İlk olimpiyat oyunlarının milattan önce 14. yüzyıla kadar uzandığı tahmin ediliyor. Bu oyunların amacı savaş halinde olan Yunan kent devletlerindeki ateşe belli bir süreliğine de olsa son vermek ve aralarındaki barışçıl ilişkileri güçlendirerek bireyler ve toplumlar arasındaki düşmanlıkları azaltmaktı.
Sonunda, kazananlara barışın ve umudun simgesi anlamına gelen zeytin yapraklarından oluşan bir taç verilirdi. Fakat günümüze dek yapılan olimpiyat oyunlarında meydana gelen birçok olay, oyunların barışçı ruhunu zedeledi. Savaşlar ve ideolojik nedenlerden dolayı oyunlar birçok kez protesto edildi. Ayrıca I. ve II. Dünya Savaşları, Münih Olimpiyatlarındaki "terör eylemi" ve Atlanta Olimpiyatlarındaki patlama da oyunların barışçı kimliğini baltalayan olaylar arasında.
Pekin’de başlayan 2008 Olimpiyatları da, barışın ve insan haklarının korunmasına engel teşkil edebilecek davranışların odağında.
13 Temmuz 2001'de yapılan oylamada Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapmaya hak kazanan Çin’de oyunlar 8 Ağustos 2008 Perşembe günkü açılışla başladı. Fakat bu görkemli açılış çok önemli bir tartışmayı gölgelemeyi başaramadı. 2001’den bugüne kadar Çin bir çok açıdan eleştiriye maruz kaldı. Bu eleştirilerin temelini insan hakları ihlalleri, yürürlükteki idam cezaları, medya sansürü ve Çin’in Darfur politikaları oluşturuyor.
Altyapı çalışmalarına, yeni inşa edilen tesislere ve güvenlik önlemlerine büyük ölçüde para yatıran Çin, görünürde kusursuz bir olimpiyat oyunları düzenlemeye nerdeyse hazır. Başıboş hayvanların toplanması, tuvalet temizleme ve yenileme çalışmaları ve sporcu yiyeceklerinin servis edilmeden yirmi dört saat öncesinde deney fareleri kullanılarak kontrol edilmesi gibi çok çeşitli düzenlemeler yapıldı.
Öte yandan Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) ayrımsız ve baskısız bir ortamda olimpiyatların gerçekleşmesi yönündeki arzularını tam olarak karşılayabilecek durumda değil.
Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) Çin’deki olimpiyat oyunlarıyla ilgili yayınladığı raporda; insan hakları savunucusu eylemcilerin tutuklanmasını, medya sansürlerini, idam cezalarını ve Tibetlilere karşı yapılan kötü muameleleri sona erdirmesi gerektiğini içeren kesin hükümler var.
İnsan hakları eylemcisi olan ve Çin’deki insan hakları ihlallerini olimpiyatlar çerçevesinde değerlendiren yazısı nedeniyle üç buçuk yıl cezaya çarptırılan Hu Jia, tutuklananlardan sadece biri. Jia, Gerçek Çin ve Olimpiyatlar başlıklı makalesinde; olimpiyat oyunları kapsamında yapılan bazı düzenlemelerin insan haklarını nasıl ihlal ettiğini anlatıyor.
"Pekin'deki olimpiyat oyunlarına geldiğinizde gökdelenler, ferah caddeler, modern stadyumlar ve coşkulu insanlar göreceksiniz. Göreceğiniz şey gerçek, fakat gerçeğin tamamı değil, sadece buzdağının gözüken tarafı. Olimpiyat için yapılan inşaatlar yüzünden 1,25 milyon insan evlerini terk etmek zorunda bırakıldı. Uygar şehirler yaratmak amacıyla hükümet dilenci ve evsizleri alıkoyma ve evine geri yollama yönündeki yasaları ağırlaştırdı. Sokak satıcıları belediye görevlileri tarafından mallarının hacze uğraması nedeniyle çok zor durumda kaldılar.’’
Olimpiyat oyunları nedeniyle yapılan ihlallere ek olarak gazetecilere ve medyaya karşı uygulanan sansür, internet sitelerine ve bloglara erişimin engellenmesi, dini özgürlüklerin kısıtlanması, idam cezası, işkence, kırsal halka karşı yapılan ayrımcılık ve Darfur’a silah satılması konularında da eleştiriler getirmişti.
Çin bu suçlamaların merkezinde olmaktan dolayı duyduğu hoşnutsuzluğunu, insan hakları eylemcilerini tutuklayarak ve UAÖ’nün sitesine girişimi engelleyerek açıkça belli etmişti. Sonrasında bazı eylemcileri serbest bırakarak, siteye girişimi açarak ve idam cezası konusunda bazı düzenlemeler yaparak protestoları biraz olsun yatıştırmayı başardı. Fakat UAÖ'nün Çin’deki insan hakları ihlallerini değerlendiren raporu, bu gelişmelerin insan haklarının korunmasında yetersiz kaldığını belirtiyor.
Eleştiriler sadece siyasi örgütlerden gelmiyor. Bazı sanatçılar da Çin’in Darfur politikası nedeniyle eleştirilerini dile getirdiler. Birçok gazeteci ve köşe yazarı ağır eleştirilerden oluşan yazılar yazarak, olimpiyat oyunlarını siyasi söylemlerinin bir parçası haline getirdi.
Tartışmaların farklı bir noktası da insan haklarının, olimpiyata ev sahipliği yapılacak ülkenin seçilmesinde ne kadar adil bir ölçüt olduğu. Olimpiyat Oyunlarının bu kadar politikleşmesinin doğruluğu da tartışılırken, Çin hükümetinin olimpiyat katılımcılarını seçerken kullandığı ideolojik ölçütler de eleştiri topluyor. Tayvan ve Tibet olimpiyat oyunlarının Çin’de yapılmasına karşı eylemlerini hala sürdürüyorlar. Çin de buna tepki olarak, Tibet’le ilgili sitelere, UAÖ’nün sitesine, BBC’ye, Alman radyosu Deutsche Welle’ye, Hong Kong ve Tayvan gazeteleri Apple Daily ve Liberty Times’a sansür uyguluyor.
Pekin Olimpiyatları’ndan arda kalan anıların barış ve insan hakları karşıtı politikalar olması olimpiyat ruhunun ne kadar zedelendiğinin bir örneği. Sporun ve oyunların bile politik çıkarlarla ilişkilendirilmesi de sorgulanması gereken bir başka çelişki.(ZG/EÜ)