Kafes Eylem Planı'nı yapan ordu mensupları bugün Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde ilk duruşmalarına çıktılar. Duruşma ile ilgili ayrıntılı haberleri zaten bianet'te okursunuz. Ben mahkemeden küçük bir ayrıntı paylaşmak için yazıyorum...
Sabah çok da kalabalık olmayan bir grup olarak Beşiktaş'taydık. Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, Dur De ve müdahil olma talebiyle Hrant'ın Arkadaşları oradaydı.
Planın devamı mı?
Agos gazetesi, eylem planında adı geçtiği, abone listeleri olduğu ve 2007 yılında, tam da planda bahsedildiği gibi Kasımpaşa Postanesi'nden (güvenlik kamerası olmayan bir postane) gönderilen tehdit mektuplarına muhatap olduğu için müdahil olma talebiyle mahkeme salonundaydı.
Hrant'ın Arkadaşları Agos gazetesi'nin bu müdahillik talebini "Bir davamız daha oldu" diye değerlendirerek mahkeme önüne geldiler. Zira Kafes Eylem Planı'nda Hrant Dink ve Rahip Santora cinayetleriyle, Malatya Zirve Yayınevi katliamından operasyon olarak söz ediliyordu.
Planın devamı ise malum: azınlık okullarına, evlerine tehdit, dinci internet sitelerine azınlıklarla ilgili nefret söylemi içeren sözler yerleştirme, Agos gazetesi abone listesindeki insanları telefonla tehdit etme, Adalar'da sokaklara tehdit içerikli yazılar yazma vesaire... Liste uzun...
"Darbelere Dur De!" rozeti iğrençmiş...
Agos Gazetesi avukatları dediğim gibi, müdahil olmak için salondaki yerlerini aldılar, biz de sanatçı Zeynep Tanbay ile birlikte salona girdik. Zeynep Tanbay ile yan yana ayakta dururken, fark ettik ki, önümüzdeki iki sırada tutuklu ve tutuksuz sanık subayların aileleri oturuyor. Eşler ve kızları... yaklaşık 10- 12 kişilik bir kadın grubu.
Tanbay ile birlikte Agos gazetesi avukatı Fethiye Çetin'in müdahillik talebini içeren metnini dinlerken, tam önümüzdeki anne-kızın Tanbay'ın çantasına baktıklarını fark ettik. Tanbay'ın çantasında "Darbelere Dur De!" yazılı bir rozet vardı.
Kız annesine rozeti gösterdi, annesi duyabileceğimiz bir sesle "iğrenç" dedi. Tanbay da doğal olarak "Terbiyesizleşmeyin" diye yanıt verdi. Ardı ardına gelen yanıtlar aslında memleketin içinde bulunduğu ruh halini de anlatıyordu bence: "Bir gün hesap vereceksiniz"
Birinin eşi, birinin babası muhtemelen yargılananlar. Görünüşlerine bakıldığında, o salonda olmaya gerek yok, yolda görseniz, asker eşi/ çocuğu olduğunu anlarsınız, o derece militer duruyorlar. Üstelik de mahkemede insanlara hakaret edebiliyorlar.
"Darbelere dur de!" gibi bir rozeti bile tehlikeli görebiliyorlar, tehlikeyi geçtim, hakaret kabul ediyorlar. Çünkü aslında, hala, ailelerinin bir ferdi mahkemede yargılanırken bile, darbe olmasını istiyorlar, darbenin bir hak, onların hak edilmiş, "normal" hayatlarını sürdürmeleri için bir enstrüman olduğunu düşünüyorlar.
Hiç farkında değiller...
Bizler darbe istemediğimiz için, bir gün bizden hesap soracaklar, bunu açıkça söylüyorlar... Üstelik asıl hesap vermesi gerekenlerin kendileri olduğunu hiç farkında değiller, gerçekten değiller...
Hala ülkenin tek sahibinin ordu olduğunu düşünüyorlar, hala bütün kuralları kendileri koyup kendileri kaldırabilir gibi geliyor onlara...
Tanbay'a bu sataşmanın hemen ardından sanık sandalyelerinden birinden gelen talep de bunu anlatıyordu aslında: "Sivil değil, askeri mahkeme istiyoruz" diyordu tutuksuz yargılananlardan biri.
Davanın mağduru, müdahili ve takipçisiyiz!
Hem o kadın ve kızı için, hem de yargılananlar için üzgünüm, artık eskisi gibi, kendiniz çalıp kendiniz oynayamayacaksınız, bilgisayarda strateji oyunu oynar gibi darbe planları yapamayacaksınız, yaparsanız da, sizin dilinizle konuşayım, "hesabını vereceksiniz".
Hrant Dink, Rahip Santora ve Malatya katliamından operasyon diye söz etmiştiniz. Şimdi o operasyonların "hesabını verme vakti" geldi. Agos Gazetesi içeride, bizler dışarıda, bu davanın mağduru, müdahili ve takipçisiyiz. Hadi bakalım! (ÇM/EÖ)