“Çağdaş döneme “postmodern” dendi. Kuşkulu bir sözcük bu. Bizim çağımız “postmodern” ise torunlarımız kendi çağlarına ne diyecek? “Postpost modern mi?” Modernite denen şeyi karakterize eden tüm düşüncelerin, inançların, değerlerin ve yöntemlerin bugün kökten bir değişim geçirdiği düşünülüyor genellikle. Eğer bu doğruysa, bu dönem sadece “postmodern” olarak tanımlanamaz. Daha ziyade, moderniteden sonraki şeydir sadece; farklı bir şey, henüz biçimlenme sürecinde de olsa, kendine has özellikleri olan bir şeydir.
Her zaman olduğu gibi, kopuş ilk önce sadece birkaç kişi tarafından fark edildi; fakat İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden hemen sonra giderek daha fazla hissedilir hâle geldi. Birçok örnekten biri: Devrimci akıl en ileri gelen ülkelerde kaçınılmaz, kesin ve büyük dönüşümler olacağı kehanetinde bulunmuştu; ama bu kehanet bunların hiçbirinde gerçekleşmedi. Devrimler, Batı dünyasının dış çeperlerinde gerçekleşti; fakat bunlar neredeyse hemen taşlaşarak acımasız ve verimsiz bürokratik despotizme dönüştü.”
Bu alıntı çağdaş şiirin en önemli isimlerinden biri olan Meksikalı şair Octavio Paz’ın Ketebe Yayınları’ndan Süha Sertabiboğlu çevirisiyle yayımlanan “Öteki Ses” kitabına ait. İsmiyle müsemma bir kitap olan “Öteki Ses”te Paz, hayatın tüm katmanlarının formüle edildiği bir dönemden geçildiğinden söz ederek, bunun bir tekdüzeliğe neden olduğunu, devamında da “modern insan” olarak adlandırılan yığınların bu “hâlinin” mecburen “elde” ne varsa onunla yetindiğini ifade ederek buradan bir kurtuluş yolunun olup olmadığını sorguluyor.
Octavio Paz’ın iki bölüme ayırdığı “Öteki Ses”in, aslında şairin meşhur sözü, “Bir biçim eskidiğinde ya da sadece bir formüle dönüştüğünde şair yenisini oluşturmalı”dan ilhamla kaleme aldığı denemelerden oluştuğunu söyleyebiliriz. Zira Paz, kitabında kefede ağır basan “şimdi”nin üzerine bu kadar üşüşmüşken geçmişle olan bağların zayıfladığından dem vururken, diğer yandan bu durumun geleceğe olan bakışımızın önüne perde çektiğini de savunuyor. “Modern insan”, argümanlarını kullanırken, “o” insanın revaçta olana yönelmesini şiir ve edebiyat gözlüğünü takarak inceleyen ve çıkış yolunu burada arayan Paz, insanın edilgen bir duruma girmesini, dışarıdan dayatılanla yaptığı “işbirliğine” bağlarken, gözümüzü “şimdi”nin üzerinden çekmemiz gerektiğinin altını çiziyor.
Bir şair olarak, içinde yaşadığı çağı bu parantezden değerlendiren Octavio Paz, “Öteki Ses”te, bu parantezin içine doldurduklarını edebiyatla, edebiyatın geçmişiyle ilişkilendirerek, onu bir örneğin öznesi yaparak meramını anlatmaya çalışıyor. Başarılı da oluyor hâliyle. Ancak kitabı bitirdikten sonra insanın aklına şu soruyu düşürmekten de geri kalmıyor: Aradan onca yıl geçtikten sonra hâlâ aynı sorular etrafında dönüp durmamız bizimle mi alakalı yoksa “şimdi”nin hayaleti hiç mi üzerimizden ayrılmadı?
(BS/AS)