Yaşadığımız bilgi çağı içerisinde doğru ve işlevsel bilgiye ulaşmak epey zor. İnternet ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgiye erişim süreçleri her ne kadar hızlanmış olsa da edinilen bilgilerin kalitesi ve doğruluğu da bir o kadar şaibeli bir hale geldi. Geçmişte basılı kaynaklar üzerinden sağlanan ve değiştirilecek olunsa bile üzerinden bir süre geçmesi dahilinde değiştirilebilen bilgiler, günümüzde istenildiği zaman tahmin edilebilecek her forma sokulabiliyor. Bu noktada doğru bilgiye erişimde bu süreçlerin denetimleri ve düzenlemelerinin yapılması da büyük önem taşıyor. Fakat bu bir noktaya kadar tarafsız ve denetimsel gerçekleşebiliyor. Dijital medya çağında yanlış bilgilerin erişimden kaldırılması, kısıtlanması veya direkt ortaya çıkmasına izin verilmemesi ile çok sık bir şekilde karşılaşıyoruz. Bu noktada ise neyin doğru neyin yanlış olduğu, hangi konulara değinilip hangilerinin açıkta bırakılması gerektiğinin göreliliği nedeniyle birçok subjektif sansür vakası ortaya çıkıyor.
Sansür, kimin elinde olduğuna bağlı olarak içeriği ve amacı değişiklik gösterebilen bir araç. Geçmişteki medya oluşumlarında da kişilerin elinde bulunan bu araç, teknolojinin de gelişmesi ile günümüzde daha aktif bir şekilde kullanılabiliyor. Kişilerin işlerine gelen bilgileri öne çıkartıp gelmeyenleri gizlemesi ise bu toplumun yararına kullanılabilinecek aracı kirletiyor.
Hükümetlerin oyuncağı haline gelmiş ve işleyemeyen bu araç, yönetim şekli olarak Türkiye gibi otokrasi sınıfında bulunan ülkeler için doğru bilgiye erişim konusunda çok zararlı bir forma dönüşüyor. Medya özgürlüğünde Türkiye, son 10 yıl içerisinde en büyük düşüşü yaşayan ülkeler arasında üçüncü. Freedom House; demokrasi, siyasi özgürlük ve insan hakları konusunda araştırma ve savunuculuk yapan bir sivil toplum kuruluşu. Araştırma kıstaslarına göre ülkelere 100 üzerinden özgürlük skoru veriyor. Bu puanlamalara göre Türkiye, 33/100’lük skoru ile özgür olmayan ülkeler arasında bulunuyor. Günümüze kadar olan süreçte Türkiye’nin, AKP’nin otorite baskılarını arttırması ile özgürlük endeksinde gerilemeler yaşadığını belirten Freedom House anayasal değişiklikler ve meclisin işlevsizleştirilmesi ile de otoritesini güçlendirdiğini vurguluyor. Gidişat dahilinde ise skorun ve sıralamanın listenin gerilerine doğru ilerleyeceğini ön görüyor.
Türkiye’de sansürcülüğün bu kadar yoğun yapıldığı bir dönemde kişilerin kendilerine uyguladıkları sansürler ise boyut atladı. Haber kuruluşlarının finansmanları ve politik yandaşlıkları bulunan kişiler ile ters düşmemek ve hedef kitlelerini kaybetmemek için kendi üzerlerine uyguladıkları sansür Türkiye medya sektörünün yüzde 65’ini oluşturuyor. Uygulanan otosansür, büyük medya kuruluşlarının etkisinde bulunmayan içerikleri de etkiliyor. Bununla birlikte elimizde olan doğru ve tam bilgiye erişim ihtimallerini de yitiriyoruz.
Demokrasinin en önemli koruyucu ve sağlayıcılarından olan özgür medya Türkiye’de işleyecek alan dahi bulamadığı için ülkeyi araştırma endeksleri içerisinde alt sıralara doğru itiyor. Demokrasi endeksi içerisinde sıralaması her sene düşen Türkiye, Economist dergisinin 2023 senesi için yapmış olduğu araştırmalara göre 4.33/10 puanı ile listenin hibrit rejim, otoriter ile demokratik rejim arasında olan ve demokratik bir rejimden otoritere ya da otoriter bir rejimden demokratik bir rejime geçişte ortada kalınması ile listede Guatemala’nın altında 102. sırada bulunuyor.
Hükümetin elinde olan medya organları her geçen gün arttıkça ve karşıt görüş sunan sesler sansür yoluyla kısılıp susturulmaya devam edildikçe Türkiye’nin bu liste içerisinde yükselebilmesi pek olası görülmüyor.
Ülkemizde “Sansür Yasası” gibi gerek yasalar yoluyla gerekse hiçbir dayanak olmadan bilgiye erişim kısıtlamaları sürdürülüyor. Bilginin içeriğinden çok ucunun kime dokunduğu bu sansür uygulamalarında kıstas iken yanlış bilgi yayan içeriklere gerekli önem verilmiyor. Bunun sonucunda ise haberlere maruz kalan okuyucuların gerçeklik algıları ile oynanıyor ve doğru bilgiye erişim güçleşiyor.
Geldiğimiz bu noktada, her geçen gün körelen ve işlevini yerine getirmesi engellenen belirli medya organları bu hibrit sistem içerisinde varlığını korumaya susturulmaya çalışılan noktalarda ses olma çabalarını sürdürüyor. Baskıcı hükümetler varlığında zor olan doğru bilgi üretimi ise gün geçtikçe daha da güç bir görev haline geliyor.
(CÖ/AS)