Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi (TODİ) ile birkaç şey paylaşmak istedimse de içinde bulunduğumuz malum koşul ve imkânsızlıklardan dolayı gerçekleştiremedim.
Bize göre bu duvarların ardında olan TODİ'nin çabaları sevindirici. Başarı dileklerimi yolluyorum.
Çetrefilli süreç
Antep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği ikinci sınıf öğrencisiyken 2008'de örgüt adına suç işlemek, örgüt propagandası yapmak gibi gerekçelerle üç arkadaşla birlikte Diyarbakır'da tutuklandım. Halen Diyarbakır D Tipi kapalı Cezaevi'nde kalıyorum.
İddia edilen "örgüt adına hacker'lık yapmak" idi. Bu isnattan dolayı cezalandırıldık.
Çok çetrefilli ve bilinmezliklerle dolu bir dava sürecine şahit olduk. Mahkeme heyetinin, avukatların, savcının (bizim dosya olan) 'bilişim'den hiçbir şey anlamadığını gösteren şey, defalarca itiraz etmeleriydi.
Hem suçlu hem suçsuz
Dosyanın tarafsız bir bilirkişi tarafından incelenmesini talep ettik ve talebimiz uygun bulunarak Diyarbakır, Ankara hattındaki üniversitelerden bu dosyayı inceleyecek birileri arandı.
Ve tabii ki, sonunda hiçbir üniversite böyle bir dosyayı inceleyecek ne teknik yeterlilikleri ne de kapasitelerinin olmadığını belirterek dosyayı ilk başta olduğu gibi emniyete incelenmek üzere gönderilmek üzere yetkililere teslim ettiler.
Velhasıl bilirkişi (!) raporu durumu daha da karmaşıklaştırarak bizleri hem suçsuz hem de suçlu bulacak muğlâklıklarla dolu kes-kopyala-yapıştır yöntemiyle bir kitaptan tanımlarla raporu oluşturdu.
Üç buçuk yıl süren yargılama
Buna rağmen mahkeme heyeti kafası karmakarışık bir vaziyette, ne yapacağını bilemez durumda davayı üç buçuk yıl sürdürdü. Yanılmıyorsam mahkeme heyeti üç kez değişti.
Son heyet dosyayı bile okumadan cezayı (15 yıl 10 ay) verdi. Dosyayı temyize götürdük birkaç ay önce. Pek de umutlu olmamakla beraber bekleyip sonucu göreceğiz.
Üniversite rektörlüğü hiç geri kalır mı? Daha mahkeme bile karar vermekte zorlanıyorken, karardan bir buçuk yıl önce üniversitedeki heyet (altıncı hisleri kuvvetli olsa gerek) üniversiteden kaydımın silinmesine karar verdi. Karar halen resmi tebliğ yapılmadığından dava da açamıyorum.
Yardımcı doçentin merakı
İşin trajik tarafı emniyetin, savcının ve de mahkemenin dosya ile ilgili sormadığı bütün soruları, hayatı boyunca T cetvelinden, betondan, kirişten başka bir şey görmemiş olan bir yardımcı doçent sordu.
Bu yardımcı doçent yazılı olarak gönderdikleri soruşturma yazısını cevaplamamı istiyordu. Açık söylemek gerekirse bir bilim insanının (!) bu kadar iradesizleşebilmesi beni üzen taraftır. Yoksa üniversiteden atılıp atılmak çok da önemli değil.
Bunca haksızlık varken
Gel gör ki bu kadar haksızlıkların, hak gasplarının yaşandığı bir zamanda, her gün oluk gibi kanlar akıp, insanların 10'ar 100'er tutuklandığı bir anda, bizlerin karşı karşıya kaldığı durum devede kulak misali. Yazık...
Burada ciddi bir rahatsızlığım olmamakla beraber kapalı alan ve fiziki şartlardan dolayı ben de herkes gibi payıma düşeni alıyorum.
Şu an bu cezaevinde yanılmıyorsam çok sayıda öğrenci mevcut, onların da TODİ'ye ulaşmasını sağlamaya çalışacağım. Özgür yarınlarda özgürce buluşmak dileğiyle... (TM/BA)
* Meçhul Öğrenci Postası mektuplarını okumak için tıklayın.