Manşetteki fotoğraf, geçen yıl 25 Kasım’dan.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle Tünel Meydanı’nda bir araya gelen binlerce kadının yürüyüşüne izin verilmemiş, kadınlar, seslerini bu kez Taksim’in ara sokaklarından sloganlar eşliğinde duyurmuştu.
Kadınlar, bu yıl 25 Kasım etkinlikleri için çoktan hazırlıklara başladı. Sosyal medyada, #25KasımaGiderken etiketiyle çağrılarını yapan kadınlar, bu yıl İstanbul için buluşma noktasını yine Tünel Meydanı olarak belirledi.
#25KasımaGiderken
— MorDayanışma (@DayanismaMor) November 9, 2019
Gebze'den çağrı var! Kadın cinayetlerine, tacize ve tecavüze karşı ses çıkarmak ve dur demek için alanlardayız!#yasasinkadinmucadelesi #25kasım pic.twitter.com/hWuXq6hG7e
Yerel yöneticilerin kadınların yürüyüşüne engel çıkarıp çıkarmayacağı şu an bir muamma, ancak kesin olan bir şey var; ortam ve koşul nasıl olursa olsun, kadınlar, şiddete karşı seslerini duyuruyor, farkındalık yaratıyor.
“Sığınmaevi sayısını arttırmak önemli ama yetersiz”
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde öncelikli önerilerden biri de sığınmaevleri. Bu nedenle Türkiye’de kadınlar sığınmaevleri hakkı için dahi mücadele ediyor. Oysa, devletin-yerel yönetimlerin öncelikli görevleri arasında “sığınmaevi açmak”.
Bu konudaki en önemli hatırlatmalardan biri İstanbul’da geçen hafta sonu yapıldı. 22. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı 29 ilden, 50 kadın ve LGBTİ+ örgütünden, 33 kamu kuruluşundan 270 kadının katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti.
Kurultay’da konuşan Prof. Dr. Feride Acar, sığınakların sayısının artırılmasının tek başına yeterli olmadığını, bunun yanında açılan sığınakların doğru ihtiyaçlara cevap vermesinin, kadınları kısıtlayan kuralların ve koşulların kaldırılmasının ve sığınakta kalan kadınların iradelerine saygı gösterilmesinin gerekliliğini vurguladı.
7/24 açık, kadınlara ana dillerinde hizmet veren ve sadece kadınlara yönelik çalışan bir telefon destek hattının halen bulunmadığını hatırlatan Acar, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin bütüncül olarak uygulanmadığını belirtti.
Avcılar Belediyesi’nden örnek uygulama
Mahpus siyasetçi Gültan Kışanak’ın başkanlığı döneminde Dyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ndeki yürüttüğü bir uygulama, İstanbul Avcılar’da da hayat buldu.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde etkili olan bu uygulama Diyarbakır’da halen uygulanıyor mu pek sanmıyorum, ancak Avcılar Belediyesi’nde uygulanmaya konması, umut verici.
Uygulamaya göre, karısına şiddet uygulayan belediye çalışanın maaşı karısına verilecek. Üstelik bu karar, toplu iş sözleşmesi ile de garanti altına alınmış durumda.
Şule Çet davası dosyası AKP'li vekillere iletildi mi?
Ankara’da şüpheli bir şekilde yaşamını kaybeden üniversite öğrencisi Şule Çet’in davasını kamuoyununa duyuran davadaki detayları dikkat çeken Şule Çet İçin Adalet isimli sosyal medya hesabı yeni bir bilgiyi daha kamuoyu ile paylaştı.
Mesajda, “Duruşmada oğlunun serbest bırakılması için 72 defa birilerini aradığını ve dolsndırıldığını itiraf eden Çağatay Aksu'nun annesi duruşma sonrasında da Akp milletvekillerine bir klasör verdi. Neden?” denildi.
Duruşmada oğlunun serbest bırakılması için 72 defa birilerini aradığını ve dolsndırıldığını itiraf eden Çağatay Aksu'nun annesi duruşma sonrasında da Akp milletvekillerine bir klasör verdi. Neden?#SuleCetİcinAdalet #suleceti̇cinadalet
— Şule Çet İçin Adalet (@suleicinadalet) November 10, 2019
Çet Ailesi’nin avukatları da geçen hafta sanık Çağatay Aksu’nun avukatı Levent Ekmen, Gazi Üniversitesi ve Adana Yüreğir Devlet Hastanesi’ndeki ilgili kamu görevlileri hakkında “özel hayatın gizliliğini ihlal”, “adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs” ettikleri ve “kişisel verileri hukuka aykırı yollarla” verip, aldıkları gerekçesiyle suç duyurusu yapmıştı.
Nadira intihar etmedi
Ankara'da AKP Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Nadira Kadirova'nın "intihar" ettiği yönündeki iddialar her geçen gün çürüyor. Kadirova Ailesi'nin avukatı Birol Öztürk, “Ankara Emniyet Kimyasal Şube Müdürlüğü tarafından verilen rapora göre, Nadira Kadirova’nın elindeki swap izinde, atış bulgularına rastlanamadığı belirtiliyor. Bu izler birkaç saat içinde alınmış” dedi.
Bu da, Kadirova'nın intihar etmediği yönündeki ihtimali güçlendiriyor.
En baştan beri kamuoyunun sorduğu raporlar, belgeler daha yeni yeni kamuoyunun bilgisine sunuluyor. Kadirova'nın ölümünün ardından, kamuoyu sosyal medyadada, "delillerin karartıldığı ya da gizlendiği" yönündeki endişeleri sıkca dile getirmişti.
Hatırlanacağı gibi, şüpheli bir şekilde ölen Şule Çet dosyasında da Şule'ye ait bazı eşyalar "kaybolan delil" olarak tutanaktaki yerini almış ancak avukatların ve kadınların mücadelesi ile yeniden dosyaya dahil edilmişti.
Öte yandan, AKP'li Ünal ve kızı Duygu Ünal'ın swap izinde de atış bulgularına rastlanmadı. Öztürk, "Bir Adli Tıp Uzmanı ile görüşme yaptım. Bana, yeni silahlarda swap izi bulunamayabileceğini aktardı" dedi.
T24'te yer alan habere göre, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kar ise, "Her ne olursa olsun atışı yapan kişinin swap izinde barut, kurşun, baryum ya da antimom bulunması beklenir." diyor.
Şiddetsiz yeni bir hafta dileğiyle...
Geçen hafta öne çıkan bazı gündemler Sanatçı Alexandra Grant ve oyuncu sevgilisi Keanu Reeves'in fotoğrafı sosyal medyada gündemdi. Bazı sosyal medya kullanıcıları, Reeves'in sevgilisini ona yakıştırmadıkları yönündeki görüşlerini beyan etti. Hatta, sosyal medya, Grant'ın beyaz saçı, yaşı üzerinden başlayan uzun tartışmalara sahne oldu. Botoksuz, doğal ve kendi halinde olan Grant, deyim yerindeyse sosyal medya kullanıcılarının dilindeydi. Sanırım, bu mesele sadece Türkiye'de bu yönü ile gündem oldu. Kadını, "görselliği" ile erkeğe "uygun bulma" bakış açısı başka hangi ülkelerde var ki? Bu arada hatırlatayım, Alexandra Grant, ressam, sanatçı, yazar ve çevirmen, California College of the Arts (CCA), Swarthmore College'den mezun. *** Mersin'de erkek şiddetine karşı sokağa çıkan kadınlara Kabahatler Kanunu kapsamında ceza verildi. *** ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması, 9. Onur Yürüyüşü'nde gözaltına alınan 22 kişiden 19'una açılan davanın ilk duruşmasına katılım çağrısı yaptı: Özgürlüklerimize Sahip Çıkmaya, 12 Kasım'da ODTÜ Onur Yürüyüşü Davası'na. *** Kınalıada'da Gökçe'ye cinsel saldırıda bulunan pansiyon işletmecisinin yargılandığı davada, savcı sanığın tutuklanmasını talep etti. Ancak mahkeme talebi kabul etmedi. Davanın bir sonraki duruşması 20 Kasım'da. *** İnsan hakları eğitmeni baba, kızını annesine haber vermeden Kıbrıs'a kaçırdı. Velayet hakkı için mücadele eden Hazan Pervin Yağcı, "Mahkemeler, kadını 'zamanında aklın neredeydi' diyerek cezalandırıyor." diyor. *** İkinci Kadın Yazısı Festivali, kapsamında, pek çok etkinlik, 15-24 Kasım tarihlerinde MSGSÜ Fındıklı ve Bomonti yerleşkeleri, Kadın Eserleri Kütüphanesi, Pera Müzesi ve Karşı Sanat'ta izleyicilerle buluşuyor. |
(EMK)