“Ertesi gün için bir şey diyemem ama rakı içtiğin gün ölmezsin.’’ Cemal Süreya
"Ölmeme Günü" de olur mu demeyin.
Olur.
Hem de şiirli, sohbetli, bol rakılı...
Rivayate göre, İkinci Yeniciler bir 26 Mart akşamı eşleriyle, sevgilileriyle bir rakı sofrasında toplanır. Masadaki kadınlardan biri, vücudunda gezen bir iğne olduğundan ve bunun kalbine saplanmasından korktuğundan söz eder.
Turgut Uyar, büyük bir rakı şişesi ister garsondan; sonra masadaki herkese imzalatır. Şişeyi kadına verir ve der ki “ Seneye bugün bu şişeyi burada hep beraber içeceğiz.’’
Sonraki yıllarda her 26 Mart akşamı Eski Rumelihisarı Avcılar Lokantası’nda toplanıldı gecenin sonunda imzalanan şişeler en umutsuz olana emanet edildi.
"Ölmeme Günü" oldu mu gelenek?
İstanbul’da şairlerin ilan ettiği “Ölmeme Günü”ne, Rize’nin Oce Köyü’nden İstanbul’a göç eden gençler de ortak oldu.
Gençler, senede birgün genellikle Mart ayında “Ölmeme Günü”nde toplandı. Masalar kuruldu, kadınlı erkekli sohbetler edildi; şiirler okundu. Masaya bir de konuk geliyordu ara sıra; Hasan Faruk Kızıltan.
Hayat.
Kızıltan kansere yakalandı çok kısa bir zaman içinde 8 Şubat 2018’de yaşamını kaybetti.
Yine bir Mart ayı geldi yine bir “Ölmeme Günü”..
Hasan'sız kuruldu "Ölmeme Günü"nün dostlarının masası. Hasan'ın geride bıraktığı dostlarından Erhan Kızıltan, “Hasan ölmeden önce şiirlerini bana göndermişti, size onları getirdim" dedi.
Bu kez Hasan’ın şiirleri okundu "Ölmeme Günü"nde. O gecenin rakı kadehlerine Hasan'ın şiirleri eşlik etti. Rakıya gözyaşları, kahkahalar, türküler, Oce anıları arkadaş oldu.
Aynı akşam bir şey daha oldu. “Ölmeme Günü”nün insanları, dostları, Hasan’ın şiirlerini kitaplaştırma karar verdi. Hummalı bir çalışmanın içine girildi. Kitabın adı “Vakit” oldu. Kitap, 8 Şubat’ta Hasan’ın ikinci ölüm yıldönümünde yayınlandı. Kitabın kapağındaki fotoğraf da yine Hasan’ın arşivinden alındı.
Rakı masalarından, horon gecelerinden derlenen fotoğrafların da eklendiği kitapta “Ölmeme Günü"nün dostları onu şöyle anlatıyor:
İstanbul Üsküdar’da 1958’de doğdu. İcadiye İlkokulu’nda okudu, Üsküdar Cumhuriyet Lisesi’ni bitirdi. Memleketi Oce’ye hep bağlı kaldı. Güzel insandı. İyi bir marangoz, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir arkadaştı. Tanıdıklarının çoğu iyi şiirler yazdığını ölümünden sonra öğrendi…”
Hasan Kızıltan, 8 Şubat 2018’de yaşamını kaybetti. Arkadaşları onun şiirlerini “Vakit” isimli kitapta topladı. İyi ki de toplandı o şiirler.
Çünkü, o gitti; geride bir kitabı “Vakit” bir de “Ölmeme günü” kaldı…
Aç kollarını Sağlık olsun, Sevgi dolsun. Aç kollarını Kuşlar konsun. Arada bir Arada bir eyidur saçmalamak.. Demi eksik kalacak hayatımızın Çöp gibi hayat; Yaşanmak için yaşanılan, Zorlanılan. Ve muhakkak ki yer yer esir alınan. Başımız hep bir yer planında, Kalbimiz hep iki keder geçmişi, Bir üç tutam deniz uçurumu gelir gözlerimizden hiç sulusepken Sormayız bu uğultu batık çöpünü, Onlar mine çiçekleri kadar sahipsizdirler. Eşsiz bir yerçekimiyle bir ivme haliyle eşsiz düşen sen. Sen de gittin ya bu şehirden O Ara Öyle hizli dedun ki Korkiden bayilmişim O ara. |
(EMK)