termik santralları kapatmaktır.
Kemerköy ve Yeniköy
Son orman yangınlarında üzerinde çokça konuşulan Kemerköy ve Yeniköy termik santralları da düşük kalorili linyit kömürü yakan, teknolojileri oldukça eski ve bu nedenle düşük randımanla çalışan, çevreye çok fazla zarar verdikleri ve elektro filtre sistemleri olmadığı için geçmişte üretimleri aralıklarla durdurulmuş, yerel halk tarafından defalarca çevreye verdikleri zararlar nedeni ile yargıya taşınmış olan santrallardır. Toplam güçleri 1073 MW olup Türkiye kurulu gücünün yüzde 1’ine yakın bir güce sahiptir.
Her iki santral da Polonya hükümeti tarafından görevlendirilmiş aynı şirket tarafından benzer teknoloji ile ve mal takası anlaşması ile inşa edilmiştir. Kamuya ait iken özel sektöre satılmışlardır. Halen İçtaş ve Limak grupları tarafından işletiliyorlar.
Maliyet
Genelde termik santrallar büyük güçlü santrallardır ve yatırım bedelleri de yüksektir. Yatırım birim bedeli beher KW için 600-1000 Amerikan doları civarındadır. İşletme giderleri ve yakıt maliyetleri de öteki tip santrallara göre daha yüksektir. Devreye girip çıkmaları zaman almaktadır ve maliyetlidir. Dolayısı ile sürekli işletmede kalmalarına çalışılır.
Bu bakımdan baz santralı olarak da tanımlanırlar. Türkiye dahil birçok ülkede açık veya gizli kömür yakıtlı santral teşvik uygulamaları yapılıyor. Ülkemizde kömür santralarına elektrik alım garantisi, piyasadan yüksek fiyatla alım, tesis kuruluş teşvikleri, kamu tarafından alt yapı hazırlanması, kömür üretiminde kolaylıklar gibi teşvikler uygulanıyor.
Tüm bu nedenlerden dolayı kömürlü termik santrallar artık ekonomik olarak tercih edilen elektrik üretim tesisleri olmaktan da çıktı. Hatta birçok banka bu tür tesislerin yapımı için finansman sağlamıyor. Ancak tüm dünyada elektrik üretiminde kömür kullanılmaya devam ediliyor. 2020 yılında dünyada üretilen elektriğin yaklaşık yüzde 34ü kömür yakıtlı termik santrallardan üretildi. Yani dünyanın kömür yakıtlı termik santrallardan kurtarılması zaman alacaktır. Bu zaman zarfında termik santrallar bir yandan kapatılırken diğer yandan da işletilenlerin verdiği zararların azaltılması için birçok önlem alınmalıdır.
Ormanlar ve yangınlar
Türkiye’de orman alanları yakınlarında termik santral yapılmasına izin verilmemesi gerekirken bu ilke uygulanmıyor. Dolayısı ile orman alanlarının yakınlarında yapılmış olan santrallara orman yangınlarının sirayet etmesini önleyecek önlemler (açık arazi yaratılması, yangın duvarları vs gibi) alınmalıdır. Bunun nedeni santralların yanan ormanlardan daha değerli olmasından değil olası yangın sırasında yangın ile mücadele güçlerinin yangın yerine santral ile uğraşmalarını engellemek içindir. Yangınların santrallara vereceği zararlar onarım ile giderilebilir ancak yanan orman ve doğal yaşamın tekrar eski haline dönmesi onlarca yıl alıyor.
Termik santrallarda yangın nedeni ile büyük patlamalar olması ve bir felakete sebep olması olasılığı azdır, çünkü kısıtlı miktarda fuel oil ve az miktarda hidrojen dışında yangını azdıracak madde yoktur. Santralda olması muhtemel bu yanıcı maddeler ise çok büyük yangın arttırma veya patlamalara neden olmazlar.
Daha önce verdiğimiz elektrik sistem verilerinden görüleceği üzere herhangi bir termik santralın bir yangında hasar görmesi Türkiye elektrik sistemine önemli bir eksiklik yaratacak bir etki yapmaz. Sistemin büyüklüğü bu tür eksilmeleri kolayca karşılayabilecek güçtedir.
Yangınlar doğa felaketidir. Önlenmesi için tüm imkanlar seferber edilmelidir. Türkiye’de son günlerde yaşanan yangın felaketlerinin önemi doğaya verdiği zarardır, elektrik sistemine vermiş olabileceği zarar bunun yanında çok küçük kalır. Yöneticiler yangın önleyici tedbirlerin bir an önce sürdürülebilir şekilde alınmasını sağlamakla yükümlüdürler.
(NBD/NÖ)