"Kitaplardan uzaklaşan toplum, geleceğine karanlık sayfalar yazar."
Eğitim sistemi bir toplumun geleceğini şekillendiren en önemli araçlardan biridir. Ancak, Türkiye'de yapılan araştırmalar, öğrencilerin büyük bir kısmının okuduğunu anlamada ciddi zorluklar yaşadığını göstermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) verilerine göre öğrencilerin %66'sının okuduğu metni anlamadığı bilgisi, yalnızca eğitim sisteminin değil, aynı zamanda toplumun genel yapısının da bir yansımasıdır. Bu durumun fen, matematik ve diğer alanlarda başarısızlıklara neden olması bir yana, bireylerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları sorunların temelini de oluşturur.
Okuduğunu anlamama sorununun nedenleri
Türk eğitim sistemi, ezberci yaklaşımla eleştirilmekte ve bu durum öğrencilerin analitik düşünme, yorumlama ve problem çözme becerilerini geliştirmesini engellemektedir. Öğrencilere okuma alışkanlıkları kazandıracak etkinliklerden ziyade, sınav odaklı bir sistem dayatılmaktadır. Bu durum, okuma ve anlama becerilerini geliştirme fırsatlarının kaçırılmasına yol açmaktadır.
Türkiye'de kitap okuma oranları oldukça düşük seviyededir. Öğrenciler, genellikle yalnızca ders kitaplarıyla sınırlı bir okuma alışkanlığı geliştirirken, hayal gücünü ve kelime hazinesini geliştiren farklı türdeki kitaplarla pek fazla tanışamamaktadır. Bu durum, dil kullanımını ve anlama becerilerini sınırlamaktadır.
Teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerin kitaplara olan ilgisi azalmış, bilgiye ulaşma yolları kolaylaşmıştır. Ancak bu kolaylık, okuma ve anlama alışkanlıklarını olumsuz etkilemiştir. Sosyal medyada hızlı ve yüzeysel bilgi tüketimi, bireylerin derinlemesine düşünme ve anlama becerilerini zayıflatmıştır.
Çocukların okuma alışkanlıklarını kazanmaları büyük ölçüde aileden başlar. Ancak birçok ailede kitap okuma kültürünün olmayışı, çocukların da bu alışkanlığı kazanmamasına neden olmaktadır. Ayrıca düşük sosyoekonomik koşullar, kitaplara erişimi sınırlandırmakta ve bu durum öğrenmeyi doğrudan etkilemektedir.
Fen ve matematikte başarısızlığın kaynağı
Matematik ve fen bilimleri, soyut düşünmeyi ve problem çözmeyi gerektiren alanlardır. Ancak bu alanlarda başarılı olabilmek, temel okuduğunu anlama becerilerine dayalıdır. Bir problem ya da deney sorusu doğru bir şekilde anlaşılamazsa, çözüm sürecine geçmek mümkün olmaz. Okuduğunu anlamayan bir öğrenci, bilimsel terimleri, problemleri ve süreçleri kavrayamayarak başarısızlıkla karşı karşıya kalmaktadır.
Toplumsal yaşam üzerindeki etkiler
İş dünyasında etkili iletişim ve problem çözme becerileri büyük önem taşır. Ancak okuduğunu anlamayan bireyler, talimatları uygulamakta, analiz etmekte ve strateji geliştirmekte zorlanmaktadır. Bu durum, iş gücü verimliliğini düşürmekte ve ekonomik kalkınmayı olumsuz etkilemektedir.
Bir toplumun demokratik süreçlere katılımı, bireylerin eleştirel düşünme ve bilgiye ulaşma becerileriyle doğrudan ilişkilidir. Okuduğunu anlamayan bireyler, doğru bilgiye ulaşmakta zorluk çeker ve manipülasyonlara açık hale gelir. Bu durum, toplumun bilinçli bir şekilde karar almasını engelleyerek demokratik işleyişi zayıflatabilir.
Kitaplardan uzak duran bir toplum, kültürel birikimden yoksun kalır. Kitaplar yalnızca bilgi kaynağı değil, aynı zamanda bireylerin empati kurma, farklı bakış açıları geliştirme ve yaratıcı düşünme becerilerini de artırır. Bu eksiklik, toplumsal dayanışmayı ve hoşgörüyü zayıflatabilir.
Çözüm önerileri
Aileden başlayarak okuma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Okullarda düzenli okuma saatleri uygulanmalı ve kitap okumayı teşvik eden projeler hayata geçirilmelidir.
Ezberci eğitim anlayışı terk edilmeli, öğrencilerin eleştirel düşünme ve anlama becerilerini geliştiren yöntemler kullanılmalıdır. Okuma-anlama odaklı dersler müfredata eklenmelidir.
Kitap fiyatlarının düşürülmesi, kütüphanelerin yaygınlaştırılması ve dijital kitaplara ücretsiz erişim sağlanması gibi adımlarla bireylerin kitaplara ulaşımı kolaylaştırılmalıdır.
Teknoloji, kitap okuma alışkanlığını zayıflatmaktan ziyade desteklemek için kullanılabilir. Örneğin, dijital platformlar üzerinden interaktif okuma etkinlikleri düzenlenebilir.
Okuduğunu anlamama sorunu, yalnızca bireysel bir eksiklik değil, toplumsal bir problemdir. Bu durumun çözülmesi, bireylerin daha iyi bir eğitim almasını, fen ve matematik gibi alanlarda başarılı olmasını ve toplumsal yaşamın daha bilinçli bir şekilde sürdürülmesini sağlayacaktır. Ancak bunun için aileden eğitime, bireyden devlete kadar her kesimin sorumluluk alması gerekmektedir. Kitaplardan uzak durmanın faturasını her alanda ödememek için bugünden harekete geçmek şarttır.
(AÖ/RT)