*Fotoğraf: Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri
Bir üniversite rektörlüğü düşünün ki bir doktora öğrencisinin üniversiteye girmesini yasaklıyor. Düşünün ki aynı üniversite rektörlüğü, yıllardır ders vermekte, araştırmalar yapmakta olan, çok sayıda ulusal ve uluslararası yayınları bulunması yanısıra bu akademik çalışmalarını yürütürken bir de çok önemli akademik içerikli idari sorumluluklar yüklenmiş olan bazı öğretim üyelerinin üniversiteye girmelerine dahi izin vermiyor, üniversite e-posta ağını kullanmalarını yasaklıyor.
Ve işin daha da garip yanı, e-posta ağını kullanması yasaklanan öğretim üyelerinden bazılarının, uzun yıllar üniversitenin Bilgi İşlem Merkezi müdürlüğünü yapmış, müdürlükten ayrıldıktan sonra da alanları gereği olarak üniversitenin Bilgi Teknolojileri Kurulu üyeliği ve başkanlığı görevine getirilmiş kişiler olması.
Bir üniversite rektörlüğü düşünün ki alanı olmayan bir bölümün yeni öğretim üyesi alımında ilgili bölümün başvurular arasından büyük bir titizlikle seçtiği aday yerine somut bilimsel gerekçelerle başvurusu olumlu sonuçlanmamış başka bir adayın daha uygun olduğuna karar verip bölüm iradesini yok sayarak o kişinin daha uygun olduğu kanısına varıp bölüm tarafından seçilmemiş adayı atıyor.
Bunları duyan bir kişinin ilk tepkisi herhalde haberin doğruluğunu sorgulamak olurdu. Ne de olsa üniversitelerin en temel görevlerinden biri geleceğin bilim insanlarını yetiştirmek olarak tanımlanmaktadır. Bilim sınır tanımaz. Bir üniversite elindeki sınırlı olanakları, bilim yapma yolunu seçmiş olan kişilerin erişimine sunmakla sorumludur.
Varlığının en önemli gerekçelerinden biri geleceğin bilim insanlarını yetiştirmek olan üniversiteler, bilim yolunda çalışmağı seçmiş olan kişilere, bünyesindeki tüm olanakları sunmak, kişilerin onlardan faydalanmasını sağlamak, olmayan olanakları da yaratmağa çalışmakla sorumludur. Doktora çalışmaları ancak böyle bir anlayış ve yaklaşım içinde yürütülür, bilim böyle gelişir.
Ne kadar üzücüdür ki ülkemizde bir üniversitede yukarıda sayılan bütün akıl dışı işlemler gerçekleştirilmiştir. Bir doktora öğrencisinin üniversiteye girmesi yasaklanmış, bu öğrencinin kişisel malı olan bilgisayarına ve çalışmalarını yürütmesi için gerekli kaynaklara erişimi üniversiteye rektör olarak atanmış kişi tarafından engellenmiştir.
Yıllardır bu üniversiteye emek vermis olan bir öğretim üyesinin üniversiteye girişi yasaklanmış, araştırma projesi dondurulmuş, lisansüstü öğrencisine yaptığı maaş ödemesi durdurulmuş, laboratuvarda çalışmasına izin verilmeyerek araştırmaları ve önümüzdeki akademik dönem için ders ve deney hazırlıkları yapması engellenmiştir. Bir bölümün büyük bir akademik titizlikle yapmış olduğu atama önerisi yok sayılmış, onun yerine alan ile en ufak bir ilişkisi olmayan bir idareci tarafından bölümün geçerli akademik nedenlerle kabul etmediği kişi atanmıştır.
Bu üniversite, Boğaziçi Üniversitesi’dir. Bilgisayar Mühendisliği doktora programında kayıtlı öğrencinin üniversiteye girmesini engelleyen kişi, alanında akademik çalışmaları ve üniversiteye idari açıdan katkıları yadsınamayan öğretim üyelerinin haklarını kısıtlayan, akademik birimlerin titizlikle yürüttükleri değerlendirmeleri hiçe sayıp kendisinde alanı olmayan birimlere atama yapma hakkı gören kişi, 20 Ağustos 2021 tarihinde üniversiteye kayyum rektör olarak atanmış olan Naci İnci’dir.
Boğaziçi Üniversitesi’nde idari konumlarında bulunan kişiler tarafından akademik çalışmalar ile ilgili yapılan olumsuz müdahaleler aslında 2021 yılında başlamış ve o tarihten bu yana gittikçe ivme kazanan bir biçimde süregelmektedir. Son bir yıl içinde yukarıda sıralanmış olan usulsüzlüklerin bir çoğu bilindiği gibi öğretim üyeleri tarafından hukuka taşınmıştır. Ancak bir öğrencinin üniversiteye girmesinin ve hocasıyla görüşmesinin engellenmesi, üniversitenin öğrencilere sağladığı olanaklardan yararlanmasına izin verilmemesi anayasanın bireylere tanıdığı eğitim hakkının açık ihlali olması bakımından durumun en vahim noktaya geldiğinin bir kanıtını teşkil etmektedir.
Rektörlük tarafından üniversiteye girmesi engellenen öğrenci, kayıtlı bulunduğu Bilgisayar Mühendisliği bölümünün başarılı bir doktora öğrencisidir. Bu kişi aynı zamanda rektörlük tarafından işine son verildiği tarihe kadar üniversitenin Bilgi İşlem Merkezi’nde Bilgi İşlem Teknik Müdür Yardımcısı olarak çalışmakta idi.
Kişi doktora programında derslerini tamamlamış, yeterlik sınavını başarı ile geçmiş, tez dönemi içinde tez çalışmalarını yürütmektedir. Yayınlanmış akademik çalışmaları arasında bir makale ve biri ulusal olmak üzere 8 bildirisi bulunan bu araştırmacının toplam 134 atıf almış olan çalışmalarından 2017’den bugüne kadar 132 alıntı yapılmıştır. Atıfların 3’ü h-indeksli, 1’i i10-indeksli yayın organlarında yer almıştır.
Akademik açıdan tüm sorumluluklarını yerine getiren bir doktora öğrencisinin anayasa tarafından tüm vatandaşlara tanınan en temel haklardan biri olan eğitim hakkından üniversite idaresi tarafından mahrum edilmesi günümüz Türkiyesi’nde düşünülemeyecek bir kişilik hakkı ihlalidir. Bu durum, bu kişinin tüm öğrencilik haklarından yoksun edilmesinin nedeninin kaynağının ne olabileceğini düşündürtmektedir.
Acaba anayasal hak ihlaline yol açan bu engelleme, bu kişinin idari görevi çerçevesinde Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin, öğrencilerinin, çalışanlarının, mezunlarının, kısacası tüm bileşenlerinin kişisel bilgilerinin üniversite dışındaki bir kurumun eline geçmesine yol açan bir uygunsuzluğun yapıldığını, görevi Senato tarafından bu gibi işlemlerin yapılmamasını sağlamak olarak tanımlanmış olan ilgili komisyon üyelerine bildirmiş olmasından mı kaynaklanmaktadır?
Rektörlük görevi icabı bu uyarıyı yaptığı için kişiye duyduğu bir hınç sonucu mu böyle bir akademik çalışmayı engelleme işlemine girişmiştir? Eğer bu soruların cevabı olumlu ise, dünya edebiyatının temel eserlerinden birinden yapılacak bir alıntı ile böyle bir hınç operasyonunun uygulandığı bir kurumun idaresinde “.... bir şeyler kokuşmuş”1 demektir.
Tüm olumsuzluklara karşın güçlü öğretim kadrosu sayesinde ülkemizin en ileri üniversiteleri arasında yer alan Boğaziçi Üniversitesi, ne atanmış rektörlük tarafından yapılan haksızlıkları ne de bu haksızlıkları yapma gücünü gösteren rektörlüğü hak etmemektedir.
1. Shakespeare, William. Hamlet. Çeviri: Bülent Bozkurt 9. Basım (2007). Remzi Kitabevi. s.67. docplayer.biz.tr/12689309-Remzi-kitabevi-hamlet.html
(SÖ/RT)