Okuldan Haber Odası'nda (OHO) küçümsenecek bir program değil, çünkü üniversiteyi yeni bitirmiş biri olarak dünyaya, insanlara bakış ve en önemlisi ifade özgürlüğünün nasıl kullanılması gerektiği öğretiliyor.
Üniversiteye başladığımdan itibaren her zaman sesimi duyuracak bir gazeteci olmayı hedefledim. Ama okulun verdiği eğitim teori üzerinden olduğu için, bianet'in düzenlediği OHO'ya gazeteciliğin nasıl uygulanması gerektiğini öğreneceğim düşüncesiyle geldim ve başarılı olduğumu düşünüyorum.
Bir haftalık program, birbirinden bilgili ve tecrübeli hocaların düzenlediği konferanslarla, dolu dolu bir eğitim oldu. Programda okulda üstü kapalı gördüğüm barış gazeteciliği, hak haberciliği, yurttaş haberciliği gibi kavramlar hakkında uzmanların anlatımıyla bilgi sahibi oldum.
Yıllardır Kıbrıs'ta yaşadığım için her zaman Türkiye gazetecilik piyasasını merak ettim. OHO'yla çok önemli gazetecilerle tanışma fırsatı buldum, gazetecilerin deneyimlerini gazetecilerden dinlemek benim için heyecan verici oldu. Hak örgütlerine, televizyon ve gazetelere yapılan ziyaretlerde de çalışma ortamlarına tanıklık ettim.
OHO programında eşitlik anlayışını akademisyenlerin anlatımıyla öğrenerek daha önce duymadığım, bilmediğim kavramları öğrenme fırsatı buldum. Ufkumun ve insanlara bakış açımın değiştiğini rahatlıkla dile getirebilirim. Gazetecilik her zaman hayal ettiğim bir meslekti. Ama üniversiteden mezun olana kadar herkes gözümü korkuttu. Bu korkuyu OHO'yla yendim ve ayaklarımın üzerinde sonuna kadar mesleğe devam edeceğim.
OHO'ya bu mesleğe dair bana öğrettiği her şey için minnettarım. bianet'e, katılımcılara ve özellikle Çiğdem Öztürk'e çok teşekkür ederim. Teşekkürler OHO, teşekkürler bianet! (UB/TK)
* Uğur Bayram, OHO 2010 katılımcısı.