Fransa, ne yazık ki erkek şiddeti konusunda aldıkları onca önleme rağmen sınıfta kalan ülkelerden biri. İçişleri Bakanlığı'nın rakamlarına göre 2021 yılında Fransa'daki kadın cinayetleri sayısı 2020 yılına göre yüzde 20 arttı. Oysa Covid-19 önlemleri çerçevesinde (eve) kapanma yaptırımıyla birlikte Aile Bakanlığı ev içi şiddette artma olacağını öngörerek kadınlara destek için acil yardım hatları açılmış, bilgilendirici el ilanları bütün devlet dairelerinin kapılarına asılmıştı. Yine de 2023’e kadar gözle görülür bir artış yaşandı.
Lucille Gadler’in 3 Ağustos 2023 Public Senat’daki haberine göre; 2023’ün ilk yarısında 75. kez bir kadın, erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi. Bir kadın, kadın olduğu için öldürüldü.[1] Belçika 29 Haziran 2023’te Kadın Cinayetlerini Durdurma Çerçeve Yasası’nı kabul ederek mağdurların korunmasına yönelik bir dizi karar aldı. Yasayı hazırlayan Belçika'nın Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinden sorumlu eski Devlet Bakanı Sarah Schlitz'in web sitesine göre, bu öncül yasa “kadın cinayeti” kavramını tanımlıyor, istatistiki verilerin toplanmasını sağlıyor, mağdurların haklarını ve korunmasını geliştiriyor ve polis ve yargıçlar için eğitim tedbirleri öngörüyor.
Sosyal gerçeklik, yasal yokluk
Fédération nationale des victimes de féminicides'in (FNVF)[2] kurucusu ve başkanı Sylvaine Grévin, erkek şiddeti sonucu ölen kadınların şu anda cinayetle aynı şekilde ele alındığını, Fransız Ceza Kanunu'nda herhangi bir ayrım olmadığını, ancak bunun tanınmasının hayati öneminden bahsediyor. Fransa bu konuda dünyanın diğer ülkelerine, hatta Latin Amerika ülkelerine kıyasla geri kalmış durumda. Nihayet yargıçların yavaş yavaş “kadın cinayeti” kavramını sosyal bir olgu olarak dikkate almaya başladıysa da bu kavramın acilen ceza muhakemesi kanununa dahil edilmesi gerektiğini, Belçika’nın bu konuda adımlarını sıklaştırdığını vurguluyor.
Fransa’da kadınları katleden erkeklerin avukatları savunmalarında öldürme sebebini “tutku suçu”na bağlayan avukatlar var. “Tutku suçu” burada kısa süre öncesine dek her şeyi kucaklıyordu. Bugün sosyal medyanın baskısıyla değişim hız kazandı ve artık cezalar 20 yıl öncesine göre daha yüksek.
Kadın adamı sevdi, adam kadını öldürdü. (Yazarın çevirisi)
Isabelle Sokağı
Sylvaine Grévin devam ediyor: "Rehabilitasyon bahanesiyle mahkûmlar herhangi bir denetim olmaksızın serbest bırakılıyor. Bu durum mağdurlarla alay etmek gibi bir şey, dayanılmaz bir durum. Kadınlar saldırganlarını terk etmeye çalıştığında, her yönden yoksullaşıyor. Evlerini terk ediyorlar, yaşayacak başka bir yer bulmak zorundalar, avukat masrafları var... Adalet arayışı yıllar sürüyor.”
Paris’teki ilk yılımda işsizlik nedeniyle çokça vaktim vardı. Olur olmaz saatlerde yürüyüş yapıyor, şehri tanımaya çalışıyordum. Bilhassa sabah saatlerinde, iş trafiği bitip, geri kalan insanlar da kafelere oturduğunda uzun uzun yürürdüm. Tenha sokaklarda çevreyi daha rahat inceleyebiliyor, parkları tanıyordum. Bir gün kaybolur gibi olunca hangi sokakta olduğumu görmek için kafamı kaldırdığımda duvarda sokak ismi yazılı iki tabela gördüm. Üstteki tabelada sokağın adı, alttakindeyse şu yazıyordu:
“27 yaşındaki Isabelle bu sokakta (eski) eşi tarafından öldürüldü. 28 Ocak 2021.”
Lévis olan sokağın adını “Isabelle Sokağı” olarak değiştirmişlerdi. Kadın hakları konusunda genelin üstünde bir donanımım olmasına rağmen karşımda duran bu tabela beni tepetaklak etmişti. Hazırlıksız yakalanmıştım. Paris’te hiç beklemediğim bir tabloydu bu. Keder, pişmanlık ve utanç tablosuydu…
Derken bir başka gün Laura’nın sokağına rastladım… O 21 yaşındaydı… Eski sevgilisi tarafından Ocak 2021’de bu sokakta öldürülmüştü.
Her iki sokak da Paris’in 17. Bölgesindeydi ve bitmiyordu… Ancak ben daha fazla çekemedim, elim gitmedi.
Fotoğraf: Pauline Makoveitchoux, 11.08.2019. "Dimitri Ophelie’yi öldürdü. Ophelie Dimitri’yi terk etmek istemişti."
Ne yapılabilir ?
2019 yazından bu yana kadınlar her akşam bir araya gelerek Paris sokaklarında feminist pankartlar boyuyor ve ardından yapıştırıyorlar. Verdikleri dokunaklı mesajlarla, yoldan geçenleri ve seçilmiş politikacıları kadın cinayetleriyle mücadeleye duyulan acil ihtiyaç konusunda uyarmayı umuyorlar.
Bir yıldır Paris ve Île-de-France bölgesinin sokaklarında bu vahşi ifadeler XXL kolajlar halinde sergileniyor. Aktivistler, sanatçılar bu kolajlara destek veriyor. Amaçları şoke eden ifadelerle kadın cinayetlerini sıradanlaştırmamak, görünür kılmak.
Her şey 28 Ağustos 2019 Çarşamba günü başlıyor. Feminist aktivist ve eski Femen üyesi Marguerite Stern sosyal ağlarda kolaj çağrısı yapıyor ve eylül ayında Marie Claire'e verdiği röportajda, “Mesajlar hakkında birlikte düşündük. Çok dikkatli olmalıyız, bu kadın cinayetlerini romantize etmekten ya da cazip hale getirmekten kaçınmak için doğru kelimeleri bulmalıyız" diyor.
2019 yazından bu yana kadınlar her akşam bir araya gelerek Paris sokaklarında feminist pankartlar boyuyor ve ardından yapıştırıyorlar. Verdikleri dokunaklı mesajlarla, yoldan geçenleri ve politikacıları kadın cinayetleriyle mücadeleye duyulan acil ihtiyaç konusunda uyarmayı umuyorlar.
Şok sloganlar var: "Kadın doğmak öldürür" örneğin. Veya "Gaëlle, hamile, eski erkek arkadaşı tarafından bıçaklandı", "Chantal, 72 yaşında, kocası tarafından uykusunda öldürüldü…"
Gerçek ve tüyler ürpertici.
Bir ay içinde 140 afiş asıldı… Farkındalık arttı ancak tüm dünyada yaşanan pandemi çaresizliğinde bu çalışmaların meyvesi henüz görülemedi. Olsun, Fransız kadınlar pes etmiyor.
Bugün Isabelle ve Laura’nın isimleri hâlâ duvarlarda. Benzer bir hareketi Türkiye’de yapsak sonu nereye varır diye düşünmeden edemiyor insan. Kaç sokak, kaç bina, kaç otobüs durağı, kaç kavşak damgalanır?
Kadın cinayetleri bir hak ihlalidir ve her birey, şayet kafasını çevirmezse, birer alternatif medya aracıdır. Lütfen bildiklerimizi paylaşalım.(ZR/AÖ)
***
KAYNAKÇA
[1] Kadın cinayeti, "kadınların veya kız çocuklarının cinsiyetleri nedeniyle öldürülmesi" olarak tanımlanır.
[2] Ulusal Kadın Cinayeti Mağdurları Federasyonu