Bülent Ersoy uğratıldığı onca baskı ve toplumsal tacize rağmen söylediklerinden geri adım atmadı. Çok soğukkanlı bir biçimde hatta, hani nerede "fikir özgürlüğü, demokrasi" diye sitem etti, Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) yetkisinin de onu programdan "atmayı" kapsamadığını, en fazla söz konusu programa ceza verebileceğini hatırlattı.
Zira Ersoy hakkında, sözlerinin "halkı askerlikten soğutma" kapsamına girip girmediğinin araştırılması için soruşturma başlatılmasında sonra da RTÜK meseleye "fırtına" gibi eserek dahil oldu. Televizyonlarda çocukların ahlakı, halkın askerlikle duygusal bağları falan gibi şeyler, RTÜK'ten sorulasıymış gibi...
"Çözüm istemek suç mu?"
Bülent Ersoy Vatan gazetesine verdiği söyleşide "Ben çözüm istedim. Çözüm istemek suç mu? Çözüm bulalım el birliğiyle dedim" diyor.
Fakat "çözüm" deyince, bugün içinde bulunduğumuz "çıkışsızlığın", "şiddetin", bazen "anlamazlığın" hatta "aymazlığın" çözümü deyince, akla gelenler farklı... Kiminin aklına "silme süpürme, tepeyi düz etme" geliyor, kimin aklına da Ersoy gibi, bu çılgın, bakışsız, görüşsüz, sağır, can acıtan, kalp ağrıtan "şiddetin" kaynağına yolculuk geliyor...
Eğer bu durum karşısında edanız "Bir bakalım, bir anlayalım, ölüme hemen eyvallah demeyelim"se; hele bir de ünlü filansanız vay halinize...
Ersoy söyleşide neler söylemiş, okuyalım...
"...Ben ne söylediğimi iyi biliyorum. Kimse benim söylediğim şeyi söyleyemiyordu. Korkuyordu. Ben tabuları yıktım. Sanatkarlar ve aydınlar yön veren aydınlık kişilerdir öyle olmalıdırlar. Tribünlere oynayıp da üç alkış daha fazla almak için öyle konuşmak olur mu...
...Ben ne söylediğimi çok iyi biliyorum. Söylemediğim bir şey için yargılanmam çok yanlış. Ben çözüm istedim. Çözüm istemek suç mu? Çözüm bulalım el birliğiyle dedim. Böyle askerlikten soğutma olmaz. Boşa kan dökülmesin, boşa savaş olmasın bir çözüm bulunsun kimsenin aleti olmayalım demek askerlikten soğutmak demek değil.
"...Fikir özgürlüğü düşünce özgürlüğü nerede kalıyor. Bu nasıl demokrasi? Bu insanları salla başını al maaşını koyun gibi olmaya sürüklüyorlar. Konuştun mu yandın. Ayrıca RTÜK, bunu programdan çıkartın, yetkisine sahip değil. Böyle bir hakkı yok. Programa önce uyarı, sonra ceza gelir."
Bu cümlelerden anlıyoruz ki Bülent Ersoy ne dediğini gayet iyi biliyor, neye karşı neden yana olduğundan emin, kafası son derece açık... Bir önceki yazımda Ersoy'un bir ihtimal geri adım atabileceğinden kaygılanarak aslında "toyluk" etmişim... Sonradan düşündüm de, çok badireler atlatmış bir insanın "ölmekle", "kalmakla" ilgili hissiyatı, görüşü öyle geceden sabaha baskı ve zorlamayla değiştirilemez elbette...
Kamuoyu "vicdanı" bu olamaz...
Ersoy'un sarih ve sakin ifadesinin yanında bu söyleşinin altında yer alan "okur yorumları" öyle kirli ve saldırgan kaçıyor ki, anlatamam... Karmakarışık ruh hallerinin ürettiği hakaretler... Demek intikam ateşi sarınca insanın içini, dilini aşağılama ve hoyratlık sarıyor...
Bir yorum şöyle: "Hiç şaşırmadım. Dönme insandan ne beklenir ki? Her şeyi maddiyatla ölçen kişilerin maneviyatı olamaz" diyor.
Diğeri: "Peki (Bay/Bayan) Bülent Ersoy teröristler askerimizi öldürdüğünde neden sesin çıkmıyor bu kadar yırtınmıyorsun. Yazıklar olsun senin gibi sanatçıya."
Bu kadar "savaş, savaş" diye tutturanlara belki hatırlatmak gerekir; barış diye bir şey var. Ayrıca Bület Ersoy'la tartışmanın yolu ona hakaret etmek değil.
Bunları yazanların transfobilerini, nefretlerini kusmadan bir cümle kurmaları olanağı hiç yok mu? Bu kadar mı umutsuz durum?
Ama Bülent Ersoy belli ki böyle saldırılara alışık... Belki her seferinde içinden inciniyordur filan, ama "bıçak kemiğe dayandığında" "ortalama duyarlıkların hükmettiği" bir TV programında "ölümü ve şehadeti" yüceltmeme inceliği gösterdiğine göre, incine incine, bir ince duvar örmüş kendine...
Ersoy için kampanya....
Düşünce Suçuna Karşı Girişim, Bülent Ersoy'u destekleme kampanyası başlattı, ilgililere duyurulur...
Not: Dünkü yazımda bütün bir gün Bülent Ersoy'a ulaşmaya çalıştığımı ama ulaşamadığımı söylemiştim. Bugün Vatan gazetesine söyleşi verdiğini okuyunca biraz burulmadım değil... Ersoy'un itiraz ettiği savaşı körüklemekten hiç geri durmayan Vatan görüşeceği tek gazete mi olmalıydı? bianet'i biliyor olmasını ve tercih etmesini isterdik, görüşlerinin altına hakkındaki hakaretleri sıralamazdık... Olsun, yine de yanındayız... (NZ/TK)